It has to be now Çeviri Türkçe
234 parallel translation
But when? It has to be now.
Hemen değişmeli.
In the first place. I don't think it has to be now or later or anytime.
Ben ne şimdi, ne de daha sonra böyle birşey olacağını zannetmiyorum.
I just don't understand why it has to be now.
Ama neden şimdi yapmak zorunda olduğunu anlamıyorum.
No, it has to be now.
Hayır, şimdi olması lazım
It has to be now.
Şimdi gitmeliyim.
Under these circumstances, it has to be an injection, and it has to be now.
Bu şartlar altında, iğne yapılması ve hemen yapılması gerekiyor.
If I am ever going to have a child, it has to be now!
Eğer bir çocuk sahibi olacaksam, şu anda olmak zorunda!
But it has to be now.
Ama hemen şimdi gitmeliyiz.
No, no, no, it has to be now.
Hayır, hayır, hayır, şimdi olmalı.
And since they're new to the craft, if I'm ever going to get it, it has to be now.
bu işlerde yeni oldukları için, eğer şimdi alamazsam, bir daha alamam.
If you're gonna bring Dylan back, it has to be now.
Dylan'ı geri alacaksan şu an olmalı.
For reasons I can't go into now, it has to be Horace Miller.
Şimdi seninle bunu tartışamam. Horace Miller atanacak.
Now, Mr. Van Cleve, I'm sorry to wake you up, but it has to be done.
Bay Van Cleve, sizi uyandırdığım için özür dilerim ama bunu yapılması gerekiyordu.
I will now ask the prisoner to go into the box, absolutely certain that when she leaves it there will be nothing left of the stain which the prosecution, as I hope to show, has so recklessly and unjustifiably
Şimdi tutuklunun tanık kürsüsüne çıkmasını rica edeceğim. Kesinlikle eminim, oradan ayrılırken davacının üzerine attığı insafsız ve haksız leke sonunda temizlenmiş olacak.
Now it's broken and has to be replaced.
Artık kırık ve değiştirilmesi gerekiyor.
Because now he cannot dance and has to be a puppeteer, and doesn't always like it.
Burada kuklaları oynatıyor. Bunu asla sevmeyecek.
Now, all that remains is to choose the time when he has the required amount on him, and to dispose of the money in such a way that it could never be traced.
Şimdi, geriye bir tek şey kalıyor, o da üzerinde istenen para bulunduğu zamanı seçmek, ve asla izi sürülemeyecek şekilde parayı ortadan kaldırmak.
It has come to my attention that a supply train from the Ordnance Depot... at Denver, en route to the 2nd California Column... now garrisoned in Santa Fe... should be encamped tomorrow morning at the Sand River crossing... thirty miles away.
Denver'daki savaş malzemeleri deposundan kalkan bir levazιm treninin... 2. Kaliforniya Birliği'ne giderken... Santa Fe'de durakladιğιnι haber aldιm.
And if I now push this analysis further I think there is a reason for living simply in memory and in the facility for stopping to enjoy the present that is, to catch a fleeting reason to be alive and to have kept it a few seconds and after it has been unearthed from the circumstances surrounding it
Şimdi bu analizi daha ileriye taşırsam sanırım basit bir hayat yaşamak için bir sebep bulabilirim ve şimdiki zamanın getirilerinden eğlenmeyi bırakabilirim işte bu, yaşamak için yakalanabilecek nedenlerden birisi onu yakalayıp bir iki saniye tutabilirsem çevresinde bulunan şartlardan onu söküp çıkarabilirim.
It has to be settled sooner or later but now Miss Leng is in the hands of Yan Tian Long and we must save her
Er yada geç bu gün gelecekti Ama şimdi Yeşim Hayalet Yan Tian Long'un elinde Onu kurtarmamız gerek
It has to be, you have to know, now that I'm dying.
Orayı görmelisin, Luisa.
Now, I'm sorry it has to be this way.
Böyle olması gerektiği için üzgünüm.
Thus, after the direct practice of art has ceased... to be what is most eminent and this.. predicate has devolved to the theory as such, it now breaks off from the latter, insofar as synthetic post-theoretical practice... is constituted, which has as its mission, first of all, to be the foundation and truth of art,
Bu nedenle, sanatin dolaysiz uygulamasinin en seçkin etkinlik olmasinin sona ermesinin ve bu egemenligin de teoriye dönüsmesinin ardindan, teori de artik egemenligini, artik gelismekte olan teori sonrasi pratige birakmaktadir ; bu pratigin birincil vazifesi hem sanatin hem de felsefenin temelini
It's a problem, and it has to be discussed now.
Bu bir sorun ve şimdi çözülmesi gerekiyor.
If the first said it was going to be fine, now he has to admit he didn't recognise the situation properly.
Başta sorun yok diyen adam durumu iyi değerlendiremediğini kabul edece o zaman.
But has it every occurred to you, Wally, that the process... that creates this boredom that we see in the world now... may very well be a self-perpetuating, unconscious form of brainwashing... created by a world totalitarian government based on money... and that all of this is much more dangerous than one thinks... and it's not just a question of individual survival, Wally... but that somebody who's bored is asleep... and somebody who's asleep will not say no?
