Kernel Çeviri Türkçe
135 parallel translation
Facts alone, that's a nut without a kernel.
Salt gerçeğin içi boştur.
As he walked along, he distributed it... kernel for kernel, and left a very nice trail.
Yürürken pirinç tanelerini yere atıyor ve arkasında gayet güzel iz bırakıyordu.
Sometimes these legends hold a kernel of truth.
Bazen bu efsaneler, içinde gerçeklerden kırıntılar içerir.
You are just a murky shadow, a hard kernel of indifference, a neutral gaze avoiding the gaze of others.
Belirsiz bir gölgesin sen, sert bir kayıtsızlık cevheri başkalarının bakışlarından kaçınan nötr bir bakışsın.
And when we go to the very kernel of life on Earth to the proteins that control cell chemistry to the spiral or helix of nucleic acids which carry the hereditary information we find these molecules to be identical in all plants and animals of our planet.
Dünyadaki yaşamın iyice temeline insek bile, hatta hücre kimyasını kontrol eden proteinler, ve spiral ya da sarmal yapıdaki kalıtımı muhafaza eden nükleik asitler seviyesine insek, bu moleküllerin dünyamızdaki tüm canlılarda birbirinin tam aynısı olduğunu görürüz.
Kernel?
Kernel?
Usually people latch on to things when there is a kernel of truth.
Doğru bir şeyler varsa genelde insanlar onun üzerine kilitlenir.
- They're going for the kernel.
- Kernel için gidiyorlar.
They're in the kernel.
Kernel deler.
In the midst of that slag heap of sarcasm, there may be a kernel of truth.
Belki bu alay yığınının içinde bir doğruluk payı vardır.
Now, I know it's only a myth, but... There's often a kernel of truth in even the wildest story.
Şimdi... şimdi bunun bir mit olduğunu biliyorum, ama en vahşi hikayede bile sıklıkla bir gerçeklik payı vardır.
If you were to take a knife and cut into that politician's heart, you'd have a hard time finding a kernel of truth.
Eline bir bıçak alıp, o politikacının kalbini yaracak olsaydın, içinde doğruluk bulmakta zorlanırdın.
I just got a kernel stuck in that little, like, punching-bag thing.
Çekirdek, şu kum torbası gibi olan küçük şeye kaçtı.
[Deejay # 2] Next up, Homer and his amazing Redenbacher Dreamcoat... with a number he calls "Kernel Knowledge."
Sırada, Homer ve onun harikulade Mısır Kostümü ve "Tane Bilgisi" diye adlandırdığı numarasıyla.
Known as Berkeley Unix, or BSD, it was based upon the Unix kernel which had been licensed from ATT.
Berkeley Unix veya BSD diye bilinir, ATT den lisanslı Unix kernelleri temellerinden yola çıkılmıştı.
Well... we had to... to have a complete system, you need to have a kernel, which is the program that allocates resources to all the other programs, you need a compiler, which translates a program
Şey... biz.. bizim bitmiş bir sistemimiz olmalıydı Bir kernelin olması lazım, yani diğer programlardan kaynakları ayıran bir kernelin olması lazım
And their intention was eventually to develop a kernel to sit underneath those and be the center of the operating system.
Ve onların amaçları sonuçta bir kernel geliştirip kerneli altına koymak ve bir OS un merkezi olmak
But there was still no free kernel. The kernel happened to be one of the last things we started to do and we had started it not long before.
Ama hala serbest bir kernel yoktu kernel yapmaya başladığımız son şey olmuştu ve uzun zaman önce başladığımız falan yoktu
He developed a kernel, and got it working faster than we got ours working, and got it to work very nicely and solidly.
O bir kernel geliştirdi ve bizim çalıştıklarımızdan daha hızlısını çalıştırdı ve gayet güzelce ve kesintisiz çalıştırdı
His kernel is called "Linux".
Onun kerneline "Linux" dendi.
The term for it is "monolithic", which means that basically the OS itself is one entity, indivisible. uh, while in the microkernel, the, the operating system kernel is actually
yani, OS un kendisi tek ve bağımsız varlıktı, bölünmeyen ah, microkernel zamanında,
uh, just a collection of servers that do different things and then they have a common protocol for doing communication between themselves.
OS kernel aslında... ah, sadece serverların toplanma yeriydi ortak bir protokolde farklı bişiler yapsınlar ve aralarında iletişim sağlansın diye vardı
We decided to divide up the kernel which traditionally had been one program, to divide it up into a lot of smaller programs that would send messages to each other asynchronously to, to communicate.
Kerneli ayırmaya karar verdik yani büyük tek bir programdan bir sürü küçük programlara ayırmaya karar verdik bu, mesajları bir diğerine a-senkronize biçimde gönderecek ve iletişim sağlayacaktı
When Linus developed the kernel he wasn't doing it for the GNU project.
Linus kernelini derlerken bunu GNU için yapmıyordu.
But some of the people who did know about it decided to look for what else they could find to put together with that kernel to make a whole system.
Ama bilen bazı kişiler bulabilecekleri başka neler var ona bakmaya karar verdiler. bu kerneli de ekleyip daha da evrensel bir sistem yapabilmek için.
They had found all the pieces of the GNU system which was missing just the kernel, so when they put all that together really they were fitting Linux into the gap in the GNU system.
GNU sistemin bütün parçalarını buldular kerneldeki eksik olan parçalar hepsini bir araya koydukları zaman GNU daki eksik Linuxtakine cidden tam uyuyordu
And clearly, we knew we would eventually get the kernel done.
Açıkçası, kerneli yapacağımızı biliyorduk.
