Just let me do this Çeviri Türkçe
143 parallel translation
Mom, just let me do this.
Anne, bunu yapmama izin ver.
Just let me do this one more time.
Sadece biz daha yapmama izin ver.
Just let me do this.
Sadece bunu yapmama izin ver.
Just let me do this.
Sadece, bunu yapmam için bana izin ver.
Just let me do this.
Bırak yapayım.
Just let me do this, ok?
Bırak da rahatça yapayım.
- Davis, just let me do this, okay?
- Davis, bunu yapmama izin ver, tamam mı?
Just let me do this, Ed.
İzin ver konuşayım Ed.
Please, just let me do this one last thing for her.
Lütfen onun için son bir şey daha yapmama izin verin.
No, I'm really happy with it. Just let me do this.
Hayır, gerçekten de yaptığımdan memnunum sadece izin verde yapayım.
Please, just let me do this for you.
Ben de senin için bunu yapmak istiyorum.
Just let me do this.
Sadece izin ver yapayım.
Neil, just let me do this. [Growls]
Neil, bırak şunu yapayım.
I know you think this is wrong. Just let me do this.
Bunun yanlış olduğunu düşünüyorsun, biliyorum ama lütfen yapmama izin ver.
Just let me do this, okay?
Söyleyim gitsin, tamam mı?
I need... I need to try to save him. So, please, just let me do this again.
Kardeşimi kurtarmaya çalışmam gerek.
You just won't let me do this the nice way, will you?
Bu işi güzellikle halledelim, tamam mı?
Let's just lie back and enjoy the afternoon sun. Do you like me like this, Toby?
Toby, bana sarılıp testte yaptığın gibi aklına geliveren şeyi yap.
If there's anything I can do for you, just let me know, sir, because it's an honor to have you in this house.
Sizin için yapabileceğim... Bir şey varsa söylemeniz yeterli. Sizi bu evde ağırlamak bir onur,
Well, i'll do anything in this god-almighty world lf you'll just let me come home with you
Kudretli Tanrı'nın dünyasında senin için her şeyi yaparım Yeter ki seninle eve gelmeme izin ver
Let me just do this.
Şunu halledeyim.
Let's do somethin'this weekend, just me and you.
Bu hafta sonu bir şey yapalım.
I'm not gonna fight you my right arm is just tired even if I do this wow you just got your butt kicked an you didn't even fight back dude you really are a Cohen let me think I'm hittin people to much
- Senden gitmeni isteyebilir miyim?
All right, brain. You don't like me, and I don't like you... but let's just do this and I can get back to killing you with beer.
Pekala beynim, sen benden hoşlanmıyorsun ben de senden ama şimdi şu testi yap ve ben de seni birayla öldürmeye devam edebileyim.
Just do me a favor and please let me try and make this right. Enjoy the weekend.
Haftasonunun tadını çıkar.
I don't understand! Just let me go do this one thing, and I won't ever -
Anlayamıyorum, sadece bir kereliğine izin ver ve ben..
I can't do this. Just let me off right now, please.
Bunu yapamayacağım!
Just do me a favor and don't let Yu-Jin know this
Bana bir iyilik yap ve Yu-Jin'nin bunu öğrenmesine izin verme.
All right, this is feeling like a strange plan, but just let me know what to do and when.
Pekâlâ, bu ilginç bir plana benziyor, fakat bana basitçe ne zaman ne yapmam gerektiğini söyle.
Am I supposed to just let her do this to me. Carla?
Onun bana bunu yapmasına izin vermem mi gerekiyor, Carla?
Mom, please, just let me focus on this for one more second, and if I cannot do it, I'll get a professional DVD guy in here to install it, okay?
Bırak da bir saniye daha üzerinde düşüneyim. Yapamazsam, profesyonel birini bulur, bağlatırız.
You know what, Ray? Let me just do this one myself.
Bırak kendi başıma yapayım.
Well, if you really meant it, then... you got to talk to me because... just let me babble at something, because... if you just let me sit here in silence... I left only to think about this... then that would be cruelerthan anything you could ever do to me.
Söylediğin gerçekten | buysa... benimle konuşmak | zorundasın çünkü... gevezelik yapmama | izin vermek zorundasın çünkü... burada beni böyle | sessiz bırakırsan... sadece bunu düşünmek | zorunda kalırım... ve bana yapabileceğin | en zalim şeyi yapmış olursun.
No, just please let me do this. Do what?
- İzin ver şunu yapayım.
So it there's anything I can do to put this cadaver on the golf course for life, just let me know.
Bu yüzden bu adamları temizlemek için yapabileceğim bir şey varsa, sadece söyle.
Peter, if you'd just let me talk, I'll explain to you why you shouldn't do this.
Peter, eğer konuşmama izin verirsen sana bunu neden yapmaman gerektiğini açıklayacağım.
- Let's do it. And Charlie, will you just go over this with me?
Ve Charlie, beraber şunun üzerinden geçelim mi?
I just... Please, let me do this.
Lütfen bunu yapmama izin ver.
I swear. Just... let me do this first.
Söz veriyorum ama....... önce benim görmeme müsaade et
Let me just ask you why? Why would you do this?
Sana sadece şunu soracağım neden yaptın bunu?
Now, Brooke, let me ask you this, do you ever miss just being young?
Şunu sormama izin ver.. Hiç sadece genç olarak anılmayı özlediğin oluyor mu?
But if you have somehow convinced yourself that it's me... or that I might somehow be involved, I invite you, look into my eyes, read my mind, do whatever it is you do, and let's just get this out of the way so that we can concentrate on finding the bastard who actually did this.
Ama eğer bir şekilde benim yaptığımı, ya da benim bir şekilde dahil olduğumu düşünüyorsanız sizi gözlerimin içine bakmaya çağırıyorum, aklımı okuyun, ne yapacaksanız yapın ve bu aradan çıksın böylece dikkatinizi, bunu yapan adiyi bulmaya verin.
Just get out and let me do this
Çık dışarı da bunu bitireyim.
Can you just shut up and let me do this?
Çeneni kapatıp şunu yapmama izin verir misin?
Just get out and let me do this! - You know that's not gonna happen.
İyi misin?
just... shut up and let me do this.
Öyle, sadece sus ve konuşmama izin ver.
Shut up Zilgai... now let me do the talking... just doing my job ma'am... you had to go and turn this whole thing around.
Sus Zilgai... şimdi konuşmayı bana bırak... sadece işimi yapıyorum hanımefendi... Gelmeniz durumu daha da zorlaştırdı.
let me just do this first, okay?
İlk benim konuşmama izin ver, tamam mı?
The guy called you, and you just decided, that oh, it would be a good thing to do that, I'm going with my boyfriend out to the countryside, but let me tag along this guy.
- Bitir bakalım. Adam seni aradı. Sen de ben sevgilimle şehir dışına çıkacağım, bu herifi de peşime takayım diye mi düşündün?
Just let me do my job, and I promise you : I will vaporize this Kit Walker.
Sadece bırakta işimi yapayım ve sana söz veriyorum Kit Walker'ı buharlaştıracağım.
I can't just let life do this to me.
Hayatın bana bunu yapmasına izin veremem.