Mattress Çeviri Türkçe
1,713 parallel translation
Somebody knew that she was stashing a bunch of cash in her mattress, ripped her off and killed her.
Birileri kızın döşeğinde bol nakit olduğunu biliyordu. Kızı gasbetti ve vurdu.
You're talking about the mattress in your guest house where you cut out a little space for yourself and hid to feel safe?
Misafir odasındaki döşeği mi diyorsun? Kendine yer açmak için kestiğin hani? Saklanınca kendini güvende hissettiğin?
Will you come check my vertical mattress?
Attığım dikişe bakabilir misiniz Doktor Pratt?
Maybe he hid the money in a mattress somewhere.
Belki parayı bir şilteye saklamıştır.
The bullet's lodged in the mattress.
Kurşun yatağa saplanmış.
I just don't think I can live with this mattress any more.
Ben o döşek orda dururken yaşayabileceğimi sanmıyorum.
I don't care about the mattress.
Eğer istiyorsan at gitsin. Döşek umrumda değil.
Twelve times a year, you know, because if you open your mail more than that, you get a lot of mattress fliers and bills, and another bill.
Bilirsin işte. Çünkü ondan daha sık açarsanız,.. ... bir sürü yatak ilanı ve fatura gelir.
Give her a mattress.
Ona bir döşek verin.
Air mattress,
Hava şiltesi
This morning was the first time in years that I didn't wake up to 220 pounds of French fry breath and three inches of mattress space. I'm happy. You shouldn't be.
Yıllardır ilk defa bu sabah nefesi kızarmış patates kokan 110 kiloluk bir adamla ve yorganın sadece 10 santimlik kısmına kalmış şekilde uyanmadım.
The drugs were hidden in a mattress in the bedroom.
- Ben mutfaktaydım. Uyuşturucu yatak odasındaki yatağın içine gizlenmişti.
- What about a horizontal mattress?
- Yatay matrise ne dersiniz?
It also said the way the body was placed gently on a mattress, not just tossed on the ground, indicated someone who was probably consumed with guilt, especially for the first victim
Aynı zamanda, cesetlerin rast gele atılmayıp özenle yerleştirilmiş olmasının saldırganın özellikle ilk kurbanda suçluluk duygusu içinde olduğuna işaret ettiğini belirtmişsiniz.
THE... MATTRESS IN THE GUEST ROOM IS REALLY HARD.
Misafir odasındaki döşek gerçekten çok sert.
I've got an inflatable mattress.
Şişme bir yatağım var.
Yeah, you could deflate the mattress when you leave.
Evet, giderken döşeğin havasını indirebilirsin. Bugün ayağım takıldı, az kalsın kendimi öldürüyordum.
I should go to my air mattress.
Şişme yatağıma dönmeliyim.
- Mattress.
- Yatak var.
I look forward to signing that new purchase order for those new mattress pads... Good work.
Yeni yatak yastıkları için hazırlanan sipariş formunu imzalamayı dört gözle bekliyorum.
And porn under the mattress.
Yatağın altındaki porno dergi.
The mattress is so squishy that all the blood is rushing to my head.
Yatak o kadar yumuşak ki kan beynime hücum ediyor.
You know, when you move in, you can bring any mattress you want.
Buraya taşınırken istediğin yatağı getirebilirsin.
Well... who wouldn't with an incredible mattress like this?
Harika. Bu inanılmaz yatakta kim uyumaz ki?
Don't you have to get to your job as a mattress salesman?
İşine gitmen gerekmiyor muydu yatak satıcısı?
And your passport : a simple mattress.
İhtiyacınız olan tek şey basit bir yatak.
Relax. I'm a licensed mattress professional, if there were such a thing, and I've got the answer to your problems :
Rahatlayın. eğer lisanslı yatak profesyoneli denilebilecek birisi varsa o tam olarak benim.
- We're here about the mattress.
- Yatak hakkında konuşmak için geldik.
If you let us have your mattress, we'll give you ours.
Yatağını bize verirsen, bizde bizimkini sana veririz.
Our mattress!
Yatağımız!
You traded our mattress?
Yatağımızı mı değiştirdin?
But I can't believe a mattress could make that much difference.
Bir yatağın bu kadar değişikliğe yol açabileceği aklımın ucundan geçmezdi.
Look, we're just going to take our mattress, do a quick sweep of the medicine chest, then we're out of here.
Bak, gidip yatağımızı alacağız ve hızlı bir şekilde ecza dolabını boşaltıp buradan gideceğiz.
You really want to make love on half a mattress behind a billboard?
Gerçekten reklam panosunun arkasında, yarım bir yatakta aşk yapmak istiyor musun?
Friends, the press and the government are in bed together in an embrace so intimate and wrong, they could spoon on a twin mattress and still have room for Ted Koppel.
Arkadaşlar, basın ve hükümet aynı yatakta samimi bir biçimde birbilerine sarılmışlar ve hata yapıyorlar, ikiz yatakta sevişiyorlar ve Ted koppel için hala bir odaları var.
Turn the