Jubal Çeviri Türkçe
114 parallel translation
"when Mr. Jubal Crabby gets here..."
"Bay Jubal Crabby buraya geldiğinde..."
This is the child, Jubal.
Çocuk işte bu, Jubal.
Jubal Troop.
- Jubal Troop.
Jubal Troop.
Jubal Troop.
You know, there comes a day, Jubal... when a man's gotta decide where he's going... or he won't get nowhere.
Biliyor musun, Jubal, gün gelir... insan gideceği yeri seçmek zorunda kalır... yoksa hiç bir yere varamaz.
Well, your new foreman Jubal Troop ain't back yet.
Yeni ustabaşın Jubal Troop geri dönmedi.
And we know that he gave that sheepherding killer Jubal Troop a job.
O koyun çobanı Jubal Troop'a işi onun verdiğini de biliyoruz.
Where is Jubal Troop now?
Jubal Troop şu anda nerede?
Sam, you're a friend of Jubal Troop, ain't ya?
Sen Jubal Troop'un arkadaşısın değil mi?
- You know where Jubal Troop is?
- Jubal Troop nerede, biliyor musunuz?
Now, we find the right one, and we find Jubal Troop.
Şimdi doğru olanı bulacağız, böylece Jubal Troop'u da.
And Jabal's brother's name was Jubal.
Yabal'ın kardeşinin adı Yubal'dı.
Hey, Jubal, hey, Jubal, by all that's holy!
Hey, Jubal! Hey, Jubal! Kes şunu, kes!
Riders coming, Jubal.
Misafirlerimiz geliyor Jubal.
Posse, Jubal.
Hoş bulduk Jubal.
Where's Jubal?
Jubal nerede?
It's me, Jubal.
Benim, Jubal. Sanırım başın dertte Jubal.
I mean to be no trouble, Jubal. Your company's welcome.
Bu işle değil.
Aw, Jubal, I had a hankering for biscuits and coffee.
Jubal, kahve ve kurabiye ne olacak peki?
Jubal, don't you ever get bothered?
Jubal, sen hiç eğlenmez misin?
You're not going to ask to step down, Jubal?
Sakın toprağıma basmayı düşünme Jubal.
Don't make sense, Jubal.
Bu mantıklı değil Jubal!
Jubal thought he'd have a hangin'by night.
Geceye kadar onu yakalamış oluruz.
Now, hold on now, Jubal.
Dur bakalım Jubal.
What are you all thorn and thistle about, Jubal?
Sana katılıyorum Jubal.
Malechie's right, Jubal.
Melachie haklı Jubal.
There's only one way, Jubal.
Çünkü tek şansı bu Jubal.
Brother Jubal did once.
Kardeşim Jubal bir kere gitmişti.
Jubal, you got more generosity than June.
İnsanları etkilemekte gerçekten çok başarılısın Jubal.
I agree with Jubal.
Yanılıyor muyum Jubal?
Don't lean too heavy on me, Jubal.
Boşuna konuşma Jubal.
This ain't right, Jubal.
Pekâlâ, bu kadar yeter Jubal!
Well, now, Earl, brother Jubal might get a little bit upset, you marrying a squaw.
Bak Earl, eğer onun peşinden gidersen Jubal buna sinirlenebilir. Jubal!
Jubal! Jubal don't own me.
Jubal beni tanımıyor bile.
I want your word on that, Jubal, or you and your brothers can go it alone.
Bu yüzden kardeşinle birlikte daha dikkatli olmanı istiyorum Jubal.
He's full-growed, Jubal.
O artık büyüdü Jubal.
But you won't, Jubal,'cause you know I'd put a hole in your gut.
Ama veremeyeceksin Jubal, çünkü anlının ortasına bir delik açacağımı biliyorsun.
Best wait for breakfast, Jubal.
Kahvaltıda ne var Jubal?
Look about you, Jubal.
Dikkatli bak Jubal.
You're blind, Jubal.
Sen körsün Jubal!
This falls on you, Jubal.
Bu senin hatandı Jubal.
I've had my fill of you, Jubal.
Bunu yapamam Jubal!
Stay if you want, Jubal. The rest of us are... goin'back in the morning.
Sen kalabilirsin Jubal, ama hepimiz sabah geri dönüyoruz.
You want blood for blood, don't you, Jubal?
Kan'a kan diyorsun değil mi Jubal?
Josh and me are leaving, Jubal.
Josh'ın durumu çok kötü Jubal.
You ready, Josh? Jubal, I gotta get to a doctor.
Jubal, benim bir doktora ihtiyacım var.
I got no... hate against you, Jubal.
Senden asla nefret etmedim Jubal.
There's nothing touching me, Jubal.
Hiçbir şey yapmadım Jubal.
Nye, Elias, Jubal, and me are going in after him.
Pekâlâ Elias. Jubal ve ben yukarıya çıkacağız.
Do I go after him, Jubal?
Peşinden gideyim mi Jubal?
Right, Jubal.
Tamam Jubal.