Leeson Çeviri Türkçe

Lucy, may I present Mr. Leeson?

Lucy, seni Bay Leeson'la tanıştırabilir miyim?

Mr. Leeson's just from Oklahoma, Lucy.

Bay Leeson Oklahoma'lıymış Lucy.

Mr. Leeson's a neighbor.

Bay Leeson komşumuz.

Mr. Leeson, won't you tell us something about Oklahoma?

Bay Leeson, bize Oklahoma'yı anlatsanıza.

Mr. Leeson, this is my husband.

Bay Leeson, bu benim kocam.

Sit down, Mr. Leeson.

Oturun Bay Leeson.

Don't worry about it, Mr. Leeson.

Merak etmeyin Bay Leeson. Siz devam edin.

Of course I like Dan Leeson.

Tabii Dan Leeson'dan hoşlandım.

I'm serious about Dan Leeson.

Dan Leeson konusunda ciddiyim.

I hate Jerry Warriner and I like Dan Leeson very much.

Jerry'den nefret ediyorum ve Dan'i çok beğeniyorum.

This is Mrs. Warriner, and Mr. Leeson, the gentleman Mrs. Warriner will marry.

Bayan Warriner ve Bay Leeson, Bayan Warriner'ın evleneceği beyefendi.

I was glad to hear that. I said to myself, "That Leeson's just the man for Lucy."

Bunu duyduğuma sevindim. Kendi kendime dedim ki : "Tam Lucy'ye göre biri."

Yes. Mr. Leeson thought that maybe he'd like to buy your interest.

Bay Leeson senin payını almayı düşünüyordu da.

I was telling Mr. Leeson, I mean Daniel... about how badly we were doing, and he thought maybe he could do better.

Bay Leeson'a, yani Daniel'e ne kadar zarar ettiğimizi anlattım, o bu işi bizden iyi becereceğini düşündü.

- Hello, Leeson.

- Merhaba Leeson.

- Hello, Mrs. Leeson.

- Merhaba Bayan Leeson.

Let's get down to business, Leeson.

İşimize bakalım Leeson.

Why, certainly, Mrs. Leeson.

Elbette Bayan Leeson.

Then she ought to buy an annuity. Be more fun than Leeson.

Hayat sigortası yaptırmak Leeson'dan daha eğlenceli olur.

That's why you jumped at Leeson as if he were the last man on earth.

O yüzden dünyada başka erkek kalmamış gibi Leeson'un üstüne atladın.

Good evening, Mrs. Leeson.

İyi akşamlar Bayan Leeson.

Nonsense, Mrs. Leeson.

Hiç de değil Bayan Leeson.

Of course not, Mrs. Leeson.

Elbette Bayan Leeson.

- Mr Leeson?

- Bay Leeson?

- Emory Leeson.

- Emory Leeson.

Emory Leeson.

Emory Leeson.

Emory Leeson is an advertising genius.

Emory Leeson bir reklam dahisi.

Leeson?

Leeson mı?

This is Cynthia Leeson from the White House press office.

Ben Beyaz Saray basın ofisinden Cynthia Leson.

That was me lying on the floor, if you hadn't guessed.

Eğer tanımadıysanız, yerde yatan benim. Nick Leeson.

Nick Leeson. You've probably heard about me.

Eminim beni duymuşsunuzdur.

I thought that someone might be Nick Leeson?

Ve düşündüm de bu neden Nick Leeson olmasın?

Nick Leeson. Can I help you?

Yardımcı olabilir miyim?

I love you so much, Lisa Leeson.

- Seni çok seviyorum, Lisa Leeson.

- I'm Pierre Beaumarchais.

Leeson, Ben Pierre Beaumarchais.

- Leeson speaks, the market moves!

- Leeson söyler, borsa dinler.

- How do you, Mr Leeson?

- Nasılsınız, Bay Leeson?

Well, what about this chap Leeson?

Şey, Leeson konusunda ne yapacağız peki?

That's you, isn't it? Nick Leeson?

İnanamıyorum sen misin?

Nick Leeson, who most of you know and all of you have heard of, runs our operation in Singapore, which I want all of you to try to emulate.

Nick Leeson, çoğunuz onun ismini duymuşsunuzdur eminim, Singapur'daki işlerimizi yürütüyor, Siz onu da aşmalısınız.

I'll give you volcano, Nick Leeson - right up your bum! Lisa... oi!

- Sana yanardağını göstereceğim, Nick Leeson, ayağa kalk.

What have you done now, Leeson?

Şimdi ne yaptın, Leeson?

I, Nicholas Leeson, have lost 50 million quid in one day!

Ben, Nicholas Leeson, bir günde... 50 milyon kaybettim!

- Lucky Leeson!

- Şanslı Leeson.

Maybe someone was trying to teach them a leeson.

Belki birisi onlara bir ders vermek istiyordu?

{ \ pos ( 192,230 ) } Leeson takes first watch.

Leeson ilk nöbeti alır.

Leeson, I am not playing games.

Leeson, şaka yapmıyorum.

I'm, um...

Ben de, Nick Leeson.

Mr Leeson.

Bay.

I heard you were coming in.

Nick Leeson? Geleceğini duymuştum.

Yes, I've contacted the only surgeon in Canada to perform this procedure - a Dr Leeson in Vancouver - and he telegrammed me to say that he had performed one such procedure here in Toronto. Hmm. On whom?

Evet.