Jeton Çeviri Türkçe
328 parallel translation
Last time after you played that slot machine it was full of telephone slugs.
Kumar makinesinde son oynadığında içinden jeton çıktı.
I got myself ten nickels and started sending out a general SOS.
1 0 tane jeton aldım ve etrafa imdat sinyalleri yaymaya başladım.
- Another token?
- Bir jeton daha mı?
Not just because I tell you the time, or pay for your telephone calls but because you know how I feel about you.
Sadece saati söylediğim ya da sana jeton verdiğim için değil. Sana olan duygularım yüzünden.
Another jeton, please
Bir jeton daha, lütfen.
A token, please.
Bir tane jeton verir misiniz?
A dozen tokens.
Bir düzine jeton.
I hear a coin dropping.
Bir jeton düşme sesi duydum.
You aren't still clear?
- Hâlâ jeton düşmedi mi?
A token, please.
Bir jeton lütfen.
- Another token, please.
- Bir jeton daha, lütfen.
Put in one token
1 adet jeton atın.
You have to insert a coin, you fool!
Jeton atmak zorundasın aptal herif!
- Bert, gimme a dime.
- Bert, bir jeton versene.
- A phone token, please.
- Bir jeton lütfen.
That'll be three P for the biscuit.
Bisküvi için üç jeton alayım.
Give me 10 tokens.
Bana 10 jeton.
10 tokens.
10 jeton.
A token and a coffee.
Bir jeton bir de kahve.
Drop a dime, get on the line. That's 5-5-5, KGYS. All right!
Atın haydi bir jeton ve 555 KG YS'i arayın!
Hey, T.C., you need a dime?
- Jeton?
It's $ 5 a token.
Bir jeton 5 dolar.
"Don't hang up and don't forget to insert coins".
Sakın telefonu kapatmayın, jeton atmayı unutmayın.
He had found magic markers,
Bir gün sihirli jeton bulmuştu.
It was three miles away from my aunt's house and it came to me.
Jeton düştüğünde yengemin evine varmaya 5 km kalmıştı.
- The fare is a dollar and a half.
- Jeton bir buçuk dolar.
Would you give me a goddamn token? !
Bana bir kahrolası jeton verir misin?
I can't give you a token.
Sana jeton veremem.
Come on, give me a token!
Haydi, bana jeton ver!
The fares went up and I have 97 cents.
Jeton pahalanmış ve 97 sentim var.
The fare went up.
Jeton pahalanmış.
Gee, that was quick of me, wasn't it?
Jeton geç düştü, değil mi?
We're all going to get an allotment of dimes.
Aile bütçemizin bir kısmıyla jeton alacağız.
And if I feel the phone call is worthy, I'll give you some dimes to go down to the phone booth at the gas station.
Ve önemli bir görüşme olduğuna inanırsam size biraz jeton vereceğim ve benzin istasyonundaki telefon kulubesine gideceksiniz.
ring a bell?
zil çaldı mı? ( jeton düştü mü? )
The bus is exact change.
Otobüste jeton geçiyor.
- Now you're getting it.
- Şimdi jeton düştü.
Because the doc would lose his job, and they'd have us back on medication by the time the coin runs out, that's why.
Siz çocular neden hastanenizi aramıyorsunuz? Çünkü doktor işini kaybeder ve bizde ilaç tedevisine geri döneriz..... burada da jeton suyunu çeker, sebep bu!
Nickels.
- Jeton.
If I don't hear the coins, this is the end of the conversation, you got it?
Eğer jeton yoksa artık konuşma da yok.
You need tokens.
Jeton lazım.
- Yeah, that and a token will get you a ride on the subway.
- Tabi, tabi. Karşılığında jeton alıp metroya biniyorum.
I would like $ 20 worth of chips and a Nubian god to carry home my winnings.
Yirmi dolarlık jeton istiyorum ve zengin edecek Nubya tanrıları.
Then it dawned on me.
Ardından jeton düştü.
I'm pregnant, you Zagnut.
- Hamileyim, köşeli jeton.
He sells slugs, Jerry.
Sahte jeton satıyor, Jerry.
Slugs for the subway.
Metro için jeton.
Ring a bell?
Jeton düştü mü?
- Ah, the penny's dropped. Yeah.
Jeton düştü demek.
You understand?
Şimdi düştü mü jeton?
Gee, that was quick.
Jeton geç düştü.