Jeopardise Çeviri Türkçe
128 parallel translation
Her escape may jeopardise our strongest defensive action yet.
Kaçışı, en güçlü savunma harekatımızı tehlikeye sokabilir.
It'll jeopardise the biggest deal of my career.
Kariyerimin en büyük anlaşmasını tehlikeye atar.
And as you love your reputation more than your sense of duty you won't jeopardise it by going to Scotland Yard.
Ve saygınlığını görev duygundan daha çok sevdiğin için Scotland Yard'a giderek bunu tehlikeye atmazsın.
Do you think Johnny's going to jeopardise the whole set-up for one rubber-lipped, ex-tanker who's walking on his heels?
Nefesini ensesinde hissettiği bu geveze boksör eskisi için... Johnny bütün bu düzeni tehlikeye atar mı sanıyorsun?
We cannot jeopardise our lives getting involved in an affair which is none of our business.
Hiçbirimizi ilgilendirmeyen bir konu için hayatlarımızı riske atamayız.
I can't jeopardise the whole operation.
Tüm operasyonu tehlikeye atamam.
It's going to be alright. We're not going to jeopardise your safety!
Güvenliğini hiçbir şekilde tehlikeye atmayacağız.
If I were to give up command of this vessel, jeopardise hundreds of lives, risk interplanetary war, all for the life of one person?
Komutayı bırakacak olsam, hayatları tehlikeye atsam, gezegenler arası savaş riskini alsam. Hepsi bir kişinin hayatı için.
However, I shall not permit your aberrations to jeopardise my position.
Sapkınlıklarının pozisyonumu tehlikeye atmasına izin veremem.
Have I the right to jeopardise my crew, my ship, for a feeling I can't even put into words?
Mürettebatımı, gemimi tehlikeye atmaya hakkım var mı? hem de dile getiremediğim bir duyguyla
We wouldn't want you to jeopardise your health.
Sağlığını tehlikeye atmak istemeyiz.
I cannot allow you to jeopardise your life for me.
Benim için hayatını tehlikeye atamazsın.
She would not jeopardise other lives.
Başkalarının hayatını tehlikeye atamaz.
We won't allow you to jeopardise your life for them.
Onlar için hayatını tehlikeye atmana izin vermeyeceğiz.
We jeopardise the fleet if we maintain the speed of the slowest ship.
Konvoydaki en yavaş geminin hızında ilerlersek tüm filoyu tehlikeye atarız.
Why would I jeopardise that by doing something so incredibly stupid?
Böyle salaklık yaparak niye kendimi riske atayım?
You might jeopardise my life You see that man?
Hayatımı tehlikeye sokabilirsiniz. - Şuradaki adamı görüyor musunuz?
- l won't jeopardise my career...
- Mesleğimi tehlikeye atamam...
- Reprisals might jeopardise operations.
- Misilleme operasyonu riske sokabilirdi
I can't afford to jeopardise my medical career.
Tıbbi kariyerimi tehlikeye atamam.
I cannot believe that you would jeopardise our relationship for this.
İlişkimizi bunun için tehlikeye attığına inanamıyorum.
- You're blind, Whitlow, and I can't jeopardise the lives of 14 other prisoners just because one of the members of the escape party happens to be blind.
- Körsün Whitlow. Ve 14 mahkumun hayatını ekipten biri kör diye riske atamam.
It could jeopardise my comrades who depend upon me.
Bana güvenen yoldaşlarım için tehlikeli olabilir.
If Kathy leaves, it might jeopardise your relationship with Drucker.
Kathy giderse, Drucker'la ilişkini tehlikeye sokabilir.
You think I would jeopardise your job?
İşini tehlikeye atar mıyım sanıyorsun?
I swear to you... on the sacred Koran that you won't be in any danger, that we'll be back after two weeks and that I wouldn't do anything to jeopardise yours or Mahtob's safety.
Sana Kuran üzerine söz veriyorum asla tehlikede olmayacaksınız, iki hafta sonra geri döneceğiz ve senin ya da Mahtob'un güvenliğini tehdit edecek hiçbir şey yapmayacağım.
If you violate it, you may jeopardise your career.
Onu çiğneyecek olursan, kariyerini tehlikeye atmış olursun.
I don't want my inadequacies to jeopardise the completion of this work.
Kendi yetersizliklerimin bu işin tamamlanmasını tehlikeye atmasını istemiyorum.
Your presence will jeopardise the rest of us.
Senin varlığın diğer üçümüzü tehlikeye atacak.
Some admirals are worried the destruction of the Bok'Nor might jeopardise the treaty.
Bazı amiraller, Bok'Nor'un patlamasının anlaşmayı tehlikeye atacağından endişeleniyor.
The admirals are worried the destruction of the Bok'Nor might jeopardise the treaty.
Amiraller, Bok'Nor'un havaya uçurulmasının anlaşmayı tehlikeye atmasından endişeleniyorlar. - Sahi mi?
I don't want to jeopardise our friendship.
Arkadaşlığımızı tehlikeye atmak istemiyorum.
I can assure you, sir, that I would never jeopardise lives by participating in...
Sizi temin ederim efendim asla hayatları tehlikeye atacak bir olaya...
We'd jeopardise agents still in the field.
Görevdeki ajanları tehlikeye atarız.
Cos you don't wanna jeopardise national security?
Milli güvenliği tehlikeye atmak istemediğiniz için mi?
I "m sure you won" t do anything that would jeopardise our chances now.
Umuyorum ki, barış şansımızı tehlikeye düşürecek... herhangi bir eylemde bulunmazsınız.
I value you too much as a colleague to jeopardise that relationship.
Seni daha çok bu ilişkimizi riske atabilecek bir meslektaş olarak görüyorum.
I won't let you jeopardise your life and your career for reasons purely personal to me.
Tamamen bana ait nedenler yüzünden hayatını ve kariyerini riske atmana izin veremem.
This post could jeopardise my chances for advancement.
Bu görev terfi şansımı azaltabilir.
Just one kiss could not jeopardise a glorious marriage.
Bir öpücük bu evliliği tehlikeye atmaz.
A cure would jeopardise their plan to eradicate the Founders.
Tedavinin bulunması onların Kurucuları ortadan kaldırma planını bozar.
Why jeopardise our friendship by turning this into something else?
Bunu başka bir şeye döndürerek neden arkadaşlığımızı riske edelim?
You'll jeopardise your career. Nathalie can't come back.
Kariyerini tehlikeye atacaksın.
I'm sorry, I just didn't wanna jeopardise my cover.
Üzgünüm, kimliğimin açığa çıkmasını istemedim.
But then he says,'Gina, I have to end this. 'I can't jeopardise my position.'
Ama sonra bana, "Aslında Gina, buna son vermeliyim konumumu tehlikeye atamam." dedi.
Another rescue attempt could jeopardise that mission.
Diğer bir kurtarma denemesi görevi tehlikeye atabilir.
I just don't wanna jeopardise our relationship. Would we be?
- Sadece ilişkimizi tehlikeye atmak istemiyorum.
- It could jeopardise the treaty.
- Anlaşmayı tehlikeye atabilir.
- But he's not gonna jeopardise the planet.
- Ama gezegeni tehlikeye atacak bir şey yapmayacaktır.
Do not ever again jeopardise one of my missions by having a game-show contestant becoming a witness.
Bir daha asla misyonlarımdan birini tanık olarak oyun programı yarışmacısı alıp tehlikeye atmayın.
- You jeopardise mine!
- Sen benimkileri tehlikeye atıyorsun!