Kanun Çeviri Türkçe
5,914 parallel translation
Violating section 187 of the Penal Code, a felony. Accused of willfully, unlawfully, and with malice aforethought, murdering Kevin Neyers, a human being.
Ceza kanununun 187. maddesini ihlal etmesi ağır suçuyla bilerek, kanun dışı ve kasıtlı olarak Kevin Neyers'ı öldürmekle suçlanıyor.
I'm always at the service of law enforcement.
Daima kanun güçlerinin yanındayım.
And as I stand in this public house of law and order, built to defend that very liberty, I declare... I'm well within my rights to be here.
Ve bu özgürlüğü savunmak için yapılmış bu kanun ve düzen yerinde dururken burada bulunma hakkımı bildiğimi size söylüyorum.
There is nothing in the rule book that states.. .. that the person contesting the election should be alive.
Ülkede hiç bir kanun kitabında seçimlere katılmak için hayatta olma zorunluluğu yok.
He's a law-and-order type, so... my guess is when he heard about the wiretaps, it didn't sit well.
Tam bir kanun ve düzen hastası,... benim tahminin telefon dinlemelerini duyunca, pek rahat edemedi.
No, no questions where a statement will do, roll over your enemies with legal power.
Hesap yapılacak yerde sorular olmaz. Düşmanlarınızı kanun gücüyle devirin.
It's kind of a law enforcement issue.
Bu bir tür kanun hükmü durumu.
Now, I realize that we cannot legislate for romantic feelings.
Romantik duygularla ilgili kanun çıkaramayacağımızın farkındayız.
There's no law here.
Burada kanun yok Mick.
I'm the law!
Kanun benim! Ben!
Me! I'm about to become the number one law enforcement officer in the U.S. Hell, in the fucking free world, Mick.
Amerika'nın, hatta dünyanın bir numaralı kanun adamı olmak üzereyim lan ben!
The law requires it.
- Kanun gerektiriyor.
As I told you, I'm a married woman before the law.
Sana söylediğim gibi ben kanun huzurunda evli bir kadınım.
He hated me being a lawman.
Kanun adamı olmamdan nefret ederdi.
By the letter of the law, Quentin Sainz may or may not have been competent.
Kanun hükümlerine göre Quentin Sainz'ın durumu yeterli ya da yetersiz olabilir.
We're here to deal with the letter of the law.
Burada kanun hükümlerinden bahsediyoruz.
And I dispute that those things are less important than the letter of the law.
Ve bunların, kanun hükümlerinden daha önemsiz olmasını kabul etmiyorum.
That I'm an outlaw?
- Kanun kaçağı olduğumu mu?
It's the law now, we're all bound by rules and regulations.
Artık kanun böyle, hepimiz kurallara uymalıyız.
Because the grain grows on land owned by aristocrats who pass laws to keep it high.
Toprakta yetişen tahılın sahibi kanun çıkaran aristokratlar diye.
The law is the law.
Kanun kanundur.
I may not be anyone's idea of a lawman, but I did help you people drive off a Volge army.
Örnek bir kanun adamı olmayabilirim ama sizleri Volge Ordusu'ndan kurtardım.
You can't break the law to make the law...
Kanunu sağlamak için, kanun oluşturamazsın.
I suppose it should be heart-warming, seeing you choose the brother who's given you nothing but pain over the lawman you swore you'd betray him to.
Ağabeyine ihanet edeceğine yemin ettiğin kanun adamı yerine sana acıdan başka bir şey vermemiş ağabeyini seçmen çok dokunaklı olsa gerek.
Law's been hounding my family for years.
Kanun yıllardır ailemin peşinde.
In my family, under my roof, my word is law.
Benim ailemde, benim çatımın altında sözüm kanun demektir.
- By law, it's my...
- Kanun benden yana.
- I'll get you! - We have laws in this country!
Bu ülkede kanun diye bir şey var!
There is no law against what this man did to me. There is no law against what this man did to me.
Bu adamın bana yaptığını ödetecek bir kanun yok.
Well, federal law says we can.
Federal kanun öyle demiyor.
Sometimes the law is nothing more Than calling another man's bluff.
Bazen kanun başka bir adamın blöfünü söylemekten daha fazlası değildir.
- I have to do some more research on the enabling statute before I pick up the kids.
- Çocukları almadan önce sınırlamaları kaldıran kanun hakkında biraz daha araştırma yapacağım.
Even your vigilante hero Batman cannot help you.
Hatta yasadışı kanun infazcınız Batman bile yardım edemez.
No, but I just want to be clear that legally the city doesn't condone costumed vigilantes.
Hayır, sadece şehrin kostümlü kanun infazcılarına göz yummadığını söylüyorum.
By aiding a outlaw vigilante?
Bir kanun kaçağına yardım ederek mi?
And then in the clear light of day, we will examine them as the law allows!
Gün ağarınca da, kanun hükümleri doğrultusunda yargılarız!
Every nation has its outlaws.
Her ülkenin kanun kaçakları vardır.
I took an oath. So from where I sit, the law is clear.
Benim durduğum yerden, kanun açık :
The law is the law.
Kanun böyle.
I work in the law. Okay?
Ben kanun adamıyım, tamam mı?
We're basically outlaws.
- Kanun kaçağıyız.
This isn't some outlaw hiding in the trees!
Bu ormanda saklanan basit bir kanun kaçağı değil!
He is a vigilante and he is breaking the law by interfering with civilian authority.
O bir yasa dışı kanun infazcısı ve yerel otoriteye müdahil olarak yasalara karşı geliyor.
The letter of the law is the only thing keeping Claire out of Randall's hands.
Claire'i, Randall'ın ellerinden kurtaracak tek şey kanun hükmüdür.
Norma Bates is a lovely, poised, competent woman, who just happens to know about municipal code violations and overlay zones. That's it.
Norma Bates, kentsel kanun ihlâllerini ve üst yapı alanlarını bilen, şirin, özgüvenli ve yetenekli bir kadın.
And if word of your close friendship with a white lawman were to get whispered into the wrong ears...
Hele beyaz bir kanun adamıyla yakınlığına dair söylenti yanlış kulaklara fısıldanırsa...
No, as a matter of fact, his last piece of legislation was an increase in the tobacco tax.
Hayır, aslında son kanun tasarısında tütünden alınan verginin artırılmasını istemiş.
The law isn't for people like them.
Kanun o tarz insanlar için değil.
I, Dave Wong, in this year 1996, solemnly swear to obey, uphold and maintain the laws, without fear or favour to any person, to well and faithfully serve the Royal Hong Kong Police Force.
Ben, Dave Wong, 1996 yilinda... Yemin ediyorum ki Kanun ve Yasalara
Dealt out by magistrates handpicked by the King.
Bunun adalet sayıldığı bir yerde tek kanun silahlardır.
That is city hall.
Kanun bu.