English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / It was a sunday

It was a sunday Çeviri Türkçe

92 parallel translation
It was a Sunday morning, the day of my 26th birthday.
26. doğum günüm bir pazar sabahına denk gelmişti.
It was not a Monday, It was a Sunday.
Pazartesi değildi, pazar günüydü.
We were all there because it was a Sunday.
Hepimiz oradaydık çünkü Pazar günüydü.
It was a Sunday morning...
Pazar sabahıydı.
It was a Sunday.
Bir pazar günüydü.
It was a Sunday, right?
Bir Pazar günüydü.
It was a Sunday the only day he took a nap at home
Bir pazardı..... eve şeker getirdiği tek gün...
Yesterday he came over to say hello, it was a Sunday, he's a family friend, I was at my parents'house.
Dün merhaba demek için uğramıştı. Kutsal Pazar'dı. O aile dostumuzdur.
It was a Sunday.
Pazardı.
It was a Sunday.
Bir Pazar günüydü.
- Not really, it was a Sunday.
- Pek sayılmaz, pazar günüydü.
It was a Sunday afternoon.
Bir Pazar günüydü.
It was a Sunday evening.
Pazar akşamıydı.
It was a sunday.
Pazar.
It was a Sunday afternoon... that felt both hectic and lonely.
Hem telaşlı, hem de kasvetli bir Pazar günüydü.
It was a Sunday afternoon, and there wasn't a cloud in the sky.
Pazar günü öğleden sonraydı ve gökyüzü bulutsuzdu.
at least I think I was at work, but as it occurs to me, it was a Sunday in October, and I do not work on the Lord's day.
İşte olduğumu sanıyordum ki birden bire o gün pazar oldu ve ben Tanrı'nın gününde çalışmıyordum.
It was a Sunday night, February 27, 1969.
Bir Pazar gecesiydi, tarih 27 Şubat 1969.
It was a lovely Sunday morning in late Spring.
Sonbaharda çok güzel bir pazar sabahıydı.
It was a Sunday and snowing
Bir pazar günüydü. Kar yağmaktaydı.
Actually, I've been here on a Sunday, but it was too crowded
Aslında, Pazar günü geldim ama çok kalabalıktı.
It was me that came out on Sunday... and while I was there... a curious thing happened that I think you might be interested in.
Pazar günü orada dışarı çıkan bendim. Ben oradayken ilginizi çekebilecek tuhaf bir şey oldu.
Well, it's a sorry Sunday when the granddaughter of Clem Maragon forces me to go agin the gentle teachings that I was brung up with.
Clem Maragon'un torununun, beni büyürken öğrendiğim şeyleri yapmaya zorladığı için bugün üzücü bir pazar günü.
Although a simple man... he was not so simple that he did not know... when it was a weekday and when it was Sunday.
Basit bir adamdı gerçi fakat hafta içi olduğunu, Pazar günü olmadığını bilmeyecek kadar da basit biri değildi.
Remember that big bird I'd dance with at the Locarno? One Sunday night she showed me her operation scar, from when she was a kid. A long scar with white skin round it.
Klüpte dans ettiğim o kız vardı ya, bir gece bana çocukluğundan kalma ameliyat izini gösterdi.
- It was a rainy Sunday.
- Yağmurlu bir pazar günüydü. - Bu, her şeyi açıklıyor.
It was Sunday... a beautiful day
Bugün Pazar ve çok güzel bir gün.
'It was one of those great spring days, a Sunday,'and you knew summer would be coming soon.
Muhteşem bahar günlerinden biriydi. Günlerden pazardı. Çok yakında yazın geleceğini hissediyordunuz.
It was a Sunday in May.
Mayıs ayının bir pazar günüydü.
It was a beautiful Sunday afternoon.
Güzel bir pazar öğleden sonrasıydı.
It was a French Sunday then?
- Tam Fransız usulü bir pazar günüymüş.
