Kremes Çeviri Türkçe
20 parallel translation
And I'll bring the Krispy Kremes!
Krispy Kremes getir!
Kelpy Kremes?
Yosunlu çörek mi?
I'm trying not to eat the crispy creams!
Krispy Kremes yememeye çalışıyorum.
You made sure they were Krispy Kremes, right?
Krispy Kremes olduklarından eminsin, değil mi?
And, more often than not, you're gonna trade in the shot glass for a dozen Krispy Kremes and start pounding them away with both hands.
Ve, genellikle, bardakları kırmayı söyleyen terapilere gidiyorsunuz ve tüm o şeyleri iki elinizle itiyorsunuz.
Much better than those overhyped krispy kremes.
Tanıtımı fazlaca yapılanlardan çok daha iyi.
I can hardly wait to curl up on the couch with a box of Krispy Kremes.
Elimde cipsim ve viskimle kanapede kıvrılıp yatmayı tercih ederim.
I brought Krispy Kremes.
Bir saat içinde, iş başında olmalıyız. Çörek getirdim.
You own $ 20,000 worth of Krispy Kremes, but you still have to pay for doughnuts?
Krispy Kremes'ın 20.000 dolarlık kısmına sahipsin, fakat halen çörekleri para ile alıyorsun?
Krispy kremes are always welcome.
Tamam, tatlı ısmarlayabilirsin.
people around me are talking, but I can't hear them, because my mind's back on the krispy kremes I passed on the set.
Etrafımdaki insanlar konuşuyor ama ben onları duymuyorum. Çünkü aklım sette bıraktığım gofretlerde kalıyor.
I couldn't run four miles if you had Tom Cruise and a box of Krispy Kremes at the end.
Sonunda Tom Crusie ve bir kutu pasta da olsa altı buçuk kilometreyi koşamam.
- Decaf, nonfat... no foam, extra hot latte... and a box of Krispy Kremes.
- Kafeinsiz, yağsız köpüksüz, sımsıcak kahve ve bir kutu çörek.
You bring me Krispy Kremes?
Bana çörek getirdin mi?
- ♪ up and down the streams ♪ ♪ merrily, merrily, merrily, merrily ♪ ♪ let's eat krispy kremes ♪
- d up and down the streams d d merrily, merrily, merrily, merrily d d let's eat krispy kremes d
That's why I come bearing Krispy Kremes, and you and I is gonna have a chat.
Bu yüzden çörek getirdim ve seninle konuşacağız.
Maybe you could bring up some Boston Kremes and a Coolatta when you come to LA pretending you don't have a third child.
Üçüncü bir çocuğun yokmuş gibi LA'a gelirken belki biraz pasta, börekte getirirsin.
Oh, I got to have some Krispy Kremes, too.
Biraz da donut alacağım.
Oh, I got my Krispy Kremes, coffee, good to go.
Donutlarımı aldım, kahvemi de. Gitmeye hazırım.
Krispy Kremes.
Krispy Kreme.