Just a little bit more Çeviri Türkçe
509 parallel translation
You wouldn't like to be just a little bit more friendly, would you?
Biraz daha dostça davranamaz mısınız? Neden dostça davranayım?
- There's just a little bit more to get.
Az bir şey daha bulursak yeter.
Mr. Tolliver's bitten off just a little bit more than he's going to be able to chew.
Bay Tolliver çiğneyebileceğindan daha büyük bir lokma yuttu.
- Those Indian scouts of yours turned out to be just a little bit more than that.
- Bu Kızıldereliler sizin izciler mi? Bir kez daha vur.
- ( She's going for it, going... ) ( Just a little bit more. )
- ( Yapacak gibi... ) ( Sadece biraz daha... )
- ( Just a little bit more, dad. )
- ( Biraz daha, baba. )
Just a little bit more, baby.
Sadece biraz daha, aşkım.
Just a little bit more now.
Biraz daha.
Just a little bit more now.
Az bir şey daha.
Just a little bit more.
Sadece biraz daha.
Now, I'm willing to admit that a doctor might know just a little bit more than me, so I've been taking the checks ever since.
Suçlamaları nasıl çürüteceğini kendin seçebilirsin. Yani tamam, değil mi?
Just a little bit more...
Korkma sakın. Az kaldı.
Just a little bit more.
Çok az kaldı.
- Just a little bit more!
- Biraz daha!
- Just a little bit more, just five minutes?
- Biraz daha, beş dakika daha.
Just a little bit more on the way to The green Valley...
- Yeşil Vadi'ye az kaldı.
Just a little bit more. 104,000, here you go.
Birazcık daha. 31.000 metre, haydi bakalım.
As for me, I'd grown up just a little bit more than I was supposed to, I think.
Ben ise tahmin ettiğimden biraz daha büyümüş gibi hissediyordum.
Just a little bit more!
Biraz daha kaldı!
Haiya Dragon, just a little bit more!
Ejder Haiya, biraz daha dayan!
Those postmarks are just a little bit more than bureaucratic hieroglyphics.
Bu posta damgaları sadece biraz daha bürokratik hiyeroglif.
Just a little bit more.
Güzel, güzel, güzel.
All right. Just hold still. Just a little bit more!
Tamam, öyle kal.
Stay, just a little bit more!
Kal, biraz daha kal!
Then I realized it was Lucky because his breath was sweet his feet were warm, and just a little bit more furry.
Sonra Şanslı olduğunu farkettim. Çünkü nefesi iyiydi ayakları sıcaktı ve küçük bir kürkü vardı.
Hey, well, I got something that might hurt just a little bit more, buddy.
Bende, biraz daha acıtacak bir şey var dostum.
Make use of Mima just a little bit more!
Mima'yı biraz daha kullanın!
Come on, just a little bit more.
Haydi. Birazcık daha.
Just a little bit more.
Birazcık daha.
Couldn't you have been just a little bit more original?
Biraz daha değişik bir bahane bulamaz mıydın?
I just thought that you'd feel less offended and be a little bit more understanding if I told you that I did what I did for your benefit sake.
Senin için gittiğimi söylersem biraz kötü hissedip anlayış göstereceğini düşünmüştüm.
Just one more. Just a tiny little bit more.
Sadece son bir kez daha.
I just have to think about it a little bit more, Mary.
Bu konuda biraz daha düşünmeliyim, Mary.
And so then, it went on that way, the third day just a little more and the fourth day she took a little bit more.
İşte sonra bu böyle devam etmiş, üçüncü gün biraz daha... dördüncü gün biraz daha içmiş.
They don't realize that, um, people fighting for their own freedom... uh, are not gonna be stopped... by just changing your tactics, adding a little bit more sophisticated technology over here, improving the tactics we used last time, not making quite the same mistakes.
Oradaki insanların kendi özgürlükleri için savaştıkları gerçeğini ve asla vazgeçmeyeceklerini fark edemiyorlar. Sadece yeni taktikler geliştiriyorlar. Üstüne biraz daha karmaşık teknolojik imkanlar ekliyorlar.
We just had a little bit more to go over now.
Bitirmemize ramak kaldı.
Could I just look at him a little bit more?
Yalnız, ona birazcık daha bakabilir miyim?
I'd just suggest a bit more practice and perhaps a little sparkly costume for the slug.
Önerim, sadece biraz daha antrenman yapılsın belki, sümüklüböceğe biraz cafcaflı bir kostüm gerekebilir.
Now, just drink a little bit more, and slowly.
Şimdi, biraz daha iç, yavaşça.
Just so you know a little bit more about me, I've been associated with some of the most prestigious financial institutions in this country ;
Belki bilmiyorsunuzdur,... biraz kendimi tanıtayım, ülkenin en prestiji yüksek finans kurumlarıyla ilişkilerim var.
I'd just love to see a little bit more of Paris.
.. havaalanında ve uçakta geçireceğim..
Perhaps then you'll all be just a little less hysterical... and a little bit more constructive.
Belki o zaman biraz daha az histerik biraz daha yapıcı olursunuz.
There she is, just sucking up to him a little bit more.
İşte orada, ona daha da çok yağ çekiyor.
And, um... anxious for her opinion of you and, uh... maybe a little bit worried that I'm not quite clever enough for you, and that you might want a girlfriend who's more than just a secretary.
Ve, um... fikirlerin için endişeli ve seni... belki biraz merak ediyor kendimi senin için yeterli zekada görmüyorum, ve sen belki de başka bir kız arkadaş istersin kim bilir belke de yalnızca bir sekreter.
I know, I know, in a cabaret, but in the context of a rock show, I can see now, it's just a little bit more dodgy.
Fakat rock şovu bağlamında, gördüm ki bu biraz daha riskli.
Just give me a little bit more time, Zack.
Bana biraz daha zaman ver, Zack.
I just need a little bit more time, that's all.
Biraz daha zamana ihtiyacım var, hepsi bu.
Now eat just a little bit more. Come on, Angela.
Haydi Angela, yemelisin.
I'm just gonna give him a little bit more time.
Ona biraz daha zaman vereceğim.
I would just say that some people... could maybe practice a little bit more.
Sadece aranızda birkaç kişinin biraz daha fazla alıştırma yapması gerek derdim.
- Just tell me a little bit more... - l don't want to go cheesy.
- Biraz daha anlatabilir misin?