Peki Wally, dünyada şu an gördüğümüz bu can sıkıntısının paraya dayalı, baskıcı bir dünya hükümeti tarafından uygulanan, şahsen sürdürülen şuursuz bir beyin yıkama işlemi tarafından yaratılmış olabileceği, bütün bunların bir kişinin düşünmesine göre daha korkunç olduğunu ve bunun ferdi bir hayatta kalma mücadelesinden ziyade canı sıkılan birisini uyuduğunu ve uyuyan birisinin "Hayır" diyemeyeceğini hiç düşündün mü?
It has to be done now.
Şimdi yapılmalı.
I, uh, think you'll both be happy to hear that the missile has been recovered, and the three goons that took it are very busy right now pointing the finger at each other.
Bu arada füzenin bölgeden çıkarıldığını. Ve üç hırsızında şu an suçu birbirlerin üzerine atmakla meşgul olduğunu duymak sanırım çok hoşunuza gidecek.
No, it has to be right now.
( Çavuş Dedektif Frank Arriola ) Hayır, hemen şimdi.
Now, someone has to take charge here, and it's gonna be me.
birinin burada sorumluluğu alması erekiyor, ve bu ben olmalıyım.
Now a guard has intimated that it might be linked to the deaths of some prisoners.
Şimdi gardiyanlardan biri bunun bazı mahkumların ölümleriyle bağlantı olabileceğini ima ediyor.
It has to be now!
Şimdi konuşmalıyız!
Now, this has nothing to do with shoes but it's a hot idea and I'd like to be personally involved.
Bunun ayakkabılarla alakası yok ama cazip bir fikir ve ben bunda şahsen yer almak isterim.
But purpose itself, now that it has arisen in human brains, has the potential to be yet another of those software innovations that is capable of taking off into a progressive self-feeding spiral.
Fakat amacın kendisi, artık insan beyninde ortaya çıkıyor ve gelişerek kendini besleyen sarmala yerini bırakmaya muktedir bir başka yazılım yeniliğinden biri olma potansiyeline sahip.
Tell me, Detective Bullock how does it feel to be cleared of all charges now that Killer Croc Morgan has been arrested?
Söylesenize, Dedektif Bullock Katil Timsah Morgan'ın yakalanmasından sonra tüm suçlamalardan temize çıkmak nasıl bir his?
Now, it has to be a very special day that no one else celebrates.
Başka kimsenin kutlamadığı çok özel bir gün olmalı.
Now, it has to be something special.
Özel bir şey söylemeli.
Now, for a CD-ROM drive to be effective, it must be portable it has to be fast.
Bir CD ROM sürücüsünün kullanışlı olabilmesi için, taşınabilir ve hızlı olması gerekir...
Has it occurred to either of you rutabagas that the woman may be pushing 200 by now?
Siz iki budala farkında mısınız, o kadın şimdi 90 çekiyordur.
The computer has analyzed all our tricorder data, so this ought to be pretty close to what it looks like now.
Bilgisayar, tarayıcılarımızın verilerini inceledi, şu anda geminin neye benzediğini görmeye çok yakın olmalıyız.
Now, it may be that Satan has conquered Mary and sent her here today to distract our sacred purpose.
Şeytan Mary'yi zapt etmiş ve kutsal amacımızı engellemek için onu bugün buraya göndermiş olabilir.
Now all I have to do is put this card into the Atm, punch in my secret code, 1-2-3-4- - oh, no! It also has to be dinner out of the car. Yes.
Şimdi yapmam gereken bu kartı bir ATM'nin içine koymak gizli şifremi girmek ; 1-2-3-4.
It has to be exceptional circumstance for us to grant a termination now.
Önemli durumlar olmalı ki 17 hafta sonra düşürmek istemek için.
Now the bacteria doesn't seem to be airborne... but it has a unique ability to survive in a verity of enlivenments.
Hava yoluyla bulaşmıyor görünüyor ama... değişik canlılarda sağ kalabilmek gibi özel bir yeteneği var.
It has to be them somehow Calling my name over and over now
Birileri olmalı adımı tekrar tekrar söyleyen
It has to be them somehow Calling my name over and over now
Birileri olmalı adımı tekrar tekrar söyleyen.
A rather charming little idea has sprung into my head... and now I consider it, I discover it to be a rather charming, big idea.
Mmm, aklıma oldukça hoş küçük bir fikir geldi..... ve şimdi farkına vardım ki, bu aslında oldukça hoş büyük bir fikir.
Is it cunning as a fox what used to be professor of cunning at Oxford university but has moved on and he is now working for the UN and the High Commision of International Cunning Planning?
Oxford Üniversitesinde hınzırlık profesörü olan ama ilerleyip, artık BM ve'Uluslararası Hınzırca Planlar Yüksek Komisyonu'için çalışan kurnaz bir adam kadar hınzırca mı?
The hypothesis of a gangland killing has been ruled out. It is now thought to be an act of racism.
Bir hipoteze göre Gangland'ların kurallarına uymadığı için ekarte edildiği veya bir ırkçılık eylemine kurban gittiği düşünülüyor.
So right or wrong, a choice has to be made, and it has to be made right now.
Doğru ya da yanlış bir karar vermek zorunda, Ve bu hemen olmalı.
Now, if The Flintstones has taught us anything... it's that pelicans can be used to mix cement.
Çakmaktaşlar'dan bir şey öğrendiysek o da pelikanların beton karıştırmada kullanılabildiğidir.