Let me know what you think Çeviri Türkçe
96 parallel translation
Taste it and let me know what you think.
Bir tat ve ne düşündüğünü söyle.
You better take a look at them and let me know what you think.
Bir göz atıp bana ne düşündüğünüzü söyleyin.
So, if you have time, let me know what you think, and I'll send you a copy of the interview.
Zamanınız olursa fikirlerinizi söyleyin. Ben de söyleşinin bir kopyasını size gönderirim.
Read it and let me know what you think.
İnceledikten sonra nasıl bulduğunu söyle.
Let me know what you think, okay?
Ne düşündüğünü bana bildir, tamam mı?
Let me know what you think.
Ne düşündüğünü söyle.
Why don't you look this over and let me know what you think?
Şuna bir göz atıp, düşündüklerini benimle paylaşır mısın?
One reason, now that you let me know what you think I'm made of.
Bir tek neden. Artık Hakkımda ne düşündüğünü biliyorum.
Well, I'm off to take a massage - let me know what you think.
Şimdi masaj yaptırmaya gideceğim. Düşünüp fikrinizi söylersiniz. Acelem yok.
Let me know what you think.
Sonra ne düşündüğünü söyle.
Anyway, I'll be back next week, so give me a call and let me know what you think. Bye.
Beni arayıp fikrini söylersin olur mu?
Let me know what you think.
Senin fikrini öğrenmek istiyorum.
You'll let me know what you think?
Ne düşündüğünü bana söyleyecek misin?
Let me know what you think.
Ne düşündüğünü söylersin.
You let me know what you think.
Ne düşündüğünü bana söylersin.
When you finish reading'that, you let me know what you think!
Bunu okumayı bitirdiğin zaman, bana ne düşündüğünü söyle.
Well, why don't we just get together in the future and you can let me know what you think.
O zaman niye gelecekte buluşmuyoruz? Böylece sen de bana fikrini söyleyeblirsin.
This is one of jordan's artists. I want to listen to it and let me know what you think.
Bu Jordan'ın sanatçılarından biri.Bunu dinlemenizi ve ne düşündüğünüzü söylemenizi istiyorum
Let me know what you think. I heard the bear one's pretty good.
Ayılı olan bayağı iyiymiş diye duydum.
Let me know what you think. Okay.
- Ne düşündüğünü bana söylersin.
When we've finished our talk, you may read the will for yourself, and I hope that you'll let me know what you think of it.
Konuşmamızı bitirdiğimizde vasiyetnameyi kendin okuyabilirsin, ve umarım ne düşündüğünü bana söylersin.
Let me know what you think about the fact that we're thinking of making the sasquatch the national animal of Canada.
Büyük ayağı, Kanada'nın ulusal hayvanı yerine koymamız konusunda neler düşünüyorsunuz görelim?
Okay, let me know what you think.
Pekala, ne düşündüğünü sonra söylersin.
But leave a message and let me know what you think so I can, um, plan that out a little bit.
Yine de mesaj bırak ki ne düşündüğünü bileyim ve ona göre plan falan yaparım belki.
Let me know what you think about the rookie.
Çaylakla ilgili ne düşündüğünü haber verirsin.
Why don't you have a taste and let me know what you think.
Neden tatlarına bakıp, ne düşündüğünü söylemiyorsun?
Let me know what you think.
Fikrini sonra söylersin.
Let me know what you think.
Ne düşünüyorsun söyle.
Let me know what you think.
Gosun.
And, uh, let me know what you think
Ve şey, yatağının üstüne koyduğum..
Yeah, perhaps you can let me know what you think.
Bir ara ne düşündüğünü söylersin.
Let me know what you think about it, boss.
Ne düşündüğünü sonra bana söyle.
Let me know what you think.
Fikrinizi söyleyin.
If you want your kids to know you let me, that's fine with me, but I don't think that's what you want.
Çocuklarınızın buna izin verdiğinizi... öğrenmelerini isterseniz, bana uyar. Ama sanırım bunu istemezsiniz.
