Klar Çeviri Türkçe
168,934 parallel translation
And what line are you selling today, Mike?
Bugün ne tür saçmalıkları yutturmaya çalışıyorsun Mike?
It's a program that imitates a Twitter feed.
Twitter'da yazdıklarını taklit eden bir program.
Okay, well, why don't you explain this procedure.
- Bize uygulamayı açıklar mısınız?
We've hit the limits of the legal system.
Hukuk sisteminin sınırlılıklarına tosladık.
It says that they're looking for you.
Her yerde seni aradıkları yazıyor.
They're picking up what your ex-boyfriend dropped.
Eski sevgilinin paylaştıklarını arşivlemişler.
I'm sorry, I-I found the idea that they would censor themselves for Trump terrifying.
- Özür dilerim. Trump'tan korktukları için kendilerine sansür uyguladıklarını düşündüm.
I'm hoping because their case is falling apart.
Açtıkları davanın çökmesinden dolayıdır diye umuyorum.
So let's hear from the witnesses.
O halde bir de tanıkları dinleyelim.
Wow. So, we should talk about your assets.
- Mal varlıkların hakkında konuşmamız gerek.
But I say we do to Trump the same thing the Republicans did to Obama.
Cumhuriyetçilerin Obama'ya yaptıklarının aynısını biz de Trump'a yapalım derim.
My dad had me download and give to him a list of all the VIP clients that the fund did illegal work for.
Babam bana yasa dışı işler yaptıkları VIP müşterilerinin listesini indirtmişti.
They did a study that showed that 50 % of Twitter's misogyny was perpetrated by women.
Yaptıkları çalışma Twitter'daki kadın düşmanlığının % 50sinin kadınlar tarafından yapıldığını gösteriyor.
They know someone in Chumhum.
Chumhum'dan tanıdıkları varmış.
Mr. Staples, please explain your posts regarding the pro-choice activist Dahlila Mills.
Bay Staples, kürtaj karşıtı Dahlila Mills'i hedef aldığınız yorumları açıklar mısınız?
Young love.
- Genç aşıklar.
I heard he's trying to keep from being kicked offline.
Onu banlamaya çalıştıklarını duydum.
I was the most loyal employee you had.
En sadıklarından biri hatta.
I was thinking about college just yesterday.
Daha dün üniversitedeki yaşadıklarımızı düşünüyordum.
Then can you explain how you've been directly involved in over 75 civil cases?
O halde 75 davaya direkt olarak nasıl dahil olabildiğinizi açıklar mısınız?
As the light hits the window, you know, in a particular way, the birds fly right into it.
Güneş ışıklarının pencereye vurmasıyla kuşlar direkt ışığa doğru uçuyor.
This is abuse.
Bu yaptıkları resmen istismar!
So you have bruises on your back and your thighs?
Sadece sırt ve kasıklar. Sırtında ve kasıklarında da yaralar mı var o halde?
The same way they did with Rodney King.
Rodney King'e yaptıkları gibi.
And do you remember what you were doing that day?
- O gün yaptıklarını hatırlıyor musun?
Yeah, well, why don't you take a good look at that and, put a check mark next to the ones that you remember.
- Hayır. Tamam o halde listeye bir göz atıp hatırladıklarını işaretler misin?
Do you recall yesterday afternoon sparring with a 19-year-old welterweight named Hector Peraza who, according to eyewitnesses, - knocked you out?
Dün öğleden sonra 19 yaşında bir boksör olan Hector Peraza isimli biriyle tartışıp görgü tanıklarının dediği gibi size yere serdi mi?
Well, these are photos of cuts and lacerations inside your mouth, Officer Theroux.
- Buradaki fotoğraflar ağzınızın içindeki kesikleri ve yırtıkları gösteriyor, memur Theroux.
Do you see these lacerations, Officer Theroux?
Buradaki yırtıkları görüyor musunuz memur Theroux?
Those lacerations are in the same shape as this.
Buradaki yırtıklar, bunun şekliyle aynı.
Membership has its privileges.
Üyeliğin ayrıcalıkları olur.
But after all you did to me, I wanted this to be more personal.
Ama bana tüm yaptıklarından sonra... bunun daha kişisel olmasını istedim.
That doesn't mean they aren't dangerous as well.
Bu onların aynı zamanda tehlikeli olmadıkları anlamına gelmiyor.
We need to find out why.
Bunu neden yaptıklarını bulmak zorundayız.
So, you want to explain the domestic abuse charge?
Aile içi şiddet suçunu açıklar mısın?
And they go absolutely crazy when they fail to land a spot.
Ve bir yer bulamadıkları zaman da deliriyorlar.
It's probably the only thing they care about at that pretentious place.
Büyük ihtimalle o sahtekar yerde tek umursadıkları odur.
I want to turn the lights on... and off.
Işıkları açmak ve kapatmak istiyorum.
Oh, trust me, Doctor, after a brief re-honeymoon period, they'll start torturing each other like they always do.
Bana güvenin doktor, kısa bir balayı döneminden sonra, Her zaman yaptıkları gibi birbirlerine işkence yapmaya başlayacaklar.
Well, I know from experience, the dude casts a pretty bigass shadow.
Pekala, yaşadıklarımdan biliyorum. O adam arkasında büyük bir gölge bırakıyor.
I mean, the way she talked about your dad andand what he put her through.
Babandan bahsediş şekli ve babanın ona yaşattıkları.
Hey, can I have the lights please?
Hey, ışıkları alabilir miyim lütfen?
Well, now look what you've made her do.
Peki, şimdi ona ne yaptıklarına bak.
( sobs )
( Hıçkırıklar )
We, we need to unplug anything that might cause rf interference, lights, appliances...
Parazit yayan her şeyin fişini çekmeliyiz. Işıklar, elektronik aletler.
The next time they call, we're gonna find them.
Tekrar aradıklarında onları bulacağız.
The man and his wife, who vanished off the coast of Naples in their sailboat, he was the ceo of a silicon valley tech firm.
Napoli açıklarında, yelkenlilerinden kaybolan adam ve karısı,
Each of these catastrophes involved someone who was invaluable to the company they worked for, and their deaths dramatically affected the stock prices of those companies.
Çalıştıkları şirket için paha biçilemez olan kişilerin dahil olduğu bu afetlerin her biri dramatik ölümlerden sonra, şirketlerin...
When they do, my face will be on every network and screen within the hour, shares of jasek financial will crater, and we'll have our golden parachute.
Bunu yaptıklarında, suratım her ekranda görünecek, Bir saat içinde hemde. Jasek Finans hisselerinin çukuru açılacak,
He saw it as a betrayal.
- Yaptıklarını ihanet olarak değerlendirdi.
( knocks on door )
Ama çıktıklarında... ( Kapıyı çalar )