It won't do any good Çeviri Türkçe
256 parallel translation
It won't do any good.
Bir işe yaramaz ki.
But I'm afraid it won't do you any good.
Ama korkarım bunun sana pek faydası olmayacak.
- It won't do her any good.
- Bu onu iyi bir kadın yapmaz.
It won't do any good.
İşe yaramaz.
All right, if you want to, but it won't do you any good.
Ama bir işe yaramayacak. - Ricky, lütfen.
It won't do any good anyhow if those greasy devils get in here.
O yağlı şeytanlar buraya gelirlerse hiçbir işinize yaramaz.
And it won't do you two any good to hide behind Cutter's generosity.
Cutter'ın büyüklüğünün arkasına gizlenmek size fayda sağlamayacak.
Well, it won't do you any good, but whatever you say, ma'am.
Size bir faydası olmaz ama, nasıl isterseniz, bayan.
- It won't do any good, Sue.
- Bu işe yaramaz, Sue.
Here it is, but it won't do you any good in that backseat. Gimme that wheel.
İşte burada ama arka tarafta pek bir işine yaramaz.
- It won't do you any good.
- Bir işe yaramaz.
It won't do any good.
Hiçbir işe yaramaz.
Hide out, I mean. It won't do you any good.
Yani saklanma, bu senin için iyi olmaz.
It won't do you any good, dear.
Hayır, işe yaramaz yavrum.
It won't do any good to kill me.
Beni öldürmek sana bir şey kazandırmaz.
It won't do it any good standing in the rain.
Yağmurda kalması iyi olmaz.
It won't do you any good to hurt her, so use your head.
Kıza zarar verirsen dediklerini yapmam, aklını kullan.
It won't do my pants any good.
Pantolonum iyi görünmeyecek.
It won't do you any good to deny it.
Onu yadsımanızın size bir yararı olmaz.
- It won't do you any good.
- Boşuna uğraşmayın.
It won't do you any good, Larry.
İyi bir şey olmayacak Larry.
Go ahead, but it won't do you any good.
Tamam, yapın, ama bunun size bir yararı dokunmayacak.
It won't do any good, I promise.
Bu bir işe yaramaz, güven bana.
It won't do any good.
Gereksiz.
It won't do us any good to lie to each other, Doc.
Doktor, yalan söylemenin yararı yok.
It won't do you any good.
İşe yaramayacak.
You must realize that you can have ideas that'll win the war four times over... but it still won't do anybody any good unless you can sell them.
Bize dört kat daha fazla savaş kazandıracak fikirlerin olabilir ama onları kabul ettiremedikten sonra kimseye bir faydası dokunmayacaktır.
But I still think it won't do Harry any good.
Fakat bunu yapmanın iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.
It won't do any good.
Bunun bir faydası olmaz.
But I'm warning you, it won't do you any good.
Ama uyarıyorum, bir şey değişmeyecek.
You can talk to me, but it won't do you any good.
- Evet, ama bir işe yaramayacaktır.
.'Cause if you are, it won't do you any good.
Öyleyse, pek bir işe yaramaz.
It won't do any good to see him.
Onu görmenin yararı olmaz.
It won't do any good to jump.
Atlamanın bir yararı olmaz.
It won't do you any good to get yourself all wound up...
Hastalanırsan senin için iyi olmaz.
- It won't do your cold any good.
- Nezlene iyi gelmez.
It won't do any good.
Bu iyi bir netice vermez.
All right, get down and speak your piece, although it won't do you any good.
Pekala aşağı in ve kendi adına konuş. Tabi bu durumu pek değiştirmeyecek.
It won't do you any good.
Bir işe yaramaz.
It won't do any good to get in a sweat.
Hiçbir şey yapamayacağım.
Won't do any good... ... to have some fool fall over it before we transmit tomorrow.
Yarın bağlantı kurmadan önce bir sersemin üstüne düşmesi hiç iyi olmaz.
It won't do him any good.
Ona hiç iyi gelmez.
But it won't do him any good, because, well, Marcella comes to see me, not Ed.
Fakat bunun ona yararı olmayacak, çünkü, mmm, Marcella beni görmeğe geliyor, Ed değil.
Well, now that it won't do any good, maybe you'll talk to me.
Şey, herhangi bir yararıolmayacağına göre, belki benimle konuşursun.
It won't do'em any good, but it'll make the whole thing look better.
Onların bir işine yaramaz fakat her şeyi daha iyi gösterir.
And it won't do you any good to say you didn't know what was going to happen.
Ne olacağını bilmediğini söylemenin sana bir yararı olmaz.
It won't do you any good to come.
Gelmemin sana bir yararı olmaz.
But it won't do any good.
Ama bu sefer işe yaramıyacak.
But it won't do you any good.
Ama hiçbir işe yaramaz.
Because it won't do you any good, that's why.
Çünkü bunun sana bir yararı olmaz, nedeni bu.
It won't do you any good.
Sana bir faydası olmaz.