Lavender Çeviri Türkçe
633 parallel translation
- Lavender?
- Eflatuna olur mu?
If you had, they'd have been done in lavender.
Kapılar için olsaydı, lavanta kesesinin içinde olurlardı.
White-haired, lavender and old lace.
Ak saçlı, lavanta ve eski dantel.
Just the nice, fresh, clean smell of lavender.
- Lavantanın taze ve ferah kokusu.
The scent of lavender.
Lavanta kokuyor.
I'll sprinkle it with fresh lavender.
Taze lavanta serpeceğim.
- Such a pretty lavender jacket.
Eflatun bluzun ne kadar güzel!
Until my ship came home, I was obliged to live... At the Balmoral private hote in Lavender Hill.
Gemim eve dönene dek, Lavender Hill'deki Balmoral pansiyonunda yaşamaya mecburdum.
The lavender hankie is so becoming.
Lavanta mendil çok yakışıyor.
My lavender kerchief.
Benim lavanta mendilim.
And I gave her my lavender hankie.
Ve ben de ona lavanta mendilimi verdim.
Shoes. Lavender. Tacks.
Mantar tabanlar var, lavantalar var çiviler var, hiç giyilmemiş ceketler bile var.
One gross lot lavender smelling salts, 500... Ladies'saloon?
Kadınlar saloonu için... lavanta parfüm fıçısı, 500 mü?
Red, yellow, lavender.
Kırmızı, sarı, lavanta.
There's not even a hint of yellow or lavender.
Sarı ve lavantanın nokta kadar bile izi yok bu kimonoda.
Lavender.
- Tuz ve iyot.
Lavender, sweet lavender.
Lavanta, hoş kokulu lavanta.
Sweet lavender.
Hoş kokulu lavanta.
It was gas blue with lavender beads, $ 265!
Üzerinde eflatun rengi boncukları olan mavi bir elbise, 265 dolar!
Many a rustler has said his prayers when he got a whiff of them lavender bath salts.
Hırsızın biri, Lee ona dua ederken burnuna lavanta kokusu geldiğini söylemiş.
Lavender, you fool!
Lavanta, aptal!
It should smell of lavender and apple blossoms.
Lavanta kokusunu hissetmelisiniz. Çiçek açan elmaları hissetmelisiniz.
If you've turned nose on me, I'll see you in lavender.
Bir daha bana bulaşırsan, işini bitiririm.
Some soap, ointment, lavender water... talcum powder, Eno's...
Biraz sabun, merhem, lavanta suyu... talk pudrası, Enolar...
A cloud of lavender starburst pleating surrounds our next model.
Şimdiki mankenimizin etrafını, bir lavanta yağmur bulutu sarmalamış.
She's wearing a purple and lavender outfit.
Kıyafeti mor ve lavanta renklerinde.
There's a nice smell of lavender about you.
Sende hoş bir lavanta kokusu var.
Can you smell the lavender, too?
Siz de lavanta koklar mısınız?
Mommy was ironing my lavender dress.
Annem benim lavanta renkli elbisemi ütülüyordu.
It's like newly mown lavender.
Yeni biçilmiş lavanta gibi.
Lavender?
Lavanta?
WITH A TRAIN 20 FEET LONG, CARRIED BY TWELVE BRIDESMAIDS IN LAVENDER CHIFFON.
12 nedimenin taşıdığı 6 metre uzunluğunda kuyruğu olan mor şifon gelinliklerden.
Hey, you know that girl up there... blonde, lavender gloves?
Hey, baksana şuradaki kadını görüyor musun? Sarışın, eflatun gömlekli, eldivenli!
I want shots of that girl up there in the lavender gloves.
Evet, şu eflatun gömlekli kadının resimlerini...
Ask her if she knows a woman at the wedding... who wore a lavender dress.
Düğündeki eflatun gömlekli kadını acaba tanıyor muymuş?
Who can remember a girl in a lavender dress?
Eflatun gömlekli kadını nereden hatırlayayım ki?
So you don't know who she is... the woman in the lavender dress?
Yani, şu eflatun gömlekli kadının..... kim olduğunu bilmiyor musun?
And this lavender ink....
Ve bu lavanta renkli kalem....
Do you think a lavender would be inappropriate?
Sence eflatun uygunsuz mu olur?
- It looks lavender to me.
- Bana eflatun gibi geliyor.
Lavender brings out my eyes.
Eflatun bana çok yakışır, gözlerimi ön plana çıkarıyor.
- Your eyes aren't lavender...
- Gözlerin eflatun değil ki.
The same lavender scent.
Aynı lavanta kokusu.
Krushinski told me about last year's quarterback, Lavender williams.
Krushinski bana geçen yılın oyun kurucusu Lavender Williams'dan bahsetti.
Nothing grew there but wild lavender.
Yaban lavantası haricinde orada yetişen hiçbir şey yoktu.
You and the other bridesmaids who would look good in lavender.
Siz ve diğer nedimeler eflatunlar içinde çok güzel olacaksınız.
She's a child whose idea of elegance is lavender nail polish.
Kız ise mor oje sürmenin zarif olduğunu sanan bir çocuk sadece.
What if Mr. Kraft's favourite colour is lavender?
Ya Bay Kraft'in en sevdiği renk mor ise?
I'm rather fond of the lavender one. Would you care for one?
Lavantalı olanı daha çok severim, bir tane ister misiniz?
And in the lavender trunks, with a record of zero wins and 48 defeats- -
Ve diğer köşedeyse, sıfır galibiyet ve 48 yenilgiyle- -
" His garb was gray of lavender.
" Üstü başı lavanta grisi.