Like you mean it Çeviri Türkçe
2,089 parallel translation
Say it... Like you mean it.
Gerçekten istiyormuş gibi söyle.
Like you mean it!
İçinizden geldiği gibi yapın!
Like you mean it.
Kalbinin derinliklerinden.
I mean, I heard that you can see people like me, but still, it's...
Benim gibileri gördüğünü duymuştum.
I mean, like you said before, it picks up on all sorts of other stuff.
Yani, senin de dediğin gibi diğer her tür şeyleri alıyor.
I mean, even understanding how rare we are, you know, that maybe intelligent life like we might understand it is very, very far away from us puts an incredible responsibility on us.
Demek istedigim ne kadar nadir oldugumuz anlamak, anlayabilecegimiz zeki yasamlarin bizden çok çok uzakta olmasi, bize inanilmaz bir sorumluluk yükler.
I mean, I like to know you still got it. That special sauce.
Hâlâ çekiciliğini koruman çok hoşuma gidiyor.
It's mean girls like you that always ruined high school for the rest of us!
Senin gibi kötü kızlar, diğerleri için liseyi zehir ettiler!
I mean, my arm's sore, but, you know, it's weird. It's like, if I... Ahh!
Şey gibi, söyle olursa çok böyle omuz hizasında düz tutarsam cidden çok ağrıyor.
I mean, it's not like you go to college and then you just start speaking a completely different language.
Üniversitedeyken tamamen farklı bir dilde konuşacak değiliz ki.
I mean I've worked my entire career to save up, to protect myself, and you live every day like it's a party.
Kariyerim boyunca birikim yapmak ve kimseye muhtaç olmamak için çalıştım. Sense her günü hovardalıkla geçirdin.
I mean, it wasn't just you clapping like a maniac?
Yani sadece manyak gibi ellerini vurmuyordun, değil mi?
You mean, like, leave right this minute, try it out?
Yani, burayı hemen terk edip dışarıda mı deneyelim?
I mean, it is not like you see in the movies and TV.
Yani, filmlerde ve televizyonlarda göründüğü gibi değil.
I mean, it's like scat in there, you know.
- İçerisi darmadağınık.
I mean, a ton of people don't like you, and you're fine with it.
Yani senden hoşlanmayan yığınla insan var ama sen hiç sorun etmiyorsun.
I mean, it's all well and good to have your friends over, but what are you doing, letting her out dressed like that, and on a night you discover that she's not going to school?
Yani, senin arkadaşlarınla arası iyi ama sen ne yapıyorsun, onu bırakıyorsun. Böyle giyinmiş gecenin bir yarısı bir yerleri keşfe çıkmayacağı ne mâlum? Okula gitmiyor.
I mean, it's like you have OCD, except instead of germs, you're obsessed with saving strangers.
Sanki obsesif kompülsif bozukluğun var ama sen mikroplar yerine yabancıları kurtarmakla takıntılısın.
I mean, I'm up, like, half the night trying to figure it out, you know, but...
Gecenin yarısına kadar uyumadım anlamaya çalıştım ama...
I mean, it's not like you have a shot with Ready McGee over there, right?
Yani, bayan kitap okur hayatının fırsatı değil ya?
What do you mean? it just... like someone's in control of what they're doing.
Ne demek istiyorsun? İki kurban da gerçekten pislik ve dolandırıcıymış. Tüm bu olanlar sanki biri ne yaptıklarını kontrol ediyormuş gibi geliyor.
I mean, once you're a grown-up, and your friends... u Like, when you're alone with your mom, you can take it.
Annenizle yalnızken, sorun olmaz.
- What do you mean, it looks like we're struggling?
- Biraz çaba göstermeniz derken?
I'm sorry, I don't mean to sound like I'm not grateful for what you're doing, it just... kills me what my wife would think if she'd lived to see this.
Üzgünüm, yaptığınız şeyden hoşnutsuz kalmış gibi davranmak istemem ama karımın yaşayıp bunları görseydi ne düşünürdü diye düşünmek beni mahvediyor.
I mean because you're doing it behind my back like some worthless little slag off the estate.
Kastettiğim, beş para etmez değersiz fahişeler gibi arkamdan iş çevirmen.
So, if it's cool, I'd just like to keep, you know, my personal stuff... Personal. Nothing personal, I mean, you know, to you.
Yani, Sadece tutmak istiyorsanız, bilirsiniz işte sadece kişisel kişisel değil bilirsiniz
No, I mean, it looks like you need a part, eh?
Hayır, demek istediğim, sana lazım yeni bir part ıyh?
You mean, like, hide it?
Saklamak gibi mi?
I mean, if I look at it from your point of view, like if you see a black guy compared to, like, any white guy we probably seem, like, gay.
Mesela senin bakış açından bir siyah erkeği bir beyaz erkekle karşılaştırınca biz sana eşcinsel gibi görünürüz.
I mean, didn't you just learn how it works, Like, 20 minutes ago?
Yani, bu şeyin nasıl çalıştığını daha 20 dakika önce öğrenmedin mi?
