English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ J ] / Just eat it

Just eat it Çeviri Türkçe

611 parallel translation
- Let's just eat it, ma'am.
Sadece yiyin.
Just eat it up, honey.
Ye şunu, tatlım.
Why don't you just eat it?
Yersin, olur biter.
Just eat it, Peggy.
Sadece ye onu, Peggy.
I just eat it out of habit.
Ben alışkanlıktan yiyiyorum.
You'll just eat it all!
Sen hepsini yiyeceksin!
- Just eat it.
- Bunu ye işte.
Just eat it.
Sadece ye.
If we get caught, we'll die. - Just eat it.
Ye hadi.
That cake is just elegant but I can't eat it all.
Bu pasta bir harika ama hepsini yiyemem ki.
It just occurred to me, I haven't had anything to eat since breakfast.
Şimdi hatırladım. Kahvaltıdan bu yana hiçbir şey yemedim.
I wouldn't get up for two weeks. I'd just eat and sleep and make it with the broad.
İki hafta yerimden kalkmazdım, sadece yer ve uyurdum ve kuşla birlikte bunun tadını çıkarırdım.
He just won't eat. I don't understand it.
Yemek istemiyor.Anlamıyorum..
Just thought I'd eat the soup while it's hot.
Sıcakken çorbayı içeyim dedim.
But you just said it was perfectly heartless... to eat muffins.
Daha biraz önce kek yemenin son derece duygusuzca bir hareket olduğunu söylemiştin!
Just as long as it takes to eat a dumpling?
Hani bir mantı yiyene kadar varmıştın oraya?
- Still? It's very bad for you to eat just before you go to bed.
Yatmadan önce yemen çok kötü.
But it's too early in the morning to be talking about money so just eat your breakfast.
Ama para konuşmak için saat daha çok erken, bu yüzden kahvaltını yap.
You got to eat, honey. it's more than just yourself you're eating for, remember?
Yemeğini yemelisin tatlım. Unutma artık yalnız kendin için yemiyorsun.
"Just after you eat is alright, it's later that's bad."
"Tam yemekten sonra sorun değil ama sonrası kötüdür."
Now, you don't want to eat it, just sit there and watch.
İstemiyorsanız, oturup bakın.
You get dressed, eat a good breakfast and just do it.
Giyin, iyi bir kahvaltı et ve hemen işe koyul.
The man put them in a carton like you eat Chinese food out of. He was eating Chinese food out of a carton just like it.
Çin yemeklerinin konduğu kutulara koydu hatırlıyorum çünkü Çin yemeği yiyordu.
It's just dog eat dog.
Büyük balık küçüğü yutar.
But you'd better eat it just the same.
Ama yesen iyi olur.
It is just that reactionary food which my doctor makes me eat in my room.
Sorun doktorumun odamda yemeğe zorladığı şu diyet yiyecekleri.
When you sea someone eat from a dish, it doesn't occur to you it may contain something in just one part.
# İnsan kendi tabağından yiyorsa... #... yemeğin yalnızca bir kısmında zehir olabileceği aklına gelmez.
It's not just a place where you eat or sleep.
Sadece uyuduğumuz ve yediğimiz bir yer değil.
Ma, just'cause you're my mother doesn't mean you have to eat it.
Anne, annem olduğun için bunu yemene gerek yok.
I'm just going to eat these,... but I want you to know about it.
Bunları yiyeceğim. Bunu öğrenmeni istiyorum. Masaja benzer ama iğne kullanırsın.
They like to eat the human brain just as if it were a soft-boiled egg
İnsan beyni yemeye bayılırlar. Tıpkı az pişmiş yumurta gibi.
Just take it, Arnie, and let us go and eat.
Al şunu Arnie, gidip yemek yiyelim.
I just hate watching it eat you up like this.
Seni böyle mahvettiğini görmek beni kahrediyor.
That uptight New York dog-eat-dog mind-set just doesn't make it down here.
O gergin, it dalaşı New York yöntemi buralarda sökmez.
I just wanted to tell you to eat it.
Sen o arkadaşlığı bir tarafına sok.
Don't worry... it's just the leg, I'll eat it...
Endişelenme... Sadece but kısmı, onu ben yerim...
Honey, it's just for dinner, and Charles would want you to eat.
Tatlım, bu sadece bir akşam yemeği, ve Charlie de yemeni isterdi.
All right, but just to eat lunch, and then that's it.
Tamam.Ama yemek ve hepsi bu
I mean, a guy who would rip your heart out... and eat it, just for pleasure!
Zevk için şuracıkta kalbini çıkarıp... yiyebilecek birinden bahsediyorum!
IF YOU'D LIKE I'LL JUST PUT THE FOOD IN A BROWN PAPER BAG AND HAVE THEM EAT IT OUT ON THE SIDEWALK.
İstersen yemeği kese kağıtlarına koyayım ve kaldırımda yiyelim.
I just want to eat it.
Sadece yemek istiyorum.
You just don't eat it, you eat other things.
Et yemeyip, başka şeyler yiyeceksiniz.
I don't wanna eat the suit, I just wanna wear it.
Elbiseyi yemeye niyetim yok, sadece giymek istiyorum.
It's just that I got a hard day ahead of me and nothing to eat to get me going.
Sadece çok zor bir gün geçirdim ve ayakta kalmak için hiçbir şey yemedim.
It's just a fellow once warned me never to gamble in a place called Honest John's and never eat in a place called Mother's.
Bir zamanlar biri beni uyarmıştı. "Dürüst John'un yerinde asla kumar oynama, Annenin Yeri'nde asla yemek yeme" demişti.
I trust you, man, it's just that I can't eat something that looks like a cesspool.
Sana güveniyorum ama bu fosseptik çukuruna benziyor.
- I'm not just gonna eat it on this deal.
- Bunu yemeyeceğim.
Tommy, leave it and just come over here and eat.
Tommy, bırak onu. Buraya gelip yemeğini ye.
last supper huh sorry... bad joke it's just a laugh riot around here this all looks really good yeah it's to bad your leaving we never eat like this that's not true I cook all the time
Son yemek desenize. Affedersiniz. Kötü bir şakaydı.
just shut up and eat it!
- Kapa çeneni ve yemeğini ye.
he had to eat, so when he went to the mini-mart and Farrell tried to stop him, he popped him, and then Agnes came in and wanted the rent... it's just a shame.
Yapması gerektiğini düşündüğü şeyi yaptı. Yemek yemeliydi. Bu yüzden marketi soymaya gitti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]