Some people think we're headed wrong,'cause we listen to records and sing rock songs, but deep inside the battle's hot as hell, and let me tell you what I know quite well, comrade Tito count on us!
Bazı insanlar yanlış yolda olduğumuzu düşünüyor çünkü biz kaset dinleyip rock şarkıları söylüyoruz ama derininde savaş cehennem kadar sıcak çok iyi bildiğim şeyi söylememe izin verin yoldaş Tito bize güveniyor!
Let me tell you what I think you may already know.
İzin verin muhtemelen bildiğiniz bir şeyi size söyleyeyim.
Now, Bart, son I don't know what you think you saw, but let me assure you...
Şimdi Bart, evlat... Ne gördüğünü sandığını bilmiyorum ama seni temin ederim ki...
Do you really think I'd let you run around, knowing what you know and leave you free to kill me?
Bunca şeyi bilmene rağmen seni serbest bırakıp beni öldürmene davetiye çıkaracağımı mı sanıyorsun?
Let me know what you think.
Seni tekrar görmek güzel.
If you think I'm going to let you end this because of what might happen... then you need to get to know me a little better.
Olabilecekler yüzünden aramızdaki şeye son vermene izin vereceğimi sanıyorsan... beni biraz daha iyi tanıman gerektiğini söylerim.
You boys think it over and let me know what you decide.
Teklifimi bir düşünün ve karara varınca bana haber verin.
Think about it. And let me know what you decide.
Bunu bir düşün sonra da neye karar verdiğini bana söyle.
You know, what s going on with Brooke really hurts but I think in a couple days when I start to heel, I m gonna be really psyched that Donna let me squeeze her ass. I mean, even now I m reflecting upon on how soft it was
biliyorsun, Brookla ne olduysa gerçekten canımı yaktı ama birkaç gün içinde düzelmeye başladığımda, gerçekten çıldırmaya başlayacağım Donna poposunu sıkmama izin verdi. demek istediğim, şu anda bile onun ne kadar yumuşak olduğunu yansıtıyorum
You know what, I think I'm just gonna read my stuff and let it kind of do the talking for me.
Bakın ne diyeceğim, sanırım ben sadece şiirlerimi okuyacağım benim yerime onların konuşmalarına izin verelim.
Well, you got a lot to think about... so why don't you take some time and let me know what you decide.
Evet, düşünmeniz gereken çok şey var öyleyse neden bir süre düşünüp kararınızı bana bildirmiyorsunuz?
Well, it's clear you think you know me, let's see what I know about you.
Beni tanıdığınızı sandığınız aşikâr. Bakalım ben sizi nasıl tanıyorum.
I think we both know what's happened, don't we, really What's happened is I've tried to jump over the barrier and that ain't panned out as I had hoped and so if you just let me free, I'll go home and say nothing more about it, we'll both have a lovely Christmas.
Bence ikimiz de ne olduğunu biliyoruz. Engelin üzerinden zıplayarak geçmeyi denedim ama hiç de umduğum gibi olmadı yani gitmeme izin verirsen, eve dönüp bu olayı unutacağım ve ikimizde güzel bir Noel geçireceğiz.
I don't know what you think you got but let me explain something to you.
Ne düşündüğünü bilmiyorum ama bir şeyi açıklamama izin ver.
I think that you should let me know what you know and then we'll try and work something out.
Önce bildiklerini anlatsan da sonra neler yapabiliriz ona baksak daha iyi olur derim.
I know that you, you're feeling me, but you won't let yourself go there because you care more about what people think than your own happiness.
Sen benden hoşlanıyorsun ama ileri gidemiyorsun çünkü mutluluğun hep başkalarının fikrine bağlı.
It ain't that hard to see I know you're feelin'me I know what I want lf l think you'll give me I might let you
Anlamak zor değil Biliyorum bana tutulduğunu Biliyorum ne istediğimi