Is that... I mean, you know, is that what they really wanted this to be like when they built it?
Yani bunu yaparlarken sesi bu şekilde yansıtsın istemişler midir?
Well, as long as we're square I feel like it's time to move on down to number two, you know what I mean?
Madem anlaştık listemin ikinci sırasından devam edeyim değil mi?
I mean, it's almost like he's putting the moves on you.
Aynen öyle. Sanki sana asılıyor gibi oldu şimdi.
Yeah, I mean, I'm cool with it, and I'm glad you can bring it up, and it sounds like you're cool with it.
Benim için sorun yok, bu konudan bahsedebildiğine göre senin için de sorun yok gibi görünüyor.
I mean, that's one of the reasons I agreed to meet with you today si it seems to me like you and I...
Bugün seninle görüşmeyi kabul etmemin nedenlerinden birisi de bu.
I mean... In that version, it seems like you should end up with him.
Yani bu versyonda benle değil onla birlikte olman lazım.
All I mean is, when I met you, it was like I realised all my life I've been doing an impression of myself, or, you know, or an impression of what I thought I should be, or what other people...
Tek söylemek istediğim tanıştığımızda tüm hayatımın kendimi tekrardan ibaret olduğunun farkına vardım. Ya da yapmam gerektiğini düşündüğüm şeylerin tekrarı ya da başkalarının...
Excuse me... Twilight, I would just like to ask... I mean, if it would be all right if you haven't given it to someone else...
Afedersiniz... eğer sorun olmazsa eğer bileti henüz birine vermediysen...
I mean, I think it's like... You know,
Yani, demek istediğim Bu biraz şey gibi,
I mean, yeah, you can wish it, and you can do it, but only if you have the educational advantages, the societal advantages that, like, what, five percent of the country has.
yani bence, hayal edebilirsin, ve yapabilirsin, ama ancak eğer eğitimsel avantajların varsa, ayrıca sosyal avantajlar ve bunun gibi, ve buna memleketin % 5'i sahip.
I mean, it's not like you took her phone number or anything.
Demek istediğim telefonunu falan almamışsın sonuçta.
Couldn't you say something like that even though you don't mean it?
İstemesen bile böyle şeyleri söyleyemez misin?
If you are caught up with people like that, it could mean trouble.
Böyle insanlara yakalanırsan başın belaya girebilir.
- Well, I mean, like do you get it from individuals or is there like a store in Queens you go to and just pick stuff out?
- Yani şahıslardan mı alıyorsunuz, yoksa Queens'de bir dükkana gidip oradan mı seçiyorsunuz?
Listen, I know that Wally can be a bit blunt, but at least he tells it like it is, you know what I mean?
Wally biraz aptal olabilir ama en azından olduğu gibi davranıyor.
I don't know. I mean, it kinds seems like a waste, you know?
Ama bana saçma geliyor.
I mean, look how you kids talk in front of me It's like you don't respect authority.
- Pek emin değilim doğrusu. Baksana, ben yanınızdayken nasıl konuşuyorsunuz. Otoritemin bir değeri yokmuş gibi sanki.
You know, I mean, that may not sound like a big deal, but it actually was.
Böyle bir anda olması çok garipti.
Just because you're used to something... doesn't mean you like it.
Bir şeye alışmış olman ondan hoşlandığın anlamına gelmez.
Yeah, Mr. C. I mean, like, is it true? Did you really work on some fools or something?
Evet Bay C. Yani, böyle dövüşerek falan gösteri yaptığınız doğru mu?
I mean, you've been spending so much time with Brendan these days, it's like you're part of the family or something.
Bu günlerde Brendan'la çok vakit geçiriyorsun. Ailemizin bir parçası gibisin.
like your brother 20
like your dad 19
like you and me 45
like you told me 16
like you 1448
like you said 759
like yours 81
like your mother 32
like you used to 18
like you do 64
like your dad 19
like you and me 45
like you told me 16
like you 1448
like you said 759
like yours 81
like your mother 32
like you used to 18
like you do 64
like your father 54
like you don't know 28
like yourself 72
like you wanted 25
like you care 36
like you always do 49
like you wouldn't believe 25
like you were 21
like you did 54
like you know 24
like you don't know 28
like yourself 72
like you wanted 25
like you care 36
like you always do 49
like you wouldn't believe 25
like you were 21
like you did 54
like you know 24
like you are 30
like you say 78
like you asked 66
you mean it 157
mean it 34
like my father 47
like a virgin 32
like a dream 34
like a bird 44
like a 442
like you say 78
like you asked 66
you mean it 157
mean it 34
like my father 47
like a virgin 32
like a dream 34
like a bird 44
like a 442
like me 894
like a baby 70
like a princess 21
like an angel 29
like i said 2538
like i told you 172
like i care 29
like always 190
like hell 158
like us 230
like a baby 70
like a princess 21
like an angel 29
like i said 2538
like i told you 172
like i care 29
like always 190
like hell 158
like us 230