Kamal Çeviri Türkçe
566 parallel translation
Ought to wash her face instead of paint it.
Yüzünü boyamak yerine, yıkamalı.
- We must close our minds to that fact.
- Düşüncelerimizi bu gerçeğe tıkamalıyız.
You should wash your hair.
Saçlarınızı yıkamalısınız.
You gotta stuff rags up tailpipes, farmers gotta get gypped. You jack up trucks with the back of your neck. Universals conk out.
Egzoz borularına bez tıkamalı, çiftçileri dolandırmalı... kamyonu ensenle kaldırmayı denemeli... krank milin kopmalı —
- I must wash my feet.
- Ayağımı yıkamalıyım.
You've got to gag me, bind me, tear my clothes, roll me in the dust.
Ağzımı tıkamalısınız, bağlayıp üstümü başımı parçalamalı, toza bulamalısınız.
That there was no connection. It had been disconnected and the cotter pin had been removed.
Bağlantısı kesilmiş ve kamalı pim sökülmüştü.
By all means. Is it improper ask if maybe this cotter pin might have been defective?
Kusura bakmayın ancak bu kamalı pim defolu olabilir mi?
Mr. Miller will you answer the juror? He asks, might not the cotter pin have been defective?
Kamalı pim defolu olabilir mi diye soruyor?
Would you be willing to stake your life on the being only defective cotter pin in a million?
Defolu bir kamalı pimin milyonda bir çıkacağına dair hayatınız üzerine iddiaya girer misiniz? İyi düşünün!
Cobinna had to wash her hair but she'd just love to come another time.
Cobinna saçlarını yıkamalıydı, ama başka bir gün gelmek istiyor.
We should draw water for you and wash the desert dust from your feet.
Senin için biz su çekip, ayaklarındaki tozu yıkamalıyız.
On the other hand, everyone must wash his body daily.
Diğer yandan, herkes ellerini her gün yıkamalı.
- I gotta go clean the dishes.
Gidip bulaşıkları yıkamalıyım.
I have to do some washing tomorrow.
yarın çamaşır yıkamalıyım.
You might have washed'em first.
Bunları önce yıkamalısın.
We have to block their path.
- Yolu tıkamalıyız.
You wash too.
Sen de yıkamalısın.
- I've got to do the washing-up.
Bulaşıkları yıkamalıyım.
Do you think I should wash my hair?
Sence saçımı yıkamalı mıyım?
I think you should go and wash up, dear.
Bence gidip üstünü yıkamalısın.
- Should you really?
- Yıkamalısın değil mi?
Gotta wash your hands first.
Önce ellerini yıkamalısın.
Why, Rhett, how many times have I told you to wash up after weekly cross-burning?
Rhett, sana kaç defa söyledim... haftalık haç yakma töreninden sonra ellerini yıkamalısın.
Nick, I'd just like to... wash up.
Nick, ben... yüzümü yıkamalıyım.
Lieutenant, this is His Majesty, King Ahmed Kamal of Suari.
Komiser, majesteleri Suari Kralı Ahmed Kemal.
At 10 : 00 tomorrow morning, our King Ahmed Kamal leaves for our capital in Suari.
Yarın sabah saat 10 : 00'da, Kralımız Ahmed Kemal başkentimize doğru yola çıkıyor.
You should wash your feet, kid.
Ayaklarını yıkamalısın evlat.
He should flush it right down the fucking toilet.
Tuvaletlere kadar her yeri yıkamalı.
Yes, but they go in the ears.
Evet ama, kulaklarına tıkamalısın.
You come outta that factory, you wash under your armpits, you come down here and spread your legs for a poke and then you go on home.
Fabrikadan çıktığında, koltukaltlarını yıkamalısın. Buraya geliyorsun, düdüklenmek için bacaklarını açıyorsun ve evine gidiyorsun.
I must wash myself.
Yıkamalıyım kendimi.
Should I also wash his hair?
Saçlarını da yıkamalı mıyım?
Kamal Khan.
Kamal Khan.
- Kamal has gone over the top.
- Kamal sınırı aştı.
According to Fanning, this Kamal usually sells.
Fanning'e göre, Kamal hep satıcıdır.
Our tail followed him to Heathrow where he caught a plane to Delhi.
Görevli Kamal'i Heathrow'a kadar izledi. Delhi'ye giden uçağa bindi.
What can you tell me about Kamal Khan?
Kamal Khan hakkında ne anlatabilirsin?
As a matter of fact, I've got a part-time job as a pro at Kamal's club.
Aslında, Kamal'in kulübünde yarım gün pro olarak çalışırım.
Kamal lives there on the hill.
Kamal orada, tepede yaşıyor.
- But Kamal has won 200,000 rupees.
- Ama Kamal 200 bin rupi, kazandı.
I intend to, Kamal Khan.
Amacım bu, Kamal Khan.
I'll see if I can find out more about Kamal.
Bakalım Kamal konusunda ne bulabilirim.
So far, you are the least lethal and by far the prettiest of Kamal's friends.
Öldürücü değilsin ve Kamal'in dostlarının en güzelisin.
Has Kamal forgotten what I look like already?
Kamal benim neye benzediğimi hemen unuttu mu?
Congratulations on the quality of your workmanship, Kamal Khan.
İşçiliğinizin kalitesini tebrik ederim, Kamal Khan.
That's the name I heard at Kamal's.
Kamal'in evinde duyduğum isim bu.
If you're going to try to seduce someone, try washing your hair first!
Biriyle flört edeceksen en azından saçını yıkamalısın!
and it's coupled to the belt crank here... by a cotter pin.
Aşağıya iniyor ve dirsekli mafsala bağlanıyor. Bir kamalı pim ile.
Excuse me, I have stuff on the fire. - Sure.
- Afedersin, Kıyafetleri yıkamalıyım.
We must wash their feet.
Onun ayaklarını yıkamalıyız.