Knacks Çeviri Türkçe
47 parallel translation
Never mind the knick-knacks.
Bibloları boşver.
I didn't know you collected all those little knick-knacks left behind.
Böyle ufak tefek şeyler biriktirdiğini hiç bilmezdim.
I cashed in my fur coat and all the other little knick-knacks and decided to buy myself a piece of something really legitimate...
Kürk mantomu ve süs eşyalarımı sattım. Ve kendime bir şey satın almaya, gerçekten yasal bir şey sahibi olmaya karar verdim.
And on the side you make artistic knick-knacks out of clay?
Senin yaptığın tarafta da topraktan yaptığın zımbırtılar var değil mi?
With the little money we have left, let's not waste it on knick-knacks here.
Az bir paramız kaldı onu da buradaki çerezlerle israf etmeyelim.
Regarding those horrid little knick-knacks from the Alberts...
Alberts'tan gelen o berbat şeylere teşekkür için...
- Old buildings, churches, walls, ancient things, antique things, tables, clocks, knick-knacks.
- Eski yapılar, kiliseler, duvarlar. Tarihi şeyler, antikalar., masalar, saatler, biblolar.
I find having a few knick-knacks around makes a room more cheerful.
Bence birkaç süs eşyası odaya biraz neşe katar.
I never minded I was up to my eyeballs in your earth tones and African knick-knacks.
Sizin o eşsiz kahverengilerinizle ve Afrika biblolarınızla fazla meşgul olmayı kafama takmamıştım.
A couple of broken knick-knacks, but no biggies.
Ufak tefek birkaç şey kırıImış. Ama önemli bir şey yok.
I wouldn't say that. I'd say something like... "Robert has lovely little knick-knacks on his mantel."
Robert'ın sehpasında biblolar var gibi bir şey söylemiş olabilirim.
It doesn't mean I got a thing for knick-knacks.
Bu, biblolara ilgim olduğunu göstermez.
Tin soldiers put funny little knick-knacks in your brain.
Askerler kafana küçük bir şeyler koymuş.
I dust all knick-knacks before going out. FRASIER :
- Dr Crane çıkmadan her yerin tozunu almamı istedi.
Liberty Knick Knacks.
Özgürlük Dükkânı.
This is for her to keep her little knick-knacks, you see?
İçine ufak tefek şeyleri koyması için, gördün mü?
You tell your news, Dad will drink til he drops and Mom will be up until two o'clock in the morning dusting knick-knacks and humming to herself like a mental patient.
Söylediğinde, babam sarhoş olana kadar içecek annem sabah 2'ye kadar delirmiş gibi eşyaların tozunu alıp kendi kendine konuşacak.
So why don't you two just run along to the mall before they're all out of knick-knacks and paddywacks?
Neden ikiniz alacağınız ıvır zıvırlar tükenmeden alışveriş merkezine gitmiyorsunuz?
Our catalog is patriotic knick-knacks...
Kataloğumuz vatanla ilgili süs eşyası dolu.
Dressing table with makeup, knick-knacks.
Tuvalet masası, makyaj ve süs malzemeleri.
Or... maybe you could pressure him, get dumped, throw on fifty pounds, start collecting knick-knacks and meet your future now. You know... before the loneliness burns too much?
Belki de ona baskı yapıp, terk edilip, birkaç kilo alıp, yalnızlık acı çektirmeye başlamadan önce ev dekorasyonu koleksiyonculuğuna başlayıp, gelecekteki kendinle şimdiden tanışmış olursun.
Let's say I picked up a few strange genetic knacks along the way.
Şöyle özetleyecek olursak ; bu süreçte bana birkaç tuhaf genetik iz bulaştı.
- Uh, food, knick-knacks, essentials.
Yiyecek, ıvır zıvır, hayati malzemeler.
We sell knick-knacks, curios, second-hand objets d'art, trinkets, you name it.
Biblolarımız var. Antika, ikinci el eşyalar, ne ararsanız var
So, I ran back to my house. I looked for an earring or knick-Knacks, you know, Anything I could take back with me to bribe them.
Koşarak eve gidip onlara rüşvet olarak verebileceğim küpe, biblo gibi şeyler aradım.
It's not easy to admit a ghost has been floating your knick knacks.
Ivır zıvırları havalandıran bir hayaleti kabul etmek pek kolay değil.
And I'm selling all sorts of faith-based knick-knacks.
Ve bütün bu inanç içerikli ıvır zıvırları satıyorum.
So, I'm thinking is, I'm going to let her sniff it - while I'm up to me old tricks in her knick-knacks. - Yeah.
Onun biblosunda eski numaraları çekerken malı koklamasına izin vereceğim.
Picking up their knick-knacks When they can't see straight
Zom olduklarında İncik boncukları toplar
I'm not interested in your nicked knick-knacks.
Arakladığınız şeyler beni ilgilendirmiyor.
Have an old house full of knick-knacks.
Antikalarla dolu eski bir ev almak.
Picking up their knick-knacks When they can't see straight
Bibloları kaldır Önlerini göremediklerinde
These weren't just knick-knacks from the market.
Bunlar bir dükkandan çalınmış ıvır zıvırlar değil.
A peddler of knick-knacks!
Ivır zıvır satıcısı!
Uh, heavy stuff like books on the bottom. So it won't squash my knickety-knacks on top.
Kitap gibi ağır şeyleri en dibe koyuyorum ki ıvır zıvırlarımı ezmesinler.
It's weird, though, there's no plants, no art, there's not a lot of, like, knick-knacks or personal stuff.
Bitki ya da süs eşyaları olmaması garip biblolar ya da kişisel eşyalar pek yok.
Some of my Walter knick-knacks and keepsakes.
Walter'la ilgili hatıraları, küçük şeyleri orada saklıyorum.
I always save your knick-knacks.
Öteberilerini hep saklarım.
Well, it is a nice place you got here, I must say, it is, uh you know, you got all the knick knacks here.
Evin çok hoşmuş. Söylemeden geçemeyeceğim. Bir sürü süs eşyan varmış.
You thought it was for knick knacks.
Ivır zıvır diye düşündüm.
"There you go, spending all that money " on those silly knick-knacks. "
"Bütün bu ıvır zıvırlara para mı döktünüz" derdi.
It's just a few knick-knacks.
Bir kaç tane biblo.
Broken knick-knacks for the House of Mystery and its contents?
Gizemli ev ve içindeki onca şeye karşılık bir süs eşyası mı koyuyorsun?
- Knick-knacks.
- Biblolar.
They brought all their favourite knick-knacks.
Hepsi sevdikleri biblolar getirdi.
Like I noticed your knick-knacks.
Biblolarını fark ettiğim gibi.
You shall not find me peddling knick-knacks.
Öyle değersiz şeyler için uğraşmam ben.