Let's have a look at it Çeviri Türkçe
63 parallel translation
Let's have a look at it.
Bir bakalım şuna.
Let's have a look at it.
Hadi şuna bir bakayım.
Let's have a look at it, Barham.
Bırak da neyin olduğuna bakalım Barham.
Let's have a look at it.
Hadi ona bi bakalım.
- Okay. Let's have a look at it.
Pekala, gidip bir bakalım.
Let's have a look at it.
Bir bakalım.
Let's have a look at it.
Bakalım şuna hele.
Come on, let's have a look at it.
Gel buraya, aç elini.
Let's have a look at it.
Bir göz atalım.
I said, let's have a look at it!
Bir göz atalım, dedim!
Let's have a look at it.
Haydi gidip bir bakalım.
Well, let's have a look at it.
Evet, ona bakalım.
That's got it, now let's have a look at you.
Bu işini gördü. Hadi sana bir bakalım.
Let's have a look at it.
Şuna bir bakalım.
Take it out. Let's have a look at it.
- Tamam getirin bakalım içinde ne var.
Good, well, let's have a look at it, shall we?
Güzel. Bir bakalım, olur mu?
Well, let's have a look at it.
Bir bakalım.
Hmm. Let's have a look at it on the holograph.
Hologramda bakalım.
But before they collect their prize, let's just have a look at what made it possible... for them to be here with us tonight.
Ama onlar ödüllerini almadan önce, bu gece bu ödülü onlara neyin kazandırdığına bir göz atalım.
Let's have a look at it.
Bir bakayım.
We shall see in this film. Now everybody, let's have a look at it together.
Filmde bunu göreceğiz.
Well, let's have a look at what it explores, shall we?
Neyi araştırıyormuş bir bakalım.
Let's leave it here, I'll have a look at it later on.
Burada bırak. Daha sonra bakarım.
Let's have a look at it.
Şimdi ne olduğunu göreceğiz.
- Let's have a look at it.
İzleyelim şunu.
Well, let's have a look at it then, Bob.
İyi, bir bakalım, Bob.
Just for the fun of it, let's have a look at those data banks.
Sırf eğlence olsun diye, hadi şu veri bankasına bir bakalım.
I'm taking this piece over to S.T.A.R. Labs to let them have a look at it.
Bu parçayı incelemeleri için STAR laboratuvarına götürüyorum.
Let's have a look at it.
Şimdi bir bakalım.
- Let's have a look at it.
- Şuna bir bakalım.
Once it's complete, I'll be sure to let you two have a look at it.
Bitirdiğimde, siz ikinize göstereceğim.
Let's have a look at it, shall we?
İnip bir bakalım ha?
Let's have a look at it.
Hadi bir bakalım.
It's not as if they actually have a case. Let's just let the judge take a look at everything.
Hadi bunun bir dava olup olmadığına hakimin bakmasına izin verelim.
Let's have a look at it together...
Gel beraber düşünelim...
Let's have Eric take a look at it.
Eric'e verelim baksın.
All right, let's have a look at it.
Pekala bir bakalım.
Fuck it, let's have a look at these pills.
Siktir et, şu haplara bir bakayım.
Yeah, well, let's have a look at it and just...
Evet, tamam, bir bakalım...
Well, let's have a look at it.
Gözden geçirelim bakalım.
Come on then, let's have a look at it.
Haydi ama, gel bir bak.
It's too fast to see, so let's have a look at it again in slow motion.
Görmek için çok hızlı, o yüzden yavaş çekimde bir daha göz atalım.
So, the LHC really is gonna let us over that border and let us have a look at this land and survey it and see. And this is why people, when people ask, you know, what we're gonna find,
Fakat toprağın bir anlık bakışını çoğu zaman gerçekten anlayamayız lhc nin gerçeğini gittiği yeri bu sınırdan bize bildirin bize oradan bakmamız için izin verdiğinde biz de görürüz insanlar nasıl ve ne zaman sorularını sorarlar bulacağımızı biliyorsunuz
I just want to know where the wonder is, and let's have a look at it.
Şu dünya harikası neredeymiş, ona bir bakayım diye geldim.
Well, let's have a look at it.
Evet. Hadi şuna bir bakalım.
Let's have a look at it then.
Görelim o zaman.
Let's just have a look at it.
Hadi bir deneyelim.
Let's just get the snow off it and have a look at it.
Üstündeki karı temizleyip bakalım bir.
Let's have a look at it.
Onlara bir göz atalım.
She keeps touching the back of her neck. Here. Let's have a look at it.
Boynunun arkasına dokunup duruyor.
He says it's not functional. Let's look at it and have the doctor to install a governor.
Bir göz atalım sonra da doktor kafasına bir "düzenleyici" taksın.