Kielbasa Çeviri Türkçe
60 parallel translation
Some maniac sliced him up like a kielbasa... hacked him in the shower.
Manyağın teki onu duşta kıstırıp doğramış.
Coffee, pâté, um kielbasa sausage, cheeses, Beluga caviar and, of course, who could live without German cigarettes?
Kahve, ezmeler ve şey tütsülenmiş Polonya sosisi, peynir çeşitleri, Beluga havyarı ve tabii Alman sigaraları. Onlar olmadan olmaz.
Hi, I'll have one of those Kielbasas, I guess.
Merhaba. Bir kielbasa alayım.
wang, thang, rod, hot rod, humpmobile, Oscar, dong, dagger, banana, cucumber, salami, sausage, kielbasa, schlong, dink, tool, Big Ben, Mr Happy, Peter, pecker, pee-pee, wee-wee, wiener, pisser, pistol, joint, hose, horn, middle leg, third leg, meat, stick, joystick, dipstick, one-eyed wonder, junior, little head, little guy, rumple foreskin, Tootsie roll, love muscle, skin flute, Roto-Rooter, snake...
... çubuğu, zımbırtısı, arabası Oskar'ı, bıçağı, muzu hıyarı, salamı, sucuğu kulesi, Bay Mutlu'su, Peter'ı, ağaçkakanı, ufaklığı tüfeği, boynuzu, orta bacağı, eti oyun çubuğu tek gözlü canavarı ön derisi, aşk kası, fülütü yılanı...
Anyone fancy a kielbasa?
Karnı acıkan var mı?
General Sarnoff formed NBC radio, America's first network. I guess you could say I was a little nervous the first time I was ever on stage with a 12-inch kielbasa.
Sanırım sahneye 30 santimlik bir Polonya sosisi ile çıktığımda çok heyecanlı olduğumu söyleyebilirsiniz.
That's about 13 inches, and you're licking whipped cream off a kielbasa, and you're putting it in your mouth, and you're jamming the kielbasa all the way down your throat. Oh, my God. Look at that.
Bu yaklaşık 30 santim kadar ve kielbasa üzerindeki kremayı yalayıp sonra da ağzına alacaksın ve bu kielbasa'nın tamamını boğazına kadar sokacaksın.
She has swallowed an entire 13-inch kielbasa.
Şuna bakın. Bütün kielbasa gidiyor.
Ho ho. Ross Buckingham, have you ever seen a woman swallow an entire 13-inch kielbasa?
Ross Buckingham hiç 30 santimlik bir kielbasa'yı yutan bir kadın görmüş müydün?
Go stuff the big kielbasa, Mr. Dewey.
- Seni bırakamam. - Gidebileceğimiz bir yer biliyorum.
I'm the new Kielbasa queen.
Ben yeni hıyar kraliçesiyim...
Today Ms. Kielbasa Queen, tomorrow the world.
Bugün buranın Kraliçesiyim, yarın dünyanın olacağım.
When I actually do it, it is not gonna be... in between a plate of kielbasa and a deep fryer.
Aslında bunu yaptığımızda, Sosisler ve kızartmalık tavuklar arasında olmasını istemiyorum.
My God, you'd be more subtle if you stood naked in the hallway eating a ten-inch kielbasa.
Aman Tanrım, koridorda çıplak durup yirmi santimlik sosisli yesen daha az fark edilirsin.
Would you like to try some kielbasa?
Polonya sosisi denemek ister misiniz?
Actually, at my house, it's a ring of kielbasa.
Aslında bendeki sağlam sosis.
That kielbasa is el cheapo, already green and stinking.
Şu sosis ucuzmuş. Şimdiden yeşermiş ve kokuyor.
It's kielbasa day in the cafeteria.
Bugün kielbasa günü.
Kielbasa.
Kielbasa.
That is great kielbasa, but you can't really screw up kielbasa, can you?
Harika bir kielbasa, ama bir kielbasayı gerçekten berbat edemezsin, değil mi?
