Kez Çeviri Türkçe
80,199 parallel translation
And once again, we find ourselves back where we started.
Bir kez daha kendimizi başladığımız noktada bulduk.
Like, I've hung out with him a few times, help the orderlies trim his nails and stuff, but never like a real conversation conversation.
Birkaç kez takıldık, hastane görevlisine tırnaklarını kesmesinde yardım ettim ama aramız hiçbir zaman çok iyi değildi.
Yeah, a few times after Aunt Megan's family took me in.
Evet, Megan Teyze'nin ailesi beni içeri aldığında birkaç kez.
I guess it can seem pretty intense the first time.
Sanırım ilk kez oldukça yoğun gözükebilir.
Do you remember how many times I asked you that same question... you gave me that same answer?
Aynı cevabı vermene rağmen, kaç kez aynı soruyu sorduğumu hatırlıyor musun?
I've done this a thousand times.
Bunu binlerce kez yaptım.
for the second time.
İkinci kez.
I cannot tell you the last time my compatriots and I have been genuinely surprised by anything.
Sana söyleyemem Son kez yurttaşlarım ve ben Bir şeye gerçekten şaşkınlık içindeydiler.
You called me 37 times over the past 48 hours.
Son 48 saat içinde 37 kez aradın beni.
Of course I did. I cannot count the many times I had to pull you away from that thing just to get you to eat.
Elbette, sana yemek yedirebilmek için, seni kaç kez bu şeylerden uzak tutmak zorunda kaldığımı sayamam.
It's not the first time.
İlk kez olmuyor bu.
He never once asked to see you.
Seni görmeyi bir kez bile istemedi.
More like once a month.
Ayda bir kez diyelim.
I saw Nina a couple times when he was sick.
Nina'yı hastayken birkaç kez gördüm.
I came close a few times too.
Ben de birkaç kez bu eşiğe geldim.
It sucks having to drive all the way out here again just to ask the same question twice, but here goes... where were you the night that Noah Solloway was attacked?
Sadece aynı soruyu iki kez sormak için buraya kadar sürmek zorunda kalmak berbat ama işte buradayız Noah Solloway'in saldırıya uğradığı gece neredeydin?
7.5 milligrams six times a day.
Günde altı kez 7,5 miligram.
For once.
Bir kez.
I snuck out with my cousin, got grounded for three weeks, completely worth it'cause the double encore?
Kuzenimle gitmiştim, 3 hafta cezalı olmama neden olsa da kesinlikle buna değdi, çünkü 2 kez sahne aldılar.
How about a farewell toast?
Son kez kadeh kaldırmaya ne dersin?
Lots of first timers feel that way, but Make A Match guarantees we'll make the perfect companion for your needs, everything from personality type, occupation, looks.
İlk kez deneyeceklerin çoğu böyle hissediyor ama "Make-A-Match" senin için mükemmel eşi oluşturmayı garanti ediyor. Tüm kişisel özelliklerinden işine ve görünüşüne kadar.
The Earth to go once around the Sun.
Güneş etrafında bir kez gitmek için Dünya.
I've told you 100 times that I've called him 100 times.
Onu 100 kez aradığımı sana 100 kez söyledim.
Because I've already told you four times...
Çünkü zaten bunu 4 kez sana söyledim.
Once again, Kansas, you're the only person who really gets me.
Bir kez daha beni anlayan tek kişi sensin Kansaslı.
Take it from a woman who has been married four times.
Dört kez evlenen bir kadının sözlerine kulak ver. - Dört mü?
Twice, actually.
Hem de iki kez.
He has not won this moment.
Bu kez kazanamadı.
Call head office one more time.
Merkez ofis bir kez daha arayın.
Ya know, ya uncle came down to the station more than once, talkin'about missing kids.
Biliyor musun, amcan birkaç kez merkeze gelip kayıp çocukları sordu.
Once you get married, you won't be able to be with anyone else, literally.
Bir kez evlendin mi başka birileriyle birlikte olamayacaksın.
When you hold them in your arms for the first time?
Onları ilk kez kucağınıza aldığınızda?
Oh, she told me once.
Bir kez söylemişti.
Uh, maybe once or twice since the Arrival.
İşgalden beri belki bir yada iki kez.
I know he saved my life more than once, all right?
Hayatımı birden fazla kez kurtardığını biliyorum tamam mı?
I had her out in the garage a couple of times.
Onu birkaç kez garaja koymuştum.
A once-in-a-lifetime experience
Hayatta bir kez yaşayabileceğiniz gösteriyi görmeden inanmayacaksınız.
A once-in-a-lifetime experience that you must see to believe.
Hayatta bir kez yaşayabileceğiniz gösteriyi görmeden inanmayacaksınız.
For the fifth time today, I am not a diving platform!
Beşinci kez söylüyorum, ben atlama platformu değilim!
He only heard it once, after Eros burned up.
Eros yandıktan sonra yalnızca bir kez duymuş.
Come on, let me have some good dreams for once.
Hadi bana bir kez bazı iyi rüyalar edelim.
- Well it was the first time in my life
- Hayatımda ilk kez oldu
It surfaced in the late 19th century when people started moving to big cities and living on top of each other in these massive apartment buildings, where night after night after night they had this shared experience where the tenants would hear their neighbors, like, by the thousands, come home after work, sit down, take off one shoe, drop it on the floor, right?
19 yüzyılın sonlarında ortaya çıkmış insanlar büyük şehirlere taşınmaya ve bu devasa binalarda altlı üstlü yaşamaya başladığında her gece ve her gece kiracıların, yüzlerce kez komşularının işten gelmesini, oturmasını ayakkabılarından birini çıkarıp yere bıraktığı deneyimini yaşadıkları, değil mi?
We've seen him a hundred times!
Yüzlerce kez gördük onu!
He's been cited for public intoxication and vagrancy a couple times, but never anything violent.
Zehirlenme ve serserilik için birkaç kez alıkonmuş ama hiç şiddet kaydı yok.
I checked and double-checked.
Kontrol ettim ve iki kez kontrol ettim.
We'll take Ralph through it one more time.
Ralph'i bir kez daha geçireceğiz.
Been fined seven times and never gone to jail.
Yedi kez para cezasına çarptırıldı ve hiçbir zaman hapse girmedi.
I know you're here because you loved me once, and you feel responsible for the bad things that have happened,
Biliyorum çünkü burada, beni bir kez sevmiştin, Ve kötü şeylerden siz de sorumlu hissediyorsunuz Olanlar,
You've said so many times.
Bunu birçok kez söyledin.
Many times.
Birçok kez.