English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ L ] / Lemongrass

Lemongrass Çeviri Türkçe

31 parallel translation
What, too much lemongrass?
Niye, fazla ekşilimiymiş?
Our pasta tonight is a squid ravioli in a lemongrass broth, and the fish tonight is grilled...
Pasta olarak da limonlu tartımızdan tadabilirsiniz.
That was lemongrass... and Chef Andre has gotten high kudos for that soup.
Onlar limon otları. Şef Andre'nin bu çorbası çokça övgü alır.
What, too much lemongrass?
Ne, çok mu acıymış?
Excuse me, is this lemon or lemongrass?
Pardon, Bu limon otumu?
Oh, we need lemongrass and artichokes and heirloom tomatoes.
Limonotu, enginar ve "evladiyelik" domatese ihtiyacımız var.
Lemongrass?
Annem, artık kutulardan ya da tüplerden... çıkan şeyleri yiyemeyeceğimize karar verdi. Limonotu mu?
They do do our laundry, though. I love when my boxers smell like lemongrass.
Gerçi Onlar bizim çamaşırlarımızı da yıkıyorlardı, Donumun limon aromalı kokmasını seviyordum.
It's me, and my partner, lemongrass gogoloab.
Benim Ve partnerim, Lemongrass Gogoloab.
Only drink lemongrass.
- Sadece limon otu içerim.
What's so important that you had to pull your agent out of his weekly bamboo-lemongrass body scrub? .
Menajerini haftalık masajından alıkoyacak kadar önemli olan şey ne?
You smell like lemongrass.
Limon otu gibi kokuyorsun.
Lemongrass, my favorite.
Limon otu, en sevdiğim.
- I like lemongrass.
- Limon otu.
- Would you like some lemongrass tea?
- Limon otu çayı içer misin?
Would you like some lemongrass tea?
Limon otu çayı içer misin?
This is lemongrass tea. It has a nice aroma.
Limon otu çayı, aroması çok güzeldir.
There's lemongrass and bean paste, but I also see... these greens...
Limon otu ve fasulye hamuru var. Bir de yeşillikler görüyorum.
Ah, lemongrass with dragon fruit Thai basil, served in a test tube, short ribs braised for a microsecond at 2100 degrees Kelvin, snow made with liquid nitrogen.
Ah, deney tüpünde servis edilmiş limon otlu ve ejder meyveli Tayland fesleğeni ve 2100 Kelvin derecede bir mikrosaniye kendi suyunda pişirilmiş kısa kaburga pirzolası ve buz ise sıvı nitrojenden yapıldı.
Well, he might be planning to swipe her with lemongrass oil beforehand, make sure they're attracted to her.
Belki saldırıdan önce kadına biraz limon otu yağı sürmeyi planlıyordur. Arıları cezbetsin diye.
I'd like the, uh, the pounded capon with, uh, lemongrass and thyme.
Ben de melisalı ve kekikli horoz pestili alayım.
I was so committed to my assignment that I went for weeks existing on little more than insects and lemongrass.
Görevime o kadar odaklanmıştım ki, haftalar boyunca böcekler ve limon otundan biraz daha fazlasıyla dayandım.
It smells like lemongrass.
Limon otu gibi kokuyor.
I require herbal tea for my digestion... rose hip and lemongrass.
Sindirimim için bitki çayı istiyorum. Kuşburnu ve limon otu olsun.
Rose hip... And lemongrass?
Kuşburnu ve limon otu.
All right, lemongrass or lavender?
- Limon otu mu yoksa lavanta mı?
Lemongrass it is.
Limon otu olsun o zaman.
I got lemongrass all in my eyes.
Gözüme limon otu yağı kaçtı.
Didn't get six steps before the wind blew a blade of lemongrass into his skull.
Rüzgâr, kafatasina bir limon otu yapragi saplamadan önce 6 adim atamadi.
Uh, pineapple, lemongrass, vanilla.
Ananas, limon otu, vanilya.
Our pasta this evening is squid ravioli in a lemongrass broth with goat cheese profiteroles, and I also have an arugula Caesar salad.
Limonlu mürekkep balığı, keçi peynirli rulo köfte ve sezar salatamız var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]