She looks like she could swallow a kielbasa... - Ow!
Bir sucuk yiyebilirmiş gibi duruyor, arkasından da bir bifteği götürür.
Well, you could go kielbasa.
Kielbasa alabilirsin.
Honey, that was the kielbasa. - You sit down. It's not the kielbasa.
Ben, mantıklı bir anınızda geri dönerim olur mu?
No, that's gourmet kielbasa.
Hayır, külbastı yemeği.
You're the kielbasa king.
Tütsülenmiş sosis kralı sensin.
I'm not taking her for a kielbasa.
Onu Polonya sosisi yemeğe götürmeyeceğim.
Let me have a couple of kielbasa, will you?
Bana birkaç tane közlenmiş sosis paketleyiver.
I wouldn't eat another kielbasa if it meant world peace.
Dünya barışı demek olsa bile bir tane daha kielbasa yemezdim.
Hey, listen, you want to smarten up and help us out or am I gonna have to call somebody at ICE and have you on the next plane to kielbasa-land?
Beni dinle! Bize yardımcı olacak mısın yoksa yabancılar dairesini arayıp ilk Polonya uçağına yer ayırtayım mı?
I have kielbasa, bread...
Sosis füme ve ekmeğim var.
Your husband is hiding his kielbasa... in a Hickory Farms gift basket that doesn't belong to you.
Kocan, senden başka gülleri koklamaya başladı.
We're gonna play hide the kielbasa with Eddie later.
Daha sonra Eddie ile sosis saklamaca oynayacağız.
... and you also love kielbasa.
... Salam da seviyorsun.
You went and bought 200 grams of kielbasa, ate it.
Gidip 200 gram salam aldın. Hepsini yedin.
But it does not mean that you cheated on your wife with a kielbasa.
Bu karını salamla aldattığın anlamına gelmez ki.
I've got the kielbasa you ordered.
Sipariş verdiğiniz Kielbasa'yı getirdim.
Did you get the kielbasa?
Gönderdiğim sucuğu aldın mı?
It's kielbasa.
Sucuk bu.
The fact of the matter is there are probably tons... tons of smoking hot milfs waiting for some young guilt-free kielbasa.
İşin aslı şu ki, dışarıda bir yerde bir sürü sorunu olan seksi milf gönül rahatlığıyla gençlerle birlikte olmak istiyor.
Okay, the easiest way to be cool : be the guy with the big kielbasa.
Havalı olmanın en kolay yolu büyük sosisli eleman olmaktır.
- I have. - Have you enjoyed the presence of me eating a kielbasa?
Sosis yememden hoşlanır mıydın?
Mrs. Rudolian and Mrs. Ignacio are doing the food, so there'll be all the kielbasa and Bolognese ragu you can eat.
Bayan Rudolian ve Bayan Ignacio yemek işine bakıyor, Leh sosisi ve bolonezli yahni yiyebilirsin.
You bring the Old Style, I'll bring the kielbasa?
Sen bira getir, ben de sosisleri getiririm.
Cold smoked kielbasa, Kowalski.
Tütsülenmiş sosis! Kowalski, başardın!
You are smuggling more kielbasa under those gowns than a homesick Polish lady trying to sneak through customs.
O elbiselerin altında, vatan hasreti çeken Polonyalı bir kadının gümrükten gizlice... -... kaçırmaya çalıştığı sosisten fazlası var sende.
So I take it Carter is the filet and Enrique is the kielbasa?
Yani Carter fileto, Enrique de sosis öyle mi?
Your... kielbasa is in town.
Senin şu sosis, kasabada.
The entire kielbasa is going down.
Aman Tanrım.
Look at that.
30 santimlik kielbasa'yı bir anda yuttu.
When you were in the theater, did you ever work with a kielbasa?
Yani sen tiyatroda hiç kielbasa ile çalıştın mı?
like kielbasa and stuffed derma.
Mesela, şişte Polonya köftesi.