Just do what you have to do Çeviri Türkçe
354 parallel translation
Just do what you have to do, Ellen Haney.
Ne yapman gerekirse onu yap, Ellen Haney.
Just do what you have to do.
Yapman gerekeni yap.
Just do what you have to do.
Görevini yap sadece.
Just do what you have to do.
Ne yapman gerekiyorsa onu yap.
Just do what you have to do.
Sadece yapman gerekeni yap.
I said to Malcolm, " Just do what you have to do..
Malcolm'a, " Jerry'e, şu şişko avukata yapman gerekeni yap.
Crichton, you just do what you have to do!
Crichton, yapman gerekeni yap!
You're going to have a doctor, and you're going to do just what the doctor says.
Bir doktora görüneceksin, ve doktor ne derse yapacaksın.
All you have to do is hear about a gardenia, and out of 4 million prints you pick the right one, just like that. What a detective.
Tek yapman gereken gardenyayı işitmek ve şak 4 milyon kayıt arasından doğru olanı seç.
Let's just hope I don't have to see it! What do you know about it?
Bunun hakkında sen ne biliyorsun ki?
- Didn't I just do what you'd have deputized me to do?
- Bana yaptığmı söylediğin şeyi yapmadım mı?
Just what do you expect, when I practically have to see you by appointment?
Seninle sadece randevu alarak görüşürken daha ne bekliyorsun?
That's just what you'll have to do.
Yapacağın tek şey o.
It doesn't just have to do with what you gave me.
Bu sadece bana verdiğin ilaçla ilgili değil.
But that's just what you'll have to do.
Zaten yapmanız gereken de bu.
Now, you tell them just exactly what you told me : That all they have to do is to ride into Quanah Parker's camp and tell him they want all the white prisoners his Comanches have captured in the last 15, 20 years.
Onlara da bana söylediklerini söyle tek yapmaları gereken Quanah Parker kampına gitmek ve Komançiler'in son 1 5, 20 senede kaçırdıkları beyazları kurtarmak.
Just exactly what do you have to know, Mr. Grimes in order to make a good, clean, professional job of it?
Tam olarak ne bilmek gerekir Bay Grimes temiz, profesyonel bir iş çıkarmak için?
Just because you have a growth between your legs you can tell me what to do and what not to do.
Sırf bacaklarının arasında bir çıkıntı var diye ne yapıp ne yapmayacağımı söyleyebileceğini mi?
Now, in one minute, you will have to predict... just what our unsuspecting subject will do.
Şimdi, bir dakika içinde, masum deneğimizin ne yapacağını tahmin edeceksiniz.
You know, what we all have to do is just sit down and talk.
Biliyorsun, tek yapmamız gereken oturup bunu konuşmak.
What do you mean? We'll just have to talk about it later if you're still around.
Eğer hâlâ burada olursanız, bu konuyu daha sonra konuşuruz.
You're just doing what you have to do, Selma.
Sen sadece yapman gerekeni yapıyorsun Selma.
If that's what you have to do, then just do it.
Eğer bunları yapman gerekiyorsa, yap.
- Do you have any idea what time it is? - Just wanted you to know.
- Saatten haberin var mı?
Nadine, do you have any idea what you've done to us by just mentioning dogs in our home? - No.
Evimizde köpek lafı etmekle ne yaptığının farkında mısın Nadine?
That's what you have to do, Just shut up!
Kapa çeneni. Çeneni kapatman gerek.
For instance, um, when you leave this office, don't think about everything you have to do in order to get out of the building. Just think of what you must do to get out of this room. And when you get to the hall, deal with that hall and so forth.
Bu ofisten çıktığında, tüm yapman gerekenleri düşünme, sadece bu binadan çıkmak için, yapman gerekenleri düşün... bu odadan çıkmak için... ve koridora geldiğinde, koridorla icabına bak, ve devam et... görürsün?
I don't care what you do with it just as long as I never have to see it again.
Onunla ne yaptığın umurumda değil, Onu bir daha asla görmeyeceğim kadar uzak olsun.
I have a job that I have to do and you guys can just decide what's right for you to do, okay?
