Justification Çeviri Türkçe
335 parallel translation
Just one justification.
Tek bir mazeretim var.
And if it's true, you have a certain justification in wanting to crush her.
Ve bu doğruysa, onu yok etmeyi istemeniz için haklı bir sebebiniz vardır.
I don't care how you feel about Shields if you are a gentleman, there is no justification for boorishness!
- Shields hakkında ne düşündüğün umrumda değil eğer bir centilmensen, kabalığa hiç gerek yoktu!
Justification is not an issue here.
Burada söz konusu olan demecin içeriği değil.
In a military court, Mr. Reid, there is no justification for disobedience, insubordination or treason.
Askeri mahkemelerde Bay Reid, itaatsizliğin, emire itaatsizliğin veya asiliğin açıklaması olamaz.
- No, sir, but he'll prove justification.
- Hayır efendim, ama haklılığını kanıtlayabilir.
And I'll bring up all the justification there is.
Ve ne kadar haklı olduğumu onlara göstereceğim.
Colonel, what do you think the chances are... of our getting one justification witness into this trial?
Yarbay sizce mahkemeye... bir savunma tanığı çıkarma şansımız nedir?
Perfect justification.
Mükemmel.
The prosecution moves that Mrs. Lansdowne's testimony... be stricken from the record as irrelevant... and as a violation of the court's previous ruling on justification witnesses.
Savcılık makamı, Bayan Lansdowne'nun ifadelerinin konumuzla ilgisi olmadığından ve... mahkemenin tanık ifadeleriyle ilgili daha önce belirlediği... kurallara aykırı olması nedeniyle kayıtlardan silinmesini istiyor.
Moreover, I request the court to reconsider... its prior ruling about justification witnesses... and allow the defense to call the witnesses whom it has previously requested.
Bunun yanı sıra, mahkemeden, tanık ifadelerinin.... öncelikli olduğunu göz önünde bulundurarak daha önce talep ettiğimiz... tanıkların da buraya çıkmasına izin verilmesini talep ediyoruz.
And to give him a fair trial, we have to listen to every bit of evidence... whether or not it's technically called a justification.
Onu adil yargılayabilmemiz için birşeyler bilen... veya kanıtı olan herkesi dinlememiz gerekir.
The accused is attempting to establish justification for the offense, and I'm trying to prove that there's no justification.
Sanık kendini haklı göstermeye çalışıyor, ve ben de haksız olduğunu ispat etmeye çalışıyorum.
NO, I DON'T THINK, EVEN IF WHAT YOU SAY IS TRUE, I STILL DON'T THINK IT CAN BE SAID... TO BE ENOUGH JUSTIFICATION -
Hayır, söyledikleriniz doğru olsa bile..... bunun geçerli bir mazeret olduğunu düşünmüyorum.
Often and with justification referred to in the guidebooks as the "Azure Coast."
Sıkça ve haklı olarak el kitabında "Azure Coast" olarak bahsi geçiyor.
I said you shouldn't go around wild, blaming people without justification.
Ben sadece neler olup bittiğini anlamadan kimseyi suçlamaman gerektiğini söyledim.
Well, the only justification you could have for doing it is finding what you're looking for.
Kümesteymiş, efendim. Pekala, memur bey. Şimdi gidebilirsin.
Not justification, huh?
Meşru nedenimi sormuyorsun, değil mi?
Not justification.
Hayır.
There can never be a justification for them, not in generations, not in centuries.
Nesiller de geçse, asırlar da geçse bu olayların savunulacak hiçbirşeyi olamaz.
"in the county of New York, by feloniously stabbing Roberto Escalante. " And at the stated time and place causing the death of said Roberto Escalante, " without excuse or justification.
"Ve belirtilen yer ve zamanda bahane ve gerekçe olmaksızın Roberto Escalante'nin ölümüne neden olduklarını söylüyor."
Apparently, some fringe health professionals have used the biblical passage as justification for Urine Therapy.
Görünüşe göre, bazı kaçak sağlık simsarları İdrar Tedavisini doğru bir şey gibi göstermek için İncili kullanmışlar.
There was no justification in your ordering the ship hove to.
Geminin pozisyonunu emretmen için bir gerekçe yoktu.
Could they make such a claim without justification?
Geçerli bir sebep olmadan böyle bir iddiada bulunabilirler miydi?
I only did what many other men with less justification have done to her already.
Ben sadece ona... başka erkeklerin çok daha önemsiz gerekçelerle yaptığı şeyi yaptım.
