Lay it on me Çeviri Türkçe
239 parallel translation
Lay it on me.
Çal hadi.
All right, lay it on me.
Tamam.
Lay it on me.
- Haydi bana vur.
Lay it on me.
Buraya doğru çevir.
Lay it on me.
Kondur bir tane.
Lay it on me.
Haydi başla.
Lay it on me.
Bana mı yükleyeceksin?
Come on, lay it on me.
- Hadi gel içini bana dök. - Evet, anladım, ben...
- Yeah. Lay it on me, son.
Ayağını pedaldan sakın çekme.
Lay it on me.
- Söyle.
- Well, lay it on me!
- Güzel, benimle de paylaş!
Lay it on me.
Çıkar haydi.
Lay it on me, Coach.
Söyle şunu Koç.
Lay it on man, lay it on me! Come on!
İş başına, iş başına.
Lay it on me.
Ver onu bana.
Okay, lay it on me.
Tamam. konuş bana.
Hey, lay it on me.
Hey, bana tutsana.
Well, then you have to lay it on me.
O zaman benim üzerime yıkmalısın.
Scarface, lay it on me, brother.
Scarface, bana ver kardeşim.
Well, lay it on me, string bean.
Açıl bana, fasulye sırığı.
- Well, lay it on me.
- Öyleyse, abartarak anlat.
D'argo is dying, you got a better idea, lay it on me.
D'argo ölüyor, daha iyi bir fikrin varsa, durma söyle.
Oh yeah, man, lay it on me, lay it on me!
Ahevet, adamım, durma söyle, durma!
Lay it on me.
Haydi.
Far be it from me to start any trouble, but I'll lay you 8-to-5 right now that kid's going to move in on your gal.
Sorun çıkarmak istemem, ama sana işin gerçeklerini açıklayayım o çocuk senin sevgiline sulanacak.
I'm leaving tonight instead of tomorrow because it is one time less I will ever have to lay eyes on him or he on me.
Yarın yerine bugün gidiyorum buradan böylece ne o beni, ne de ben onu görmek zorunda kalacak.
If he thinks I've talked to you, he'll know he can't lay a hand on me without proving it's true.
Eğer senle konuştuğumu düşünürse, ispatlamadan üzerime hiçbir suç atamayacaktır.
Well, you lay one hand on me and I'll report you to the child labor board. It is? I'm leaving and that's final.
Bana dokunursanız şikayet ederim.
There we go, lay it on me.
Haydi yumruk at!
It is impossible for you or me to lay a finger on it without legal action.
Sizin de benimde yasal bir işlem olmadıkça... o paraya parmağımızı dahi sürmemize imkan yok.
If by any chance it should occur to you in those 40 or 50 hours to end this matter differently, in some fantastic manner, to lay hands on yourself... Perhaps this is an absurd supposition and I hope you'll forgive me for that, would you be so good as to leave a short but thorough note, just two lines, two lines will do, that's all.
Eğer şu önümüzdeki 40-50 saat içinde, bu konuyu farklı bir biçimde bitirmek düşünceniz varsa, fantastik bir son mesela kendi cezanızı kendinizin vermesi gibi ki belki de bu anlamsız bir varsayım ama böyle düşündüğüm için bağışlayın bana geriye bir not bırakmak gibi bir iyilikte bulunur musunuz?
Let me lay it on the line.
Açık açık söyleyeyim.
Louise, you called me because... either you don't want to do it, and you want me to stop you... or you want to lay the guilt of it on me... and I'm not buying either one.
Louise, beni buraya ya yapmak istemediğinden seni durdurmam için ya da suçu üzerime yıkmak için çağırdın ama bunlara karnım tok.
Nobody gonna lay down the law on me, God damn it!
Kimse sözümün üstüne söz söylemeyecek. Lanet olsun!
- Don't lay it all on me, okay?
- Her şeyi bana yükleme, oldu mu?
Lay me on my stomach on the slide. Turn it.
Yan tarafa eğin.
I can lay me hands on anything in here, you name it.
Şu öteberiler için bana ne verirsin, sen söyle.
- Lay it off on me!
- Tabi, benim üzerime at (!
It's not necessary to lay a foul tongue on me, my friend.
Benimle konuşurken ağzını bozmana gerek yok dostum.
Lay it in on me, man.
Beni nişan al.
Lay it on me.
Sana güveniyorum.
Maybe the next time you lay a hand on me it won't be such a one-way beating'.
Belki bana bir daha el sürdüğünde ben de bir iki tane sana geçiririm.
I tried looking for it on my own, but the captain told me to lay off.
Onu aramaya çalıştım ama kaptan işin peşini bırakmamı istedi.
You have to lay it on the table if you want me to change it.
Masaya koymalısınız eğer değiştirmemi istiyorsanız.
And how dare you lay a guilt trip on me about it, in public, no less?
Ne cüretle bana milletin ortasında suçlu muamelesi yaparsın?
So let me lay it on the line for you, Ulysses.
Bu yüzden, sana karşı dürüst olmama izin ver, Ulysses.
I wouldn't be surprised if you never wanted to lay eyes on me again, but... it would really mean a lot to me, just to be with you.
Beni bir daha görmek istemezsen buna hiç şaşırmam ama bu benim için gerçekten çok önemli. Sadece seninle olmak.
If you can't deal, then don't lay it off on me!
Sen başedemiyorsun diye suçu benim üzerime atma!
And it is the rudest most offensive joke anyone has ever played on me!
Ve bu bana yapılan en kaba ve en aşağılayıcı şakalardan birisi.
Diana, you lay all this on me after I sleep with you once, what's it gonna to be like tomorrow?
Diana, seninle bir kere beraber oldum ve dediklerine bir bak. Yarın kim bilir neler olur?
Lay one on me like you mean it.
Cidden asıl bana.