Yapmam gereken bir iş var ve siz ne yapacağınıza karar verme - hakkına sahipsiniz tamam mı?
Just do what you have to, Ben.
Sorumluluk bana ait. Yapman gerekeni yap, Ben.
You just sort of, like - You just sort of imitate, like, what you think other people w... want to hear, but it doesn't necessarily have anything to do with what you're feeling or, you know, what's going through your mind.
bir çeşit- - bir çeşit taklit etme ihtiyacı hissediyorsun, diğerleri ne duymak istiyorlar acaba, ne söylemeni bekliyorlar, ama bunun senin o an hissettiğinle, ya da aklından geçenlerle ilgisi olacak diye bir şart yok.
I just think that's what you'd have to do.
Bence siz de böyle yapmak durumundasınız.
- Do you people have any idea what property values are going to go to around here? Why, just this morning,
Daha bu sabah, Bay Lormax ve ben telefonda konuşuyorduk.
That's what they're very good at, and all you have to do is just tell them, you know.
Bulacaklardır. O konuda iyidirler.
I don't care what you have to do. - Just find the chair!
Leo, ne yaparsan yap, her yere bak ama o koltuğu bulmadan gelme.
If I've done anything to make you think that what we have between us is nothing new for me is just some routine then I do apologize.
Eğer davranışlarımda, ikimiz arasında yeni hiç bir şey yokmuş, bir alışkanlıkmış izlenimini veren bir şey yaptıysam affet beni.
Sometimes you just have to do what you're told.
Bazen sadece sana söyleneni yaparsın.
What you have to do is introduce him, and then he'll just come out with it.
Tek yapman gereken onları tanıştırmak. Nasılsa söyler.
Now, you are going to do what I want just like I always have to do the shit you want!
Şimdi, ben ne istersem onu yapacaksın tıpkı benim senin isteklerini yaptığım gibi!
Why should you shoot yourself, boss? Just tell us what we have to do.
Kendine niye vuruyorsun ki patron?
You don't know the outcome all the time, and sometimes you just have to do what you think is right.
Her zaman karşına çıkacakları bilemezsin. Bazen yalnızca doğru olduğunu düşündüğün şeyleri yapmak zorundasındır.
My world would've gone on turning just fine, but now either way I look, I have to do something I don't want to do. Do you understand what I'm saying?
Hayatım sürüp giderdi, ama şimdi iki şekilde de istemediğim bir şey yapmak zorundayım.
You didn't have to do what you did, and I know what it cost you, and if it helps I just...
Yapmak zorunda değildin. Sana nelere mal olduğunu biliyorum.
In light of what you have just seen, I do not think it would be prudent for you to be at the inauguration, any of you.
Az önce gördüklerinizden sonra törene katılmanızın sağduyulu bir davranış olmayacağını düşünüyorum.
Well son you might have just saved the family business, what do you have to say about that?
Evlat, belki de böylece aile şirketimizi kurtardınız. — Buna ne dersiniz?
What I would like you to do now is to perform it just as you have seen our guests perform it.
Şimdi sizden istediğim aynen misafirlerimizden gördüğünüz şekilde yürümeniz. Teşekkürler.
Or I wanted it. I just didn't wanna do what you have to do to get it.
Ya da istedim, ama almak için gerekenleri yapmak istemedim.
I have a situation that's just come up... that's really pretty serious... and I don't know who to talk to or what I should do... but maybe you could put me in touch with somebody... if I explain myself?
Burada bir olay oldu. Ve oldukça ciddi bir olay. Kiminle konuşmam ve ne yapmam gerektiğini de bilmiyorum.
There you just have to find out what you can't do and then don't do it.
Tek yapman gereken kabul edilemez olanı bulmak ve sonra da o şeyi yapmamaktır.
Just do... what you have to do
Sadece... yapman gerekeni yap.
Here. Listen, jackass, do you have any idea what you're saying... or are you just some moron who has nothing better to do with his time than sit around and give bad advice?
Beni dinle, ukala, ne dediğinin farkında mısın yoksa kötü tavsiyeler vermekten başka hiçbir işi olmayan bir geri zekalının teki misin?