Seeing what those guys tried to do to you... I'd say that you had considerable justification.
Sana yapmaya çalıştıkları şeye bakınca çok haklı olduğunu söyleyebilirim.
That's all the justification we need
Muhtaç olduğumuz tek gerekçe budur.
There'd have been a justification for the fire and the music... and the whisky I'll offer you.
Ateş ve müzik için geçerli bir sebebimiz olmalı ve viski için de.
What justification?
Ne gibi?
The investigating commission agrees... that General Nobile's actions are contrary... to the traditions of military honor and the code of military law... and it finds no plausible justification... for what can only be explained, but not justified... by his physical and moral depression at the time.
Tahkikat komisyonu General Nobile'nin eylemlerinin askeri teamüllere ve askeri ceza hukukuna aykırı olduğuna karar vermiştir. ... Ve eylem zamanındaki fiziksel rahatsızlık ve bunalımıyla açıklanabilen ancak mazur gösterilemeyecek eylemler için hiçbir makul gerekçe bulamamıştır.
If you want some justification, you're doing it as a favor for me.
Haydi. Eğer bir gerekçe istiyorsan, bunu benim için yapıyorsun say.
There's no justification for his continued existence unless we learn from him how to help others.
"Eğer ondan bu tip durumlarda kullanmak için bazı şeyler öğrenmezsek... " bu şeyin varlığını sürdürmesinine izin vermeyi mazur gösterecek hiçbir neden yok.
Your only justification for crawling on this earth is to serve me.
Bu dünyada adım atmanın tek sebebi bana hizmet etmek.
But already, there's another object that carries the justification of the system... ant the requirement of being recognized.
Ani esnada baska bir nesne, sistemin temsilcisi olarak onun yerini almakta ve kendisinin kabul gördügü bir an talep etmektedir.
This historical thought is still only the consciousness... which arrives late, and which declares its justification post festum.
Tarih düsüncesi hala, her zaman çok geç gelen, yalnizca olup bitenlerin geriye dönük gerekçelemelerini biçimlendirebilen bir bilinçtir.
But is that any justification for execution?
Fakat bu idam için yeterli bir sebep mi?
They provided, I believe an intellectually respectable justification for a corrupt social order.
Sanırım saygın ve entelektüel bir tarzla,... içinde bulundukları toplum düzenindeki bozukluğu kanıtladılar.
At least this time there won't be any historical justification.
Enazından bu sefer herhangi bir tarihi dayanağı olmayacak.
I did break that contract without any justification whatsoever... beyond my own criminal selfishness and lust. " " Four : " Five :
Dört, bu sözleşmeyi cani bencilliğimi ve şehvetimi haklı gösterecek hiçbir mazeret olmaksızın bozdum.
When I knelt next to Charlie, I tried to find some justification.
Charlie'nin yanına diz çöktüğümde... bir... bir aklanma bulmaya çalıştım.
Even if your lover was unfaithful, that's no justification for murder.
Sevgilinin sana ihanet etmesi cinayet için mazeret olamaz.
Its a questionable justification of the severity of punishment.
Cezanın şiddetini kuşkulu bir şekilde haklı çıkartmak.
I don't think I like that irony in your voice, the general presentation... is a doubtful justification of severity of punishment
Alaycı tonunuz hoşuma gitmedi. Bu genellikle çok ağır cezalar için şüpheli bir mazerettir.
Is fear a justification to you?
Ama korku yeterli bir bahane mi?
You see, to me, it's the justification of... everything.
Bana göre, her şeyin gerekçesi bu.
That there is no justification for the extra dicosilium I requested?
Talep ettiğim dicosilyum için haklı bir nedenim olmadığını mı?
That there's no justification for the extra dicosilium?
Fazladan dicosilyuma gerek olmadığını mu?
The justification has yet to be proved.
Gerekçeler kanıtlanmak üzere.
If it's not safe for rats, I don't know what justification there can be... for using it as a therapy on humans.
Eğer fareler için tehlikeli ise, bunu insanlar üzerinde kullanmak için..... nasıl bir gerekçe öne sürebilirim ki?
But any such... Any form of coercion and... control requires justification, and most of them are completely unjustifiable.
Doğu Timor ve Orta Amerika'daki vahşet olaylarını, bu tür sonuçlar çıkardığı özgür basından öğrenmediyse nereden öğrendi?
- And do you believe that this could have been sufficient justification for her to kill her? - No.
- Peki siz bunun cinayeti onun işlediğine dair yeterli bir ispat olduğunu düşünüyor musunuz?