Klutz Çeviri Türkçe
243 parallel translation
- No, I'm kind of a klutz.
- Biraz beceriksizim.
Some kind of klutz? - Don't ask, and I won't tell you.
- Bunu bana sorma, söyleyemem.
Or... Klutz, come on.
Klutz, haydii.
- What a klutz.
- Acemi herif.
What a klutz.
Tam bir mal.
You drive like a klutz.
yavaş kullan.
- And General Koenig is a klutz!
- Ama General Koening çok hantal!
I thought you were a klutz.
- Sakar olduğunu düşündüm.
You klutz!
Seni dangalak!
Klutz!
Salak!
What a klutz.
Ne kadar dangalakça!
- You klutz.
- Seni hantal.
Not you, klutz!
Sen hariç, beceriksiz herif.
[crash] oops. love has made me a klutz.
Oops. Aşk beni sakar yaptı.
- I'm not a complete klutz, you know?
- O kadar da aptal değilim.
[Jane] I'm not a complete klutz, you know?
O kadar da aptal değilim.
What kind of idiot klutz are you?
Ne sakar şeysin sen salak!
Klutz!
Beceriksiz!
He was a klutz, and everybody made him cry.
Sakar biriydi, ve herkes onu ağlatmaya çalışırdı.
- Thank you, klutz.
- Teşekkür ederim sakar seni.
That starts with "D", you klutz.
O "Ş" ile başlar aptal.
What a klutz! The guy's another loser.
Al sana beceriksiz biri daha!
I'm such a klutz.
Ne kadar aptalım.
Cindy's a klutz.
Cindy sakarın tekidir.
So I'm a klutz now, huh?
Şimdi de sakar mı oldum?
I act like a pure klutz.
Aptal gibi davrandım.
What, do you think I'm a klutz or something?
Beni enayi mi sandın?
You klutz, Feldmann.
- Feldmann, seni salak.
Klutz, ditz, crybaby!
Salak, sulugözlü bebek, aptal!
He's such a klutz.
Tam bir gerzek.
Then do you know what the klutz did?
O gerzek ne yaptı biliyor musun?
- l'm such a klutz!
- Son derece sakarim.
I mean, he's twice my age, a real klutz sometimes, and, of all things, a superior court judge.
Yani, yaşı benim yaşımın iki katı bazen çok hantal, ve her zaman nitelikli bir mahkeme yargıcı.
"Hurry up, klutz."
"Acele et, dangalak."
"This is me, klutz, asking you goddess of rock climbing, to marry me."
"Ben, dangalak dağlar tanrıçası seninle evlenmek istiyorum."
You know, I'm such a klutz.
Biliyor musun ben sakarın tekiyim.
I'm such a klutz. I was getting dressed in the dark- -
Karanlıkta giyinirken...
I feel like such a klutz.
Çok sakarım.
I'M JUST--I'VE BEEN SUCH A KLUTZ ALL DAY.
Ben bugün biraz sakarım.
I'm such a klutz.
Çok sakarım.
I mean... they act like I'm some sort of klutz.
Beni sakar biri yerine koyuyorlar.
What a klutz.
Ne sakar adam.
I'm such a klutz sometimes.
Bazen çok sakar olabiliyorum.
He was just a klutz.
Sadece sakardı.
You're such a klutz.
Ya rabbim, sen ne işe yararsın?
I am such a klutz.
Tam bir sersemim.
- I feel like such a klutz. - These things happen.
- Kendimi çok sakar hissediyorum.
No, I'm a klutz girl who should not drive with coffee in her hand.
Hayır, elinde kahveyle araba sürmemesi gereken sakar bir kızım.
# Old man drives like such a klutz #
Bağırsaklarım saçılmak üzere
- I'm a klutz. - He does?
- Öyle mi?
- He's a klutz!
- O bir düztaban, Bayan Landingham!