English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ L ] / Learn it

Learn it Çeviri Türkçe

4,136 parallel translation
But you will need to learn it in order to get by.
Ama bunu sağlamak için öğrenmen lazım.
Why can't you learn it?
Neden öğrenemiyorsun ki?
If we learn from it and come back stronger, it's not a loss.
Bundan ders alıp güçlenirsek kaybetmiş olmayız. Kesinlikle kaybettiniz.
I like to think of it as being set up to learn.
Ben, öğrenmeniz için ayarlanmıştı derdim.
- He will learn to like it.
- Sevmeyi öğrenecek.
You might be interested to learn, it subsequently emerged that the man in question was paid for provoking me and pressing charges, by the mayor.
Sonradan ortaya çıkan bir şeyi öğrenmek ilginizi çekebilir. Beni tahrik edip suç duyurusunda bulunan söz konusu adamı kiralayan belediye başkanıdır.
Um, I'm kind of trying to learn this song. Can it wait?
Bu şarkıyı öğrenmeye çalışıyorum.
I'll learn to rope cattle if it means keeping my job.
İşimden olmamak için gerekirse öküz yakalamayı bile öğrenirim.
It was an opportunity to learn a new procedure.
Benim adıma yeni bir şey öğrenme fırsatıydı.
Mom, you don't learn to act in school. It's all the same. Just living.
Anne, rol yapmayı okulda öğrenemezsin, her şeyde olduğu gibi yaşayarak öğrenirsin.
It'll turn into a micro transmitter, and boom, we'll learn everything she knows.
O da telefonu bir mikro vericiye dönüştürür ve bingo, onun bildiği her şeyi öğreniriz.
It's the only way you'll learn.
Ancak bu şekilde öğreneceksin.
It's vital that you learn to cook.
Yemek yapmayı öğrenmen çok önemli.
He will learn from it.
Bundan ders çıkaracaktı.
I know he's brusque and has found it hard to deal with our marriage but he will learn to love you as I do.
Nezaketsiz, biliyorum. Ve evliliğimizi kabul etmekte zorluk çekti. Ama benim gibi o da seni sevmeyi öğrenecek.
If you learn some regulations from him, it won't harm you.
Eğer ondan bir şeyler öğrenmezsen kendine zarar verirsin.
You always got to see the best of me because there you were lighting the way, so... it's even worse how you had to learn about my shit-heel side, but... that's your tragedy, and... nothing breaks my heart more.
Benim hep iyi yönlerimi gördün. Çünkü oradaydın, yolu aydınlatıyordun. Ama bu yüzden en aşağılık yönümü de görebiliyorsun.
And he receives his ordination through the mail from one of them bible colleges down in South Carolina or some shit, making us all learn the ways of white supremacy, as it was laid down by the Lord almighty.
Rahiplik belgesini South Carolina'daki dandik İncil üniversitelerinden birinden posta yoluyla aldı ve yüce Tanrı'nın şart koştuğu beyazların üstünlüğünü bize zorla öğretti.
So, like, I just think that this living experience is, like, a really great opportunity to learn what it's gonna be like when I'm an adult.
Bu yüzden şu anki yaşantım yetişkinlik hayatım için güzel bir antrenman fırsatı bence.
It seems you did learn a thing or two from Nikita.
Görünüşe göre Nikita'dan bir iki şey öğrenmişsin.
It took your mother months to learn that.
Bunu öğrenmek annenin aylarını almıştı.
It's all part of some... plan, and you're supposed to learn something.
Hepsi bir planın parçası ve olanlardan bir ders çıkarmak gerek.
We had a meeting at my institute where we were trying to get at the origin of life and it's fascinating to learn how much closer we're getting.
Yaşamın kökenini bulmaya çalıştığımız enstitümde bir toplantı düzenledik, orada sonuca ne kadar yaklaştığımızı öğrenmek benim için çok etkileyiciydi.
The ETs pick up on your intentions, and if you're really out there just to learn and really want to communicate with these extraterrestrials, well it's going to happen.
ET'ler amaçlarınızı algıIıyorlar, gerçekten sadece öğrenmek için oradaysanız ve gerçekten bu dünya dışı varlıklarla iletişim kurmak istiyorsanız, bu olacaktır.
Gonna learn how to play it.
Ne yapacaksın ki kemanla?
Instead of preparing for this, it's better if you learn one more problem for English.
Buna hazırlanmak yerine, İngilizce'den bir soru daha öğrensen daha iyi olurdu.
While they wait for it to grow, they do their best to learn the skimming technique.
Büyümesini beklerken... kayma tekniğini öğrenmeye çalışıyorlar.
It's the only way you'll learn.
Ancak böyle öğrenebilirsin.
You learn a lot, but I didn't wanna know any of it.
Çok şey öğretir, ama bilmek istemezdiniz.
It might surprise you to learn- -
Cevap sizi şaşırtabilir- -
It's the only way they'll learn.
Öğrenebilmelerinin tek yolu bu.
If I have to hear the word "doppelganger" one more time, I think I'm gonna actually have to learn how to spell it.
Eğer "görsel ikiz" kelimesini bir kez daha duymak zorunda kalırsam herhalde adam akıllı hecelemesini de öğrenirim.
With us together, I think I could learn to like it here.
Sanırım birlikte burada yaşamayı öğrenebilirim.
Don't learn my name. It's easier that way.
Adımı öğrenme daha kolay.
And it never will be until you learn where to look.
Ve sen nereye bakacağını öğrenene kadar da olmayacak.
But if you want to learn how to make the right maneuvers, this is where you do it.
Ama nasıl doğru hamle yapılacağını öğrenmek istiyorsan bunu yapacağın yer burasıdır.
Did I just learn something new and have fun doing it?
Şimdi yeni bir şey öğrenirken deli gibi eğlendim mi ben?
IT'S A WORKSHOP CALLED FISTING, AND YOU CAN LEARN HOW TO FIST PEOPLE.
Bu, "Dokunma" adı verilen bir atölye çalışması ve burada ilk deneyimle ilgili şeyler öğrenebiliyorsun.
But you either let that grief define you or you learn from it.
Ama ya bu acının seni kontrol etmesine izin verirsin ya da ondan ders çıkarırsın.
I would call him my soul mate, if he could learn how to rinse a plate before he put it in the dishwasher.
Tabakları bulaşık makinesine koymadan nasıl akıtacağını bilseydi ona ruh eşim derdim.
Because it took months for me to learn the ritual.
Çünkü benim ritüeli öğrenmem aylar aldı.
We don't have time to practice stuff it took you months to learn.
Senin öğrenmen bile aylar sürmüş bir şeyi deneyecek zamanımız yok.
I could learn to love it.
Zamanla sevmeyi öğrenebilirim.
It's how we learn to read one another... Oh. ... and the world.
İnsan bir diğerini ve dünyayı anlamayı böyle öğreniyor.
So anyway, I'm trying to learn this stuff, and it- -
Öyle işte, öğrenmeye çalışıyorum.
You know, you gotta learn you can't always fix it.
Her zaman düzeltemeyeceğini öğrenmen gerek.
Because it took you so long to learn the other one.
Çünkü öbürünü öğrenmen çok vaktini almıştı.
It's a skill all women must learn.
Bu tüm kadınların öğrenmesi gereken bir yetenek.
Of course, history teaches us that in 1910... The idea is to learn from these, then, if it's going well, expand.
Önce öğreneceğiz ve eğer iyi giderse, genişleteceğiz.
Switzerland and really learn it.
- İyice öğrenirim.
You've only been here a month. You'll learn to ignore it.
Daha bir aydır buradasın Alışırsın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]