Job done Çeviri Türkçe
3,731 parallel translation
You did it with empathy and you got the job done.
Empati kurdun ve işi çözdün.
We got the job done, we snagged an extra million dollars for the bureau, and I helped him get in with Bello.
İşi bitirdik. Büro için fazladan milyon dolarlar ele geçirdik. Bello konusunda onu yardım ettim.
- Shut up and get the job done.
Kapa çeneni de işi hâllet.
You're the only man I trust to get the job done.
Bu işin tamamlanması için güvendiğim tek adam sensin.
I got the job done.
Ben işimi bitirdim.
If I can't get the job done, then you step in.
Ben halledemezsem sen müdahale edersin.
It's annoying, but i let it slide because you get your job done and you're easy on the eyes.
Sinir bozucu ama işini yaptığın ve göze de hoş göründüğün için boş verebilirim.
Well, I know she's not the friendliest in the world, but she gets the job done.
Çok cana yakın olmadığını biliyorum ama işi hallediyor.
It got the job done.
İşi halletmeme yaradı.
It gets the job done.
Ama işi bitiriyor.
Gets the job done, keeps you alert
İşini halletmene yardım Eder, seni uyanık tutar.
Unfortunately, if you've done your job adequately, in spite of yourself, you find you're not needed at all.
Ne yazık ki, kendine rağmen, görevini eksiksiz yaptığın zaman da... aslında sana hiç ihtiyaç duyulmadığını anlıyorsun.
You've done a fantastic job.
İyi iş çıkarmışsın.
You have done your job.
Sen kendi işini yaptın.
I couldn't have done half as good a job.
İşi idare ettiğimin yarısı kadar idare edemezdim.
Not only was that a job well done, it was a job well done without Leo.
Sadece işi iyi becermekle kalmadık bunu Leo'suz yaptık.
We've done our job.
Biz işimizi yaptık.
Maybe if you'd done your fucking job, none of this would've happened.
En baştan beri işinizi yapıyor olsaydınız, bunların hiçbiri olmazdı.
I speak for the entire corporation, job well done.
Tüm şirket adına konuşuyorum, iyi iş çıkardınız.
If you had done your job in the first place, none of these alleged victims would have been killed.
Eğer ta başından görevinizi yerine getirseydiniz, bu sözde kurbanların hiçbiri öldürülmezdi.
Okay. You all may have done a masterful job with the press and the American public, but Sally Langston is whispering to anyone who will listen that all is not right here in Camelot.
Harika bir iş çıkarıp basını ve halkı kandırmış olabilirsiniz ama Sally Langston kendisine kulak veren herkese Camelot'ta her şeyin güllük gülistanlık olmadığını söylüyor.
'Cause none of you are leaving until the job's done.
Çünkü kimse iş bitene kadar bir yere ayrılmıyor.
- And she blows her whistle, which is a bridge, - ( WHISTLE BLOWING ) which tells the animal that " Okay, you've done a good job,
- Hadi bakalım. - Bu işarettir. Hayvana, tamam iyi iş çıkardın gel ve yemeğini al demektir.
My job's done.
Seninle işim bitti.
Marty, you're a great salesman, but when a job's done, how much repeat business do you see?
Marty, sen büyük bir satış uzmanısın, fakat işler bittiğinde, ne kadar eden iş görüyorsun?
If the police had done their job, Kimura would have been apprehended!
Polis işini yapmış olsaydı, Kimura yakalanmış olurdu!
Mr. Pradhan, your job's done.
Bay Pradhan, iş tamamlandı.
If the contract's been taken, the job will be done.
Eğer sen anlaşma yaptıysan, o zaman iş yapılacak.
Just let the job get done.
Bırak bu iş olsun.
If you had done your job correctly, we would know who is responsible for this theft.
İşini doğru düzgün yapmış olsaydın bu hırsızlığı kimin yaptığını bilirdik.
I really appreciate the job and everything that you've done for me.
İş ve yaptığın her şey için teşekkür ederim.
This... error in judgment caused us difficulties, but he delivered you to us, so his job is done.
Amacımız zor bunu eline yüzüne bulaştırdı, ama seni bize getirdi, yani işini yapmış oldu.
Jack, you've done an excellent job with NBC.
Jack, NBC de mükemmel iş çıkardın.
My son's done such a good job.
Benim oğlum iyi iş yapar.
- yöu really have done a good job.
- Gerçekten de iyi bir iş yapmış.
You know, none of this would be an issue if you'd have just done your job properly.
Eğer işini doğru düzgün yapmış olsaydın bunların hiçbirisi sorun olmazdı biliyorsun.
I would also like to congratulate WPC Woods on a job well done.
WPC Woods'un işindeki başarısını tebrik ediyorum..
When I get a job, I sublet it, and when I'm done, I go back.
İşim çıktığı zaman emanet kiracıya bırakıyorum işim bittiğinde ise geri dönüyorum.
The job must be done.
Halledilmesi gerek.
First off, David, I was just saying to the Attorney General here you've done a great job keeping this out of the public eye.
Ben de tam adalet bakanına soruşturmayı kamuoyundan uzak bir şekilde yürütmekle harika bir iş yaptığını söylüyordum David.
Your team has done an amazing job down here. I- - I don't- - I don't have a team.
Ekibiniz inanılmaz bir iş başarmış.
I just want to say, job well done.
Tek söylemek istediğim, iyi bir işti.
We agreed- - half on arrival, the other half when the job is done.
Anlaşmıştık. Yarısı ulaştığımda diğer yarısı ise iş bittiğinde.
Wire the full amount as soon as the job's done.
Ben işi bitirir bitirmez paranın tamamını hesabıma yatıracaksın.
I'm done, okay? I quit my job. I'm doing the dad thing now.
Gazeteyi bıraktım ve artık babalık yapıyorum.
What's going on? I'm about to do the job you want done.
Yapmamı istediğin işi yapmak üzereyim.
Their father's done his job.
Babaları işini yaptı.
The job's never done, Jerome.
Görev bitmedi, Jerome.
- Very impressive job you've done here.
- Çok etkileyici bir iş başardın.
We have to trust that we've done our job and that Sue's ready to make good decisions.
Bize de Sue'nun doğru karar verdiğine inanmak düşüyor.
I guess our job is done.
Sanırım işimiz bitti.
done 2605
done deal 48
done it 42
done and done 93
done that 156
done for 16
done with what 16
done what 44
done deal 48
done it 42
done and done 93
done that 156
done for 16
done with what 16
done what 44