It wouIdn`t be a Monday morning unless Lewis was concerned... about something I did Sunday night.
Lewis'in kafaya takmadığı bir tek... pazartesi yaşamadım ben. İnan bana.
I was taking a little Sunday stroll. I guess maybe... ... it's not Sunday.
Küçük bir Pazar gezintisi yapıyordum, belki de bugün Pazar değildir.
After the book was published, she'd wake up at the crack of dawn on Sunday make coffee, cross her fingers and look in that Sunday Times, sure it was going to be a bestseller.
Kitabım basıldığında, ilk pazar günü, şafakta kalktı kahve yaptı, umutla gazetelere baktı, kitabin satışından ve başarımdan emindi.
... is a wicked sense of humor. It was my rabbit to help the prison Charlie with the Sunday service.
Ama bana bayılıyordu, genç olduğum düşünülürse ve şimdi ben Kutsal Kitapla meşguldüm.
How should I know he was picking it up on a Sunday?
Pazar günü almaya geleceğinizi nasıl bilebilirdim ki?
Yesterday was Sunday... but I've been a little unfocused and I thought it was Monday.
Dün, Pazardı ama biraz karıştırmışım, ben Pazartesi sanıyordum.
It was an emotional day for a 20-year-old female fan, who admitted that she had consensual sex with Shakur on Sunday night, four days before her alleged rape in the hotel room.
Otel odasında olduğu iddia edilen tecavüz olayından 4 gün önce cumartesi gecesi Shakur'la kendi isteğiyle seviştiğini kabul eden 20 yaşındaki kadın hayran için duygusal bir gündü.
Her outfit looked like it was picked out by a blind Sunday school teacher.
Kıyafetini kör bir kilise öğretmeni seçmiş gibiydi.
It was on a Sunday, I remember.
Hatırlıyorum, bir pazar günüydü.
Colored player got to feel what it was like to be equal, if only for 3 hours on a Sunday afternoon.
Pazar öğleden sonraları 3 saatliğine, zenci oyuncular, eşit olmanın ne olduğunu hissetmelilerdi.
It was one of those great spring days, a Sunday, and you knew summer would be coming soon.
Muhteşem bahar günlerinden biriydi. Günlerden pazardı. Çok yakında yazın geleceğini hissediyordunuz.
With a doctor one Sunday morning when the clinic was closed. He wanted me to put it in my mouth.
Pazar sabahı bir doktor muayanesini kapattığında,... aletini ağzıma almamı istemişti.
It was Sunday afternoon in Charlotte, about noon, actually, and I received a phone call.
Charlotte'da Pazar günü öğleden sonraydı,... aslına bakarsanız, akşam üstüydü ve telefon çaldı.
When I was a kid, I went to church every Sunday, and I'd like to think it made me a better person, but now with my own kids...
Çocukken her pazar kiliseye giderdim ve bunun beni iyi bir insan yaptığını düşünmeyi seviyordum, ama şimdi çocuklarıma bakınca...
- It was on a Sunday.
- Bir pazar günüydü.
It was on a Sunday afternoon And there wasn't a cloud in the sky.
Pazar günü öğleden sonraydı ve gökyüzü bulutsuzdu.
It was a meeting with a suitor on Sunday.
bir adayla bulusmak icin.
Let's go! - I knew it was bad when... I got ejected from an in and out burger at noon on a Sunday.
Bir Pazar öğle vakti, In-N-Out Burger'dan kovulduğumda, pişman olacağımı biliyordum.
Everyone knew Chef Andre was a genius, but they got reminded of it on the first Sunday of every spring.
Şef Andre'nin bir dahi olduğunu herkes bilirdi ancak her baharın ilk Pazar'ı bunu anımsamaları sağlanırdı.
It was a Sunday, the day of rest... a day she never liked.
Çalışma günü olduğu için sevmediği pazarlardan biriydi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]