Match Çeviri Türkçe
17,906 parallel translation
You know, my mom spent weeks trying to match the uniforms to those colors.
Annem haftalarca maç için bu renk üniformalar yapmak için ugrasti.
The CSU got a match.
- Çünkü başka birini buldular.
By saying all these things, I'm setting a match to my career and maybe my life.
Bütün bunları itiraf ederek kariyerimi çöpe atıyorum hatta belki de hayatımı bile çöpe atıyorum.
No one could ever match me... and no one ever will.
Kimse benimle kapışamadı kapışamayacak da.
Match coordinates.
Koordinatları girin.
I said Sparen will not draw any match.
Sparen çöp çekmeyecek dedim.
Cells in the mouth that match Waldron's DNA.
Ağızda Waldron'un DNA'sıyla eşleşen hücreler.
You are not watching a tennis match on TV.
- Televizyonda tenis maçı izlemiyorsun.
But they're no match for ours.
Ama bizimkilere denk değiller.
Even the QR19 software couldn't find a match.
QR19 yazılımı bile bir eşleşme bulamadı.
The punishment does not match the crime.
Cezası suçuyla eşleşmiyor.
He's finally meeting his match.
Mükemmel! Nihayet dengiyle karşılaşacak.
Are you in the summer match, Mrs. Klingenberg?
Yaz tatilindeki turnuvaya katılacak mısınız Klingenberg Hanım?
Shit fire and save the match!
Yok, ebesinin amı.
Yes, there are many common interests leading to a love match...
Evet. Orada aşk evliliği için pek çok ortak ilgi alanı var.
That's a match.
Bir kibrit.
- Yeah, a match.
- Evet, öyle.
You need your stories to match.
- Karınla ikinizin anlattıkları birbiriyle örtüşmeli.
I'm so looking forward to the boxing match.
Boks maçını dört gözle bekliyorum.
Defense Commander... This document was submitted to me. The number of naval mines doesn't match up.
Komutan bana gönderilen bu belgedeki ile deniz mayınlarının sayısı eşleşmiyor.
They're the best match here and you know it.
O ikisi burada en iyi çift ve bunu biliyorsun.
The best match here and you're not gonna let us even try?
Harika bir çiftiz ve denememize izin vermeyecek misin?
If I'm a match, I want you to do it.
Uyuşuyorsam yapmak istiyorum.
Where'd you find the match?
- Kibriti nereden buldun?
No, the lab called. The heroin that we found at Naomi's doesn't match the kind that killed Javier.
Naomi'nin evinde bulunan eroin Javier'i öldüren çeşitten farklıymış.
You don't know what you're talking about. So when we test that powder in your hand, you're telling me it's not gonna match the poison that killed Javier?
- Elindeki tozu analiz ettirirsek Javier'i öldüren zehirle eşleşmeyeceğini mi söylüyorsun?
'Cause if it was real... it could definitely match the marks found on Rose's body.
Çünkü gerçek olsaydı Rose'un cesedinde bulunan izlerle eşleşirdi.
Unless you want to check Lucifer's closet for the match.
Lucifer'ın dolabında diğer eşini aramak istersen başka tabii.
We had a shooting last night, and the casings match up to the gun that killed Officer Reese, D.D.A. Rachel Gray, and her bodyguard.
Dün gece bir çatışma oldu, kovanlar da Memur Reese, Bölge Savcı Yardımcısı Rachel Gray ve korumasını öldüren silahla eşleşiyor.
Maybe when the drug analysis comes back, you can match the heroin we found in our victim's car to a specific supplier. Yeah.
Belki uyuşturucu analizi çıktığı zaman kurbanımızın arabasında bulduğumuz eroini belli bir tedarikçiyle eşleştirebilirsin.
Plural. And the dope has all been measured out in doses, so I'm sure it's cut and won't match what was in Tamika's car, which was close to pure.
Dozlarına göre ölçülüp ayrılmış, dolayısıyla, seyreltildiğine ve Tamika'nın arabasındaki neredeyse saf eroinle eşleşmeyeceğine eminim.
It's 92 % pure, and it's a positive match to the dope we found in Tamika Weaver's vehicle.
Yüzde 92 saf ve Tamika Weaver'ın aracında bulduğumuz uyuşturucunun aynısı.
An exact match to the heroin Jon Barnes was arrested with two months ago.
Jon Barnes iki ay önce tutuklandığında yanında bulunan eroinle birebir uyuşuyor.
So it's not a match with the heroin found in Tamika's car.
Dolayısıyla Tamika'nın arabasında bulunan eroinle uyuşmuyor. Dur biraz.
You know, gotta match the rest of the wall.
Duvarın geri kalanıyla eşleşmesi lazım ya.
[blows landing] - Those aliens are no match for Zeno.
- Bu uzaylılar Zeno ile yarışamaz.
But once we match it in ticket sales, we split up any profits.
Ancak, bilet satışlarında buluştuktan sonra, herhangi bir karı paylaştık.
Turns out they do match the ones from the S.U.V.
Görünen o ki, pikap'takilerden biriyle eşleşti.
No, no, no, no, these prints match.
Hayır, hayır, hayır. Bu parmak izleri uyuşmuş.
- Uh, anyone have a match?
Kimsede kibrit var mı?
Most of the Indian subcontinent is b-positive, so finding a local match that is o-negative is more difficult.
Hint yarımadasının çoğu B pozitiftir, o yüzden bölgede 0 negatif birini bulmak daha zor.
So we reached out to the rental agencies to see if we could find a match, and we got a hit... um, a driver, Mahal Sabah.
Biz de aracı bulmak için kiralama acentalarıyla konuştuk ve birini bulduk. Mahal Sabah.
It's a most important test match.
- Çok önemli bir hazırlık maçı.
They looked at 5 million pictures and finally came up with the perfect match.
Beş milyon resme baktılar ve sonunda mükemmel eşleşmeyi buldular.
After a while, people feel cheated if the product doesn't match the hype.
Bir süre sonra eğer ürün reklamı ile uyuşmazsa insanlar kendilerini kandırılmış hissedecek.
Okay, that fingerprint is a match to a Caleb Hammond.
Tamam, parmak izi Caleb Hammond ile eşleşti.
Is the DNA sample a match or not?
DNA karşılaştırması eşleşti mi yoksa eşleşmedi mi?
From what I got off the glass you gave me, there are enough points of commonality for it to meet the criteria for a familial match, but the rest of it seems almost transgenic.
Bana verdiğin bardakta ailevi bir eşleşme olası için yeteri kadar eşleşme mevcut ama geri kalanı aktarılmış gen gibi görünüyor.
Yeah, but the match. You sure?
Evet, ama eşleşmeden emin misin?
Match to what?
Ne eşleşmesi?
Came back a positive familial match.
Pozitif çıktı.