But as it happens. somebody else did a better kernel before we did.
ama olduğu kadar işte... başka biri bizden önce daha iyi bir kernel yaptı
What do we mean when we say "Linux"? Some mean the whole operating system on which everything that happens in a computer weighs. Some say "Linux", pinpointing the single most important program - the kernel.
bazıları için bilgisayarda gerçekleştiği bir işletim sistemi bazıları içinse, bu sadece kernel yani Linux çekirdeğinden ibarettir
It was in July of 1991 which was shortly after Linus had released the 0.09 version of the kernel that I started playing with Linux.
Linux'un 0.09 sürümü çıkarıldıktan hemen sonra, 91 temmuz'da Linux ile oynamaya başladım Bunu Usenet'den duydum ve Finlandiya'dan indirdim
Everyone knew that someone had to be the head of this work group and Linus was the natural head, given that he did the original core Linux kernel and Linus was someone who was a very, very good leader.
Linus, çekirdeği geliştirdiği için doğal olarak bu liderdi Linus, alçakgönüllüğü ve başkasının fikirlerini kendi fikriymiş gibi göstermemesi sayesinde çok iyi bir liderdi
You want to have hundreds, thousands of people working on the kernel at the same time. But you don't want to have all these people stepping on each other's toes all the time because that way most of the time will be spent on resolving conflicts between people and you just have flame wars all the time.
Binlerce insanın çekirdek üzerinde koordine çalışmasını istiyorsunuz ve eğer koordine olunmazsa zamanın büyük bir kısmı çekirdeği geliştirmek yerine, insanlar arasındaki fikir çatışmalarıyla uğraşmaya harcanır
Dave Miller is a maintainer who reviews changes that developers want to make in the kernel.
Dave Miller, kod geliştiricilerin önerilerini değerlendiren bir gözetmen
If you really look at the project... As I said, Linus developed the kernel but I think that the most interesting part here is really - - Richard Stallman began the movement.
Eğer Linux projesine bakarsak, Linus'un çekirdeği yazdığını ve sistemin başkaları tarafından geliştirildiğini görürüz ama bence burada önemli olan nokta, Richard Stallman'ın başlattığı hareketti
This is "GNU General Public License" and of course the kernel is under GPL... "Free software", I should explain, refers to freedom, not price.
Bu GNU Genel Halk Lisansı ( General Public Licence ) tabiki çekirdek de GPL lisansı altında özgür yazılım : herşeyden önce paralı olmayan kod demek
One major component was still missing : the component called the "kernel".
Fakat en temel bileşen olan çekirdek eksikti
At that point, combining his kernel, Linux, with the larger GNU system produced a complete runnable system that you could actually put onto your PC and run.
Linus'un çekirdeği olan Linux'la GNU sistemini birleştirdiğimizde, bir PC üzerinde çalıştırabileceğimiz bir işletim sistemi oluşturduk ve çalıştı
Do you get a lot of developers from India contributing to the kernel? Not that many.
Merhaba, ben Hindistan'danım, Linux geliştiren hintli penguenler var mı?
The thesis of the human potential movement was that there was something really good down in there and if you took these layers off what you were going to wind up with was a kernel, a something that was innately self-expressive
= WERNER ERHARD = EST'nin Kurucusu Eğer yüzeydeki katmanları kaldırırsanız, = WERNER ERHARD = EST'nin Kurucusu... güya elinizde bir öz kalacaktı. Bu öz kendiliğinden zaten dışavurumcu bir öz idi.
Nina Myers somehow managed to launch it remotely, and it's running rampant in the kernel.
Nina Myers her nasılsa bunu uzaktan becerdi ve bu şey sistemin içinde çalışıyor.
They won't leak with the rest, and they get us to the kernel.
Sistemin geri kalanına sızamazlar ve bizi sistem çekirdeğe ulaştırırlar.
- Won't that expose the kernel?
Bu çekirdeği korunmasız bırakmaz mı?
Her Unix kernel couldn't read command line prompts anymore because the frontside bus had stopped communicating with the memory cache.
Unix çekirdeği komut satırından komutları okuyamıyormuş çünkü ön bus tampon bellek ile iletişimi kesmiş.
Uh, fractionated palm kernel oil.
damıtılmış çam özü yağı.
I shouldn't say "only." They contain the kernel of the play.
- Bir Merkez Sahne vardı. - Hangi piyesler?
the extimate kernel of humanity.
insanlığın içli / dışlı çekirdeği.
To get into the software kernel, but the NRC will never let me.
Yazılımın çekirdeğine girmeye, ama NRC bana asla izin vermez. Bu çok tehlikeli.
Um, tell him that they're still trying to get control of the system kernel and that we'll know more in 15 minutes.
Eee, ona Edgar'ın hâlâ sistem çekirdeğinin kontrolünü eline geçirmeye çalıştığını ve 15 dakika içerisinde daha fazla şey öğrenecek olduğumuzu söyle.
And so I decided : "Well, we need to do something about this" and I used my personal workstation, "TSX-11.mit.edu" and I set up a mirror archive of all the kernel sources on my private workstation.
Bu yüzden kendi "TSX-11.mit.edu" makinamı kullanarak kernel kaynaklarına ulaşılabilecek bir "mirror" yarattım
Because the last thing we want to do is having much code in the Linux kernel which requires large amounts of effort to keep it working. We want code which will just continue to work, and work forever.
Çünkü çekirdek hantal bir kod bütünlüğünden çok, sürekli üzerinde çalışmak için tasarlanmış bir kod olmalı
So it was very useful that Linus Torvalds wrote a kernel.
Tam bu arada da, Linus Torvalds bizim işimize yarayacak bir çekirdek yazdı