Kanar Çeviri Türkçe
198 parallel translation
Only a fool would imagine we could raid enemy ships for supplies now.
Ancak bir aptal, sadece malzeme için düşmana saldırdığımıza kanar.
Then the face and the nose will be bleeding.
Sonra da kaşı ve burnu kanar.
Only foreigners and half-baked Americans fall for McCormick's tricks.
Yalnızca yabancılar ve aptal Amerikalılar McCormick'in numaralarına kanar.
Who the hell would buy that pack of lies?
Bu yalanlara kim kanar.
They all do.
Bütün kızlar kanar.
Or fester like a sore, and then run?
Yoksa bir yara gibi azıp sonra da kanar mı?
Everywhere, it burns, screams and bleeds the people.
Yangın oldumu çığIık atarız. Cahiliz ne söylenirse kanarız.
I'll walk on glass and I'll bleed to death with you.
Camda yürür ve seninle ölene kadar kanarım.
Think I'll believe in yourlies?
Sence yalanlarına kanar mıyım?
If I even suspect you're nosing'around between now and plane time, I'll throw you in the can so fast, it'll make your nose bleed!
Çünkü, şimdi ve uçak zamanı arasında etrafı kolaçan ettiğinden şüphe bile etsem,... seni kodese o kadar hızlı atarım ki, burnun kanar!
You start trouble, and I start bleeding.
Sen kavga çıkarırsın, benim sağım solum kanar.
Just remember, when I used to steal cookies, the faster I ran the less I had to split.
- Sakın unutma... Bir sahtekar ne kadar iyiyse çabuk kanar ama o kadar da çok kaybedersin.
I was told Cheryl has a history of nosebleeds.
Cheryl'in burnu hep kanar.
I'll bleed for you.
Senin için kanarım.
People don't bleed like that unless they've cut themselves.
İnsan ancak bir tarafını kesince öyle kanar.
You can only fool the common people
Sadece sıradan insanlar kanar buna!
A pure canard.
Tam bir "kanar".
What's a canard?
"Kanar" ne?
All guys fall for it. lt's fun.
Bütün herkes kanar. Eğlenceli.
I'm, uh... prone to nosebleeds, so...
- Ben... sık sık burnum kanar, o yüzden...
[english]
Çeviri : Sebahat Kanar ( prenses )
Nothing like a few phoney manners to get girls doing back flips for you.
Biraz sahte terbiye gösterirsen kızlar hemen kanar buna.
I bleed the same color.
Aynı renkte kanarım.
Its hooves would bleed, and the animal stumble.
Toynakları kanar ve hayvan tökezlerdi.
It'll bleed.
Olsun, kanar.
Kanar.
Kanar.
- get nosebleeds.
- burunları kanar.
I don't mean to alarm you, but I'm getting a nosebleed from the altitude.
Seni korkutmak istemem ama yükseğe çıkınca burnum kanar.
Two mugs of kanar, on the house.
- İki kupa kanar, müesseseden. - Bunları sipariş etmedik.
He complained about a headache then drank up half my stock of kanar.
Baş ağrısından yakınarak içeri girdi. Sonra kanar stokumun yarısını içip bitirdi.
One Tarkalean tea, extra sweet. And a glass of kanar.
Bir Tarkalean çayı, çok şekerli,... ve bir bardak kanar.
Now, don't touch it or it'll bleed again.
Dokunma yoksa tekrar kanar.
You know by February the skin's gonna be cracked so bad, it'll break open and bleed if you clench a fist.
Şubat geldiğinde derin öyle kötü çatlamıştır ki, yumruğunu sıksan yaralar açılıp kanar.
Might I trouble you for a glass of kanar? .
Bir bardak kanar ikram edebilir miyim?
I have a bottle of kanar for each of them... along with a personal invitation to Quark's.
- Odo, lütfen. Her ikisi için birer şişe kanarla Quark'ın yerine davetiyem var.
Where did you get real kanar?
- Gerçek kanarı nereden buldun?
How much kanar do you think they can drink?
Ne kadar kanar içebilirler ki?
But I'll tell you this. Good kanar is hard to find. And I have three cases of it.
İyi kanar bulmak çok zor ve bende 3 kasa var.
Quark, this kanar has gone bad.
- Quark, bu kanar bozulmuş.
Well, he said he had a bad glass of kanar at Quark's.
Quark'ın yerinde bir şişe bozuk kanar içtiğini söyledi.
Apparently, it was on the house.
- Görünüşe göre kanar bedavaymış.
Normally I bleed like the Russian royal Family, but not today.
Normalde Rus kraliyet ailesi gibi kanarım ama bugün öyle olmadı İlginç.
Have you ever had kanar.
Hiç Kanar içtin mi.
Gullible.
Çok çabuk kanar.
Muscles tear, muscles cramp.
Kas kanar, Kasa kramp girer.
Break out the kanar.
Kanarı aç.
Have some kanar.
Biraz kanar için.
I never touch kanar on an empty stomach, Captain.
Aç karnına kanar'a dokunmam bile, Kaptan.
You can keep the kanar, Dukat.
Kanar sizde kalsın, Dukat.
I may even bleed.
Belki kanar bile
- I'll bleed.
- Ozaman kanarım.