Let him Çeviri Türkçe
43,659 parallel translation
Don't know, I wouldn't let him in.
- Bilmiyorum, içeri almadım.
He's unconscious! Let him hear your voice.
Sesini duymasını sağla.
We're not just gonna let him fall.
Onun öylece düşmesine izin veremeyiz.
Let him stay.
Burada kalsın.
So, let him.
Bırak şüphelensin.
Then let him bleed out!
O zaman bırak kaybetsin!
Let him go.
Bırak onu.
Oh, I sort of made a deal with the Dark One and let him out of his cage for a ticket home.
Karanlık Olan'la bir tür anlaşma yaptım ve dönüş biletimiz karşılığında onu kafesinden çıkarttım.
I'll let him know.
Haber veririm.
Secret Service is gonna let him go?
Gizli Servis gitmesine izin mi veriyor?
I can't let him win.
Kazanmasına izin veremem.
I don't understand how the Process let him pass.
Süreç onu nasıl geçirdi anlamıyorum.
Let him go.
Bırakın onu.
Marco, let him go!
Marco, bırak onu!
- Don't let him in!
- Onu içeri alma!
What did he say for you to let him in?
Onu içeri alman için sana ne söyledi?
I'd like to let him.
Bunu yapmasını isterim.
Let him go.
- Bırak onu gitsin.
Please let him know I think he's very brave for doing this.
Lütfen ona bu yaptığının çok cesurca olduğunu düşündüğümü söyleyin.
You're just gonna let him hang, aren't you?
Sarkmasına müsaade edeceksiniz, değil mi?
Whoa, hey, are you just gonna let him go outside like that?
Böyle çıkmasına müsaade edecek misin yani?
Damn it, Mac, I said pick a fight with him, not let him use your face as a speed bag.
Kahretsin, Mac, sadece kavga çıkar dedim, adam seni boks topu olarak kullansın demedim.
You let him go?
Gitmesine izin mi verdin?
How could you let him go?
Nasıl gitmesine izin verirsin?
Let him witness this.
- Tanıklık etsin.
He was 50 feet away, watching Julie, and I just let him get away.
15 metre ötede Julie'yi izliyordu ve elimden kaçırdım.
Don't let him get in your head.
Aklına girmesine izin verme.
Let him go!
Bırak onu gitsin!
If our quarry hadn't crossed the line into murder last night, I'd be quite tempted to let him continue his attacks.
Avcımız dün gece cinayetle çizgiyi aşmasaydı saldırılarına devam etmesini isterdim.
Let's give him 10 units of cryo.
10 birim cryo verelim.
Okay, let's pack him, get ready to bring him upstairs.
Kapatıp yukarı çıkarmak için hazırlayalım.
Okay, let's close him and rush him to the ICU.
Kapatıp hemen yoğun bakıma çıkaralım.
But... if he was watching football, he let me sit and watch the game with him.
Ama... eğer o maç seyrediyorsa, benim de onunla oturup, maçı izlememe izin verirdi.
You heard him, let's move.
Gidelim! - Duydunuz, harekete geçin.
All right, let's get him in the rig.
Tamam, onu ambulansa alalım.
There was this real brute of a guard named Gun Wu, and let's just say Gun Wu had a real curious vibe to him...
Gun wu adında çok haşin bir koruma vardı. Herif çok meraklı çıktı.
Let me come in and get him.
İçeri girip onu almama izin ver.
Me killing him. I mean, let's be clear about this.
Yani, bu konuda açık olalım.
Let's see if we can get him over here now.
Hemen gelebilir mi diye sor.
Where? Let me talk to him!
Bırakın onunla konuşayım!
Sounds like you're not even sure this is what got him killed, let alone why.
Nedeni şöyle dursun, onu öldürenin bu olduğundan bile emin değil gibisiniz.
Let me lay it out for him ; he'll forgive your mistake on the stand, probably call defense counsel to chambers and read them the riot act.
Onunla ben konuşurum, kürsüde yaptığın hatayı affedecektir. Muhtemelen savunma avukatını odasına çağırıp fırça atar.
Aah! Mac, just let me shoot him, please!
Mac, bırak da vurayım şu adamı, lütfen!
Hey, hey. Let me... let me talk to him?
Bırak ben konuşayım, tamam mı?
All due respect to both of you, this isn't about him so let's not make it.
İkiniz için de saygım sonsuz ama bugün konumuz o değil.
No one's ever been able to put a face to him, let alone get in the same room with him.
Aynı odada bulunmayı geç yüzünü bilen bile yok.
- No, let me have him.
- Hayır, o bende.
All right, let's box him in, see if we can take his weapon, his phone.
Kıstırıp silahını ve telefonunu alalım.
Made him feel more powerful to let me live?
Yaşamama izin vermesi ona daha güçlü hissettirmiş olabilir.
Let's hear him out.
Onu dinleyelim.
Let me ask him.
Ona sorayım.
let him go 1637
let him talk 70
let him in 156
let him sleep 41
let him have it 44
let him wait 26
let him speak 75
let him try 35
let him be 121
let him do it 52
let him talk 70
let him in 156
let him sleep 41
let him have it 44
let him wait 26
let him speak 75
let him try 35
let him be 121
let him do it 52