English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ L ] / Layaway

Layaway Çeviri Türkçe

69 parallel translation
Do you have a layaway plan here?
- Taksitlendirme olabiliyor mu?
We could do it on the layaway plan.
Taksitle alabiliriz.
We'll put you on layaway plan. That is, you get me when you get me.
Kazandığında bizide görürsün dostum Sende bana o zaman yardım edersin
You going to pay now or pay on layaway?
Şimdi mi ödeyeceksin, hesaba mı yazdıracaksın?
- Well, there is no layaway plan.
- Özel bir ödeme plani yok.
I'll put this on layaway for you, OK?
Bunu senin için yollarım anlaştık mı?
Bud, if I waited to have things till your father could afford them you'd still be on layaway.
Bud, bir şeylere sahip olmak için babanı bekleseydim senin de hâlâ sadece depoziten ödenmiş olurdu.
- I'm the guy on the sidewalk. I don't have layaway.
Ben sadece kaldırımda dikilen bir adamım.
I've got the last pair of size eight ferragamo slingbacks on layaway. - I need 300 bucks.
Taksitle son 39 beden bir topuklu ayakkabı aldım.
We'll put your fuckin'sandwich on layaway. Here we go.
Lanet sandviçini vereceğiz.
Anyway, Kenny, Yellow Mega Man is only $ 8.95. So your mom can put it on layaway and make payments.
Neyse Kenny, sarı MegaMan sadece $ 8.95 annen herhalde bunu bir yılda ödeyebilir yada...
So your mom can put it on layaway and make payments.
Yani annen, taksitle alır ve ödemeyi de o şekilde yapar.
"You better hope I can't get no bullets on layaway."
"Dua et de taksitle kurşun satmasınlar."
How she has to work part time just to get a lousy prom dress on layaway.
Mezuniyet balosu elbisesini taksitle almak için bile çalışmak zorunda kaldığını.
I've got parachute pants on layaway.
Bol pantolonlarımın taksitlerini kim ödeyecek?
It's called layaway.
Buna malı ayırtma ve parasını taksit taksit ödeme denir.
- Layaway, schmayaway- -
- Ayırtma, mayırtma- -
- Yes, layaway.
- Evet, ayırtma.
George, you tell your father about layaway.
George, babana ayırtma olayından bahset.
Layaway.
Ayırtma.
Because I'm putting it on a layaway deal for you.
Çünkü kaparo karşılığı sana ayıracağım.
Let me put that new Bentley... I was lookin'at on layaway.
O baktığım yeni Bentley'i piyasaya çıkartayım bari.
Bucum, I don't know what you're lookin'for here... so you're gonna have to hit the lottery... with Pam over there... or stop buying $ 600 fuckin'fish... that are gonna die in a week anyway... and maybe you can put that Bentley on layaway, huh?
Bucum, burada ne aradığını bilmiyorum o yüzden oradaki Pam ile lotoyu tutturmak zorundasınız ya da her halükarda bir hafta içinde ölecek olan 600 dolarlık kahrolası balıkları almayı bırakırsın ve belki o Bentley'i piyasaya çıkarabilirsin? !
You better hope I can't get no bullets on layaway.
Dua et o mermiyi alabilecek param hiç olmasın.
- Lf you would like our billing department for your latest billing information or to ask about our handy layaway plan, press 2.
- Eğer faturalama bölümümüze bağlanmak istiyorsanız. ... en son fatura bilgileriniz ve hazır iş planlarımızı öğrenmek için 2 ye basın.
Like a layaway plan or something?
YapıIdıkça ödeyebilirim.
This ain't motherfucking pussy on layaway!
Taksitli fahişeye mi benziyorum!
Do I look like I do layaway?
Beni taksitli satış mağazası mı sandın?
I got the sweetest fucking love seat on layaway.
Çok tatlı aşk koltuğum var.
My mom just got it off layaway for me.
Annem önceden ayırtmıştı bir tane.
I don't run a layaway program.
Kredili çalışmıyorum.
My ex-boyfriend did it to get his electric guitar out of layaway. Mm.
Eski erkek arkadaşım, elektrik gitarını taksitle almak için yapmıştı.
Only one more payment for the moon cake layaway plan.
Ay Pastası almak için tek bir ödememiz kaldı.
Mrs Law, you missed two payments... on the half portion of layaway moon cakes.
Bayan Law, yarım porsiyon ay pastası ödemelerinizin iki tanesini vermediniz.
Find out the truth about your layaway living room.
Gerçeği odanızda otururken öğrenin.
I was thinking I could get it on layaway?
Belki şimdilik bunu ayırtabilirim diye düşünüyordum?
- Yeah, on layaway.
- Taksitle ama.
- Steve does not accept fucking layaway.
Steve vade falan kabul etmez.
Maybe we could come up with a, uh... Layaway plan?
Belki biz bir taksitlendirme planı yapabiliriz.
I had these puppies on layaway for three months!
Bu bebekleri üç ay taksitle aldım.
There's a 0 % layaway promotion.
Peşin fiyatına taksit yaptılar.
Yeah, if we put it on layaway, work hard for a few years.
Evet, kapora verip ürünü ayırtır ve bir iki yıl sıkı çalışırsak.
That gonna be layaway?
Taksit mi olacak?
I think I can figure out some kind of layaway program for you.
Size bir güzellik yaparız, merak etmeyin.
- I put him on layaway.
- Onu taksitlendiriyorum..
Um... The first year of the program, you know, you have to lock the booze away, put the booty on layaway.
Programın ilk senesinde içkiyi ortadan kaldırıyorsun, kadınları unutuyorsun.
You were on some blowjob layaway plan?
Taksitle aldığını mı düşünüyordun?
Oh, you were putting me on layaway.
- Beni başından atıyordun.
I was, like, 20 years old, and I put it on layaway, and it's, you know, the smaller "Mao."
20 yaşlarındaydım. Bir güzel korumaya almıştım.
I still have a leather jacket on layaway at the forum shops.
Hâlâ aldığım deri ceketin kredisini ödüyorum.
I had them on layaway for months. Layaway?
Taksit mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]