Let me go with you Çeviri Türkçe
459 parallel translation
Woody, let me go with you, yeah?
Woody, ben de seninle geleyim, hı?
- Let me go with you.
- Seninle geleyim.
- Let me go with you, will you, Bud?
- Seninle geleyim, olur mu, Bud?
- Let me go with you.
- İzin verin sizinle geleyim.
Please let me go with you.
Lütfen seninle gelmeme izin ver.
Let me go with you!
Bırak seninle geleyim!
- Let me go with you.
- Bırak seninle geleyim.
Let me go with you to the judge.
Gel beraber yargıca gidelim.
Let me go with you.
Ben de seninle geleyim.
Please let me go with you.
Lütfen gelmeme izin ver.
Mr. Holmes I wish you'd let me go with you.
Bay Holmes keşke sizinle gelseydim.
I'm ready to start if you'll let me go with you to your camp.
Eğer kampına gelmemi istersen, ben hazırım.
Let me go with you?
İzin ver seninle geleyim.
Then let me go with you.
Beni de götür.
- Let me go with you, please.
- Bırak seninle geleyim, lütfen.
Doctor won't let me go with you.
Doktor sizinle gelmeme izin vermiyor.
Let me go with you.
Ne olur seninle geleyim.
If you must go back to Agry Town, let me go with you.
Agry kasabasına gitmek zorundaysan, seninle gelmeme izin ver.
- Let me go With you.
- Seninle geleyim.
Let me go with you!
Sizinle geleyim!
John, let me go with you.
John, seninle geleyim.
Do what you like with me, but let her go, please!
Bana istediğinizi yapın ama lütfen Ella'yı bırakın gitsin!
Me and Hank won't let you go out with that guy.
Hank ve ben o herifle çıkmana izin vermeyeceğiz.
Send someone you can trust with me to Shanghai. lll pay you to let him go now.
Güvenebileceğin birini, benimle beraber Şanghay'a yolla. Hemen gitmesine izin vermeniz için size öderim.
Do with me what you like, but let her go free.
Bana ne istersen yap ama onu serbest bırak.
Would you let me go with you?
Seninle gelmeme izin verir misin?
Let me go! I don't want to go with you.
Bırakın gideyim!
- Amy, you must let me go with him.
- Amy, O'nunla gitmeme izin vermelisin.
Ashley, let me go to the depot with you.
Ashley, izin ver seninle istasyona kadar geleyim.
You'll let me go about it with him in my own way?
Onunla kendi yöntemimle konusmama... izin verir misin?
- Let go of me. - We'll go along with you.
Biz de seninle geliyoruz.
Let me go with you.
Lütfen!
Even if you change it later on, let me give you one to go with your new face.
Sonradan değiştirsen bile... yeni yüzüne yakışacak bir isim vereyim sana.
- You may let yourself go with me.
- Yanımda rahat olabilirsin.
For the last time, please let me go with you.
- Lütfen beni de yanına al.
You let me go through with it, sitting in court... the crowd hating me, hissing at me, wanting me dead.
Cezama katlanmama, mahkemede oturup insanların, benden nefret etmesine beni ıslıklamasına, ölmemi istemesine izin verirdin.
Please let me go to the prison with you.
Lütfen sizinle hücreye girmeme izin verin.
Let's go so you can give me a hand with the shopping.
Yardım et de taşıyalım şunları.
Let me go in with you. Come on, Marcello, let me in.
Ben de seninle geleyim.
- Let go! And when you buy me the sports cap, I want it with a little strap in the back.
Şapkanın arkasında minik bir kayış olmasını istiyorum.
If none of you agree with my reasons, then let me go with these people, and I will help you elect a new chief.
Eğer benimle aynı fikirde değilseniz o zaman bırakın bu insanlarla gideyim, ve size yeni bir lider atamanızda yardımcı olayım.
In order to identify with me... you went to the concentration camps, relived father's calvary... hid your love for me under the mask of self-sacrifice... persecuted a poor, sick woman... let your husband go
Kendini benimle özdeşleştirmek için toplama kamplarına gittin, babamızın çektiği çileyi gördün. Fedakârlık maskesi altında bana olan aşkını gizledin. Zulme uğramış, zavallı hasta kadın bırak kocan gitsin.
- Let go! You will be pulled down with me.
Sen de benimle birlikte düşeceksin!
If you're so determined to go through with this why don't you let me help you?
Madem bu kadar azimlisin neden yardım etmeme izin vermiyorsun?
Master Shen, come with me, I'll let you go.
Shen usta, benimle gelin, sizi bırakacağım.
And I'll let you go on with me. To Mexico.
Benimle Meksika'ya gelmene de izin vereceğim.
Even if I have to go with you let me at least say farewell to Yin Feng
Madem bu kadar ısrarcısın... en azından Yin Feng'e elvada diyeyim!
Now, you let Miss Tracey go and you come with me.
Şimdi Bayan Tracey'i bırak gitsin ve sen de benimle gel.
I can't let you go on your own Then come with me
Ama canını tehlikeye atmana izin veremem o zaman benimle gel
Let me go with an image of you smiling.
Lütfen...
You play ball with me, I'll let you go, huh?
Bana kolaylık göster, ben de kolaylık göstereyim sana.