Mark it Çeviri Türkçe
2,970 parallel translation
Think I wouldn't mark it?
İşaretliyeceğimi düşünmüyor muydun?
We're just gonna go ahead and mark it off.
Bu yüzden işaretleyeceğiz.
I want to mark it down on my calendar with a big smiley face.
Ajandamda o güne kocaman bir gülen yüz koymak istiyorum.
Yeah, Eileen, it's Mark at CAA.
Eileen, ben CAA'dan Mark.
It's Mark.
Ben Mark.
Stay out of it, Mark.
Bundan uzak dur, Mark.
Mark, it's me.
Mark, benim.
One day, I put a bag on her head and I smashed it... With a stone they used to mark the edge of the trail.
Bir gün kafasına bir torba geçirdim ve kafasını patika kenarını işaretlemek için kullandıkları taşla ezdim.
Oh, yeah, it's... it's mine, Mark.
Evet benim parfümüm, Mark.
It's your career, Mark.
Bu senin kariyerin Mark.
And then I'd cut out a picture of Marky Mark and paste it over the groom.
Ve sonra Marky Mark'ın yüzünü damadın yüzünün üzerine yapıştırdım.
It's got four mark 48 torpedo tubes, 28 tomahawks, and 18 trident nuclear missiles, which can basically wipe out anything, anywhere, anytime.
4 Mark 48 torpido tüpleri 28 adet Tomahawk ile 18 Trident nükleer füzesi var ki herhangi bir şeyi, herhangi bir yerde herhangi bir anda dümdüz edebilir.
And actually, I put it to you, Mrs Brown, that this strange little girl is in fact Grandad!
- İyi geceler, oğlum. Anne, gitmeden önce Mark'ın sana söylemek istediği bir şey var, değil mi Mark?
Specifically, it was a very concentrated solution of Mark's pheromones, which is what's causing the burning on the victim's neck.
Kurbanın boynunda yanıklara sebep olan şey Mark'ın feromonlarının konsantre edilmiş bir çözeltisiydi.
- Mm-hmm. - Didn't you love it, Mark?
Sen sevmedin mi, Mark?
Hey, it's Mark.
Merhaba, Ben Mark.
I'm taking it to Mark.
- Mark'a götürüyorum.
I was worth it, to get Mark.
Mark'a sahip olmaya değdi.
This mark here, you can see it, shaped like some type of ornament.
Görebileceğin üzere şu iz bir çeşit süs eşyası tarafından yapılmış.
Mark, how do you think it went in there today?
Mark, sizce bugün duruşma nasıl gitti?
It was your birth mark that gave you away.
Doğum leken seni ele veriyor.
Well, it was the only box marked "Vampire attacks question mark."
Üstüne "vampir saldırıları" yazılmış bir kutu vardı o kadar.
It had a question mark.
- Sonunda soru işareti vardı.
Oh, rub it in, why don't you? HE SOBS
Ona değerdim, Mark melek gibiydi!
- The mark on your arm, what is it?
- Kolundaki marka neyin nesi?
When he hit her, it made the mark.
Ona vurunca, mürekkep izi bırakmıştır.
It's been a long time, Mark.
Uzun zaman oldu, Mark.
It posits that one of the signs of the final days before the earth is destroyed is the appearance of the "mark of the beast."
O iddialarin biri de kiyamet kopmadan önceki son günlerin alametinin deccalin isaretinin görünecegiydi.
I thought it was going to be Mark.
- Mark söyler diye düşünüyordum.
I mean, Mark even offered to help her with it, and that just got her more upset.
Yani, Mark ona yardım etmeyi önermişti ve bu onu daha üzmüştü.
It is the mark of a great politician.
Harika bir politikacının olayı odur zaten.
If Mark won't do it, it'll have to wait for Michael, then.
Mark yapmazsa, Michael, bunu yapacak o halde.
It's almost as if Christopher has a black mark against him.
"Christopher'ın alnına kara bir leke sürülmüş sanki."
I mean, this mark on me... It means something, doesn't it?
Bendeki işaretin bir anlamı var değil mi?
It's where I roped my first mark.
İlk işimi yaptığım yer.
I mean, it's way off the mark.
Yani sonuçtan çok uzak hatta.
It's looking for a mark... something alive.
İşaretin peşinde, canlı bir şeyi arıyor.
It's a question mark!
Soru işareti!
I mean, most of the time, when a mark's just a mark, you get a set-back, you don't panic, you take it in your stride.
Yani çok zaman hedef, sadece bir hedeftir. İşler planladığın şekilde gitmezse paniğe kapılmadan, doğru yönde gitmesini sağlarsın.
Yes, Mark, it's been your status update for a week now.
Evet Mark. Bir haftadır güncellemen o.
Rox, it's Mark.
Rox, Mark konuşuyor.
No, I... oh, does he want to do it?
Hayır. Mark istiyor mu peki?
It's like I am infected by Mark Sloan. And I just can't... I can't think about anything or anybody, and I can't sleep.
Mark Sloan virüsünü kaptım sanki ve ben başka hiçbir şeyi ve hiç kimseyi düşünemiyorum uyuyamıyorum.
- Mark will buy it. - His dreams have always been my dreams.
Ben neyi hayal ettiysem o da hep onun peşinden gitti.
Easy, Mark. It's okay.
Sakin ol, Mark.
Now, Mark, maybe he didn't want to split it three ways.
Mark, belki de üçe bölmek istemiyordu.
It had a silhouette and a question mark.
Bir gölge ve soru işareti koymuşlardı.
But, like the golf cart, it's a bit slow off the mark.
Ama, tıpkı golf arabası gibi, tepki vermekte çok yavaş.
Is it, mark?
Mark? Duyuyor musun?
Mark, it is not gonna happen.
Mark bu olmayacak.
Mark two laser grid around it, infrared on the floor, need a harness rated for six tons attached to a chopper to lift it out through a skylight.
İki tane lazer parmaklık, yerde ısı algılayıcı, gökyüzününe doğru kaldırmak için de altı ton çekebilen bir kayışa bağlı helikopter lazım.
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it's ok 4874
it's okay 22028
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's okay 22028
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's a girl 287
it's only fair 72
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's a girl 287
it's only fair 72