It wasn't my fault Çeviri Türkçe
756 parallel translation
"Countess, it wasn't my fault!"
"Kontes, benim hatam değildi!"
Why, Mr. Stevens, it wasn't my fault.
Bu benim hatam değildi bay Stevens.
It wasn't my fault.
Ben başlatmadım.
It wasn't my father's fault that the being he created... became a senseless, murderous monster. He was right.
O yaratığın cani, duygusuz olması... babamın suçu değildi.Babam dürüst biriydi.
It wasn't my fault.
Benim suçum değildi.
It really wasn't my fault.
Benim hatam değildi.
Well, it wasn't my fault.
Benim suçum değildi.
You said it wasn't my fault.
Benim suçum olmadığını sen söyledin.
Craig, it wasn't my fault.
Craig, benim suçum değildi.
- It wasn't my fault.
- Benim hatam değildi.
You'll tell them it wasn't my fault.
Onlara benim hatam olmadığını söyleyeceksin.
In my heart, I knew all the time... it wasn't your fault, though.
Aslında biliyordum bunca yıldır bunun senin hatan olmadığını biliyordum.
It wasn't my fault I didn't, it was yours!
Ölmemem benim değil, sizin hatanızla oldu!
I wasn't sure whether killing Prentice was my fault, Whether it was due to some badness locked up in me.
Prentice'in ölümü bir hatamıydı yoksa içimde varolan kötülüğün yansıması mıydı, bilemiyorum.
I know you want me to stay in this ward, but it wasn't my fault.
Bu koğuşta kalmamı istediğinizi biliyorum ama bu benim suçum değildi.
It wasn't my fault.
Benim hatam değildi.
- It wasn't my fault.
- Ama benim hatam değildi.
Sir, it wasn't all my fault.
Hata bende değildi.
It wasn't my fault!
Benim bir kabahatim yok.
- It wasn't my fault!
- Bilmiyorum ki. Hata bende değil ama.
I want him to know it wasn't my fault, that Thurston had it in for me.
Thurston'un söylediklerinin benim hatam olmadığını bilmesini istiyorum.
It wasn't my fault what happened to Joey.
Joey'in başına gelenler benim hatam değildi.
It wasn't my fault.
Bu benim hatam değildi.
Why? It wasn't my fault.
Benim suçum değildi.
But it wasn't my fault, Mommy.
Benim suçum değildi, anneciğim.
- It wasn't my fault.
- Onun hatası değildi.
I don't know how it happened! It Wasn't my fault!
Bu nasıl oldu bilmiyorum.
- It wasn't my fault.
- Ben yapmadım.
It wasn't my fault. I thought I told you that.
- Benim suçum değildi.
I don't blame you, but it wasn't my fault they didn't receive the telegram.
Seni suçlamıyorum ama telgrafı almamaları benim suçum değildi.
He must tell Bert it wasn't my fault.
Evet, şimdi.
Mom, I'm sorry, but it wasn't my fault.
Anne, üzgünüm ama benim suçum değildi.
It wasn't my fault.
Bu, benim hatam değildi.
It wasn't my fault.
Benim hatam değil.
It wasn't my fault.
Benim hatam değildi. Gitmeyecekti.
It wasn't my fault, but he wouldn't like it.
Benim hatam değildi, ama yaptığım hoşuna gitmeyecek.
And it was my fault, wasn't it?
Hepsi benim suçum değil mi?
- It wasn't my fault.
- Benim suçum değildi.
'Cause this time, it wasn't my fault.
Çünkü bu sefer benim suçum değildi.
- It wasn't my fault.
- Ama, benim hatam değildi.
- It wasn't my fault!
- Benim suçum değildi!
But it wasn't my fault.
Sadece bir kazaydı...
It wasn't my fault, I was dragged along by Bepi Scodeler!
Benim suçum değildi, Bepi Scodeler beni sürükledi!
It wasn't my fault. It was yours!
Bu senin hatan, benim değil!
I'm sorry, it wasn't my fault.
Üzgünüm, benim hatam değildi.
It wasn't my fault.
Ama bu benim hatam değil.
It wasn't my fault.
Evet, diğerindeydi!
I know how you feel, but it wasn't my fault.
Ne hissettiğini biliyorum ama benim suçum değildi.
There, there we are good luck, Soldier Blue, I'll tell them at the Fort it wasn't my fault...
onlara bunun benim hatam olmadığını analatacağım.
It wasn't my fault you smashed you face, was it?
Yere çakılman benim suçum değil, değil mi?
Mother, you don't understand. It wasn't my fault.
- Anlamıyorsun anne, o bir hataydı
it wasn't meant to be 40
it wasn't me 977
it wasn't your fault 315
it wasn't 1008
it wasn't that bad 112
it wasn't hard 37
it wasn't a big deal 50
it wasn't fair 35
it wasn't a date 37
it wasn't enough 48
it wasn't me 977
it wasn't your fault 315
it wasn't 1008
it wasn't that bad 112
it wasn't hard 37
it wasn't a big deal 50
it wasn't fair 35
it wasn't a date 37
it wasn't enough 48