It won't work Çeviri Türkçe
1,502 parallel translation
It won't work.
İşe yaramaz.
It won't work.
Bu işe yaramayacak.
Won't it be weird to work there?
Onunla çalışmak garip olmayacak mı?
I say we, but let's face it, I did most of the work, and Mr. Hunter won't let me do it the way I want.
Ama Bay Hunter semineri istediğim gibi yönetmeme izin vermiyor. - Konuklar geldi.
Okay, if you can make it before 5 : 00, everything's good... but any later than that won't work... because the cable modem people are dropping by about 5 : 05.
Beşten önce bağlarsanız sorun olmaz. Ama beşten sonra bağlarsanız işimize yaramaz, çünkü modemciler beşi beş geçe gelecek.
I must admit, it's a bold move, Lex, but it won't work.
Kabul etmeliyim ki bu cesurca bir hareket Lex, fakat işe yaramayacak.
- It won't work.
- Kirlenmiş, çalışmaz.
- Are you saying it absolutely won't work?
- Binbaşı kesinlikle işe yaramaz mı diyorsun?
It doesn't mean it won't work out with that pizza guy you've been eyeing
Tanrım!
And all that mess you call police work down in the districts... all that fuck-somebody-up and rip-and-run bullshit... it won't play down here.
Bütün bölgelerde, birini yakalayıp elindeki küçük uyuşturucu alıp polisçilik oynayabilirsiniz.... Burada böyle yapmıyoruz.
Unfortunately, this little potion won't work on you, will it?
Yazık ki iksirim seni etkilemeyecek, değil mi?
It won't work out.
Bu iş yürümez.
No, it won't work.
Hayır, yaramayacak!
It just won't work.
İşe yaramaz!
Hold still or it won't work.
Sabit dur, yoksa işe yaramaz
It won't all work out by magic.
Hiçbir şey büyüyle gerçekleşmiyor.
You're right. But it won't work.
Bu da doğru.
It just won't work with Oad and me.
Babam ve ben, yürümüyor işte.
You can't hide from love for the rest of your life... because maybe it won't work out... maybe you'll become unglued.
Hayatın boyunca aşktan kaçamazsın çünkü belki de işe yaramayabilir. Belki de dağılır mısın?
- It won't work if I prompted you.
- Eğer seni kışkırtmak isteseydim, işe yaramazdı.
Hello, I just tried to get into my apartment and it won't work.
Merhaba, daireme girmeye çalışıyordum ama giremedim.
Most will survive, but they won't have it easy they'll have to use solar energy and work shoulder to shoulder with the rest of us
Çoğu kurtulacaktır, ama onlar için kolay olmayacak Güneş enerjisini kullanmaları gerekecek ve bizden geri kalanlar ile omuz omuz çalışmak zorunda kalacaklar
Look at her It won't work
Bir baksana şuna, gösterse ne farkeder ki...
Stronger or it won't work!
Daha güçlü yoksa işe yaramaz.
Then it won't work for me.
O zaman ben de çalışmaz.
Politicians practice politics, soldiers do military work, and if each side takes full responsibility for their duties, then the nation will surely prosper, won't it?
Politikacılar politika yapar, askerler kendi işlerini. İki taraf da sorumluluklarını hakkıyla yerine getirirse ulusumuz daima başarıya ulaşacaktır, öyle değil mi?
Willow's big spell doesn't work, it won't matter what you wear.
Willow'un büyüsü işe yaramazsa, ne giydiğin önemli değil artık.
It won't work.
İşe yaramıyor.
We'll work it all out, won't we, sweetie?
Hallederiz, değil mi, şekerim?
So even if they do find a heart in time, it probably won't work with me.
Yani zamanında bir kalp bulsalar da, muhtemelen bana uymayacak.
If you "re attempting to delay us, it won" t work.
Bizi oyalamaya çalışıyorsan, işe yaramaz.
- That doesn't mean it won't work.
- Bu çalışmayacağı anlamına gelmez.
Um... it probably won't be apparent from my actions, but I really do have a great deal of respect for your work here.
Belki davranışlarım pek belli etmiyor ama burada yaptığınız işe gerçekten saygı duyuyorum.
It won't work.
İşe yaramayacak. Asla.
- It won't work.
- İşe yaramaz.
It won't work, Gibbs.
İşe yaramaz Gibbs.
- Bloody key. It won't work!
- Kahrolası anahtar.
When I try at home, it won't work.
Evde denedim çalışmadı. Anlamadım.
It also means our antivirus won't work.
Bizim antivirüsümüzün işe yaramayacağı anlamına da gelebilir.
It won't work.
Etki etmiyor.
Which, sorry, honey, it won't work.
Üzgünüm, tatlım, işe yaramayacak.
It won't work here.
Burada yürümez.
Very clever, but it won't work.
Çok akıllıca, ama yemez.
Your way... it won't work.
Senin planınla bu iş olmaz.
It won't work, Mama.
Anne, bu işe yaramayacak.
- It won't work with Min-joo.
- Min-joo olmaz.
It won't work!
İşe yaramaz!
It won't work!
İşe yaramıyor!
It won't work. Everyone knows That the only gay relationships that last
Hayır, ben sadece düşünüyorum da geçen yaz olanlar...
It won't work. It won't blow.
- Çalışmıyor.Hepsi patlamış.
It's like your blue crystals - which won't work as well as nicotine patches.
Mavi kristal olduğunu düşün. Nikotin parçaları kadar işe yaramazlar.
it won't happen again 518
it won't matter 76
it won't take long 230
it won't last 65
it won't last long 21
it won't start 41
it won't hurt you 22
it won't open 58
it won't 497
it won't hurt 56
it won't matter 76
it won't take long 230
it won't last 65
it won't last long 21
it won't start 41
it won't hurt you 22
it won't open 58
it won't 497
it won't hurt 56