Kow Çeviri Türkçe
50 parallel translation
He has just come from Kow Chai.
Kow Chai'den henüz gelmiş.
He has walked all the way from his native village of Kow Chai.
Köyü Kow Chai'den buraya tüm yolu yürüyerek gelmiş.
- No. So you kow Pickwick?
- Pickwick'i tanıyor musunuz?
Y ou pout m dow oecause you dot kow M M c tock
Ama sen Bay McIntock'u tanımadığın için tenkit ediyorsun.
Transmittir from KOW, spelt K-O-W, uh-huh, the noisiest, bounciest, fanciest radio station in the Far West!
KOW'den yayın yapıyoruz, K-O-W diye yazılıyor. Evvet! Uzak Batı'nın en süslü, en gürültülü, en kıpırtılı radyo istasyonundan!
But I'm here on Sunday for the first time in my life, and for the very first time this KOW radio station begins, not only to DJ and to do my own thing, but to tell you a little story.
Ama bugün, bu Pazar sabahı, hayatımda ilk defa olarak ve bu KOW radyo istasyonu yayına başladığından beri ilk olarak müzik çalmayıp size küçük bir öykü anlatacağım.
You had "hong ching chu" and I had "kow dung woo fong."
Siz "hong çing çu" yemistiniz, ben de "kau dong wu fong."
The ( per ) pea ( pee ) nuts ( puts ) are ( par ) in ( pin ). Kow ( pow ).
Fın-dık-lar Kow-lon-da.
- You mean, you following and haunting me, I just don't kow why...
Yani başıma dadanıp, peşime takılmanız mı?
If you kow-tow to me. I might let you crawl out of here.
Eğer diz çöküp yalvarırsan... sürünerek yaşamana izin verebilirim!
Nak Soo Khao.
Nuck Soo Kow. Nuck Soo Kow. Nuck Soo Kow.
- Nak Soo Khao. Nak Soo Khao.
Nuck Soo Kow, Nuck Soo Kow...
Nak Soo Khao!
Nuck Soo Kow...
Nak Soo Khao! Nak Soo Khao!
Nuck Soo Kow, Nuck Soo Kow...
Nak Soo Khao. "White Warrior."
Nuck Soo Kow- - "Beyaz Savaşçı"
They call me "Nak Soo Khao," the White Warrior.
Bana Nuck Soo Kow diyorlar. "Beyaz Dövüşcü".
Nak Soo Khao.
Nuck Soo Kow!
Nak Soo Khao!
Nuck Soo Kow!
You can still change your mind, you kow.
Biliyorsun, hâlâ fikrini değiştirebilirsin.
I don't know how to explain it to you any better than that, but... you cannot go on this way because you don't know anything about it... and you don't kow what you're doing!
Sana daha iyi nasıl anlatabilirim bilmiyorum, ama... bu şekilde devam edemezsin çünkü hiçbir şey bilmiyorsun... ve ne yaptığının farkında değilsin.
but we kow two heads is always better tha oe.
Ve biliyoruz ki iki el her zaman bir elden daha iyidir.
Now, he`s chosen Kow Chan, a Chinese cameraman... done some really stunning work, mostly with the Red Army.
Kov Çhan'i seçti. Çinli bir kameraman. Çok başarılı işler çıkarmış.
Mr. Kow, these are the workers you requested.
Bay Kow, bunlar istediğiniz işçiler.
- But, Mr. Kow...
- Ama Bay Kow...
your men skroili yesterday someone at 80 ³ kow coffee.
Siz ve takımınız geçen gece birinden 80.000 yürüttünüz.
These 80 tea ³ kow it's not a problem.
80.000 toparlayabilirim.
It's Vernon and Miller, that Jennings did on 80 coffee ³ Kow.
Bunlar Vernon ve Miller. Jennins'den 80.000 tokatlayanlar.
Bfba, you kow the story about Rostam and Sohrab.
Baba, Rüstem ve Sohrab hakkındaki hikayeyi biliyorsun sen.
He keeps, you kow... watching me...
Beni izliyor gibi.
I'm exiting Cha-kow street now.
Cha-kow sokağından çıkıyorum.
Me, you, dinner. Pi-cha-kow!
Sen-ben, yemek.
Ba-kow! I'm in the post office!
Postanenin içindeyim!
Some weird woman, from I don't kow.
Autuma'dan evli bir kadınmış.
Pa-kow! You're the most awesome person I have ever known.
Sen tanıdığım en müthiş insansın.
Well I... I don't kow if I can do that, John.
Bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum, John.
Very well, Professor. I'll clear it with Admiral Kow.
Pekala profesör, bunu Amiral Cole'a açıklarım.
You're kind of a dork you kow that?
Bir çeşit mankasin biliyorsun degil mi?
You kow?
Bilir misin?
- Day kow tem.
- Day kow tem.
Oh, yeah, and a ginger beer and crispy beef from Ho Kow... and chicken from that disgusting Italian place he likes.
Evet, Ho Kow'dan da zencefilli bira, çıtır biftek ve Aram'ın sevdiği şu iğrenç İtalyan lokantasından da tavuk.
I got some... leftover lemon chicken, Ho Kow crispy beef.
Dünden kalan limonlu tavuk ve Ho Kow çıtır biftek var.
- Nak Soo Khao.
Nuck Soo Kow.
h do't kow what bothered that sheriff more...
Şerifi ne bu kadar sinirlendirdi, bilemiyorum.
but little did he kow.
Ama Küçüğüm, biliyor musun...
she's a professioal lie - ologist. You got to kow.
O profesyonel bir yalancı, bunu anlamalısınız.
h do't kow what to tell y'all.
Bu çılgın adam oradan koşarak içeri girdi.