Liar Çeviri Türkçe
10,078 parallel translation
Are you a liar?
Sen de yalancı mısın?
Isn't a liar.
Yalancı biri değil.
Liar.
- Bendim. - Yalancı.
- Liar!
- Yalancı! Yalancı!
Liar! - I am.
- Öyleyim.
You're a liar.
Sen bir yalancısın.
You watched me. - No. He was a nice guy just- liar!
beni izledin hayır seni nereye götürdüğünü farketmedim hatırladın mı iyi biriydi o sadece...
Has anyone ever told you that you're a terrible liar?
Sana berbat bir yalancı olduğunu hiç söyleyen oldu mu?
- He's a liar.
- O bir yalancı.
Yeah, you told me that, but you're a shitty liar.
- Evet, söyledin ama rezil bir yalancısın.
You're a bad liar.
- Kötü bir yalancısın.
You fucking liar Hu Bayi!
Sen yalancının tekisin Hu Bayi!
Hu Bayi, you liar.
Hu Bayi, seni yalancı!
Liar! You said that we would die together!
Beraber öleceğimizi söylemiştin!
You know, for that I'm a liar?
Şimdi bunu yaptığım için yalancı mı oluyorum?
Because really, I think from day one, you've been the liar.
Çünkü ben ilk günden beri senin yalancı olduğunu düşünüyorum.
Nina could have been a pathological liar.
Her şey mümkün. Nina dur durak bilmeyen bir yalancı olabilir.
The man's a born liar.
Adam doğuştan yalancı.
He's a liar.
Yalancının teki.
Not after calling her a liar and a murderer to her face.
Hele de onun yüzüne'katil've'yalancı'dedikten sonra.
She is a liar.
Zaten yalancı.
She is totally unstable, completely disrespectful untrustworthy- - she's a liar.
Tamamen dengesiz saygısız ve güvenilmez biri olduğunu biliyorum. Yalancının teki.
Well, he was a liar, so it turned out for the best.
Yalancının tekiydi, o yüzden olabileceğinin en iyisi bu sayılır.
Whoever told you that was a liar.
Bunu kimden duyduysan belli ki sana yalan söylemiş.
He was a good liar, but he got what he deserved.
İyi bir yalancı ama ettiğini buldu.
She is a liar?
O bir yalancı.
I am not here to judge you, but I'm a bad liar.
Seni yargıladığımı düşünmeni istemem ama ben çok kötü bir yalancıyım.
Antoine is a liar.
Antoine bir yalancı.
Why do I feel like a liar?
Neden bir yalancı gibi hissediyorum?
No one thinks you're a liar or a traitor.
Kimse senin yalancı ya da hain olduğunu düşünmüyor.
He is safe. But now he thinks I'm a liar.
Güvende fakat artık benim bir yalancı olduğumu düşünüyor.
She's definitely a liar.
O kesinlikle bir yalancı.
I am no liar, and I am no green card slut.
Yalancı değilim, bir yeşil kart paçozu da değilim.
So you're okay with saying that Lily's a liar, but you can't admit that Louis has issues?
Yani Lily'nin yalancı olduğunu söylemekte sorun yok ama Louis'in sorunları olduğunu kabul etmiyor musun?
I'm a loser, I'm a liar, I'm a whack-job!
Ben eziğim, yalancıyım, delinin biriyim!
A liar and a fake.
yalancı ve sahtekar.
Now we know he's a thief and a liar.
Bir hırsız ve yalancı olduğu tamam.
But that's the problem with being a liar, son.
Ama esas sorun senin yalancı olman oğlum.
"Liar". "I know". "You'll pay".
Yalancı. Biliyorum. Cezanı çekeceksin.
You are a liar.
Yalan söylüyorsun.
We don't make a liar out of you.
Sizi yalancı durumuna düşürmeyeceğiz.
I'm so sorry I threw you across the room and called you a liar.
Seni odanın bir ucuna attığım için ve sana yalancı dediğim için çok özür dilerim.
'Cause your pants are on fire, liar, liar.
Çünkü kıvıracağım diye paçaların tutuştu, yalancı çoban.
He's a liar too, and Italian.
O da yalancı ve İtalyan.
You're a trained liar.
Sen eğitimli bir yalancısın.
You liar.
Seni yalancı.
You're a liar and a cheat.
- Yalancı ve hilecisin.
Liar!
Yalancı!
♪ When I see a man, I see a liar... ♪ I do love that jacket.
- Ceketini sevdim.
Okay, liar.
Oldu, yalancı.
- You're a liar.
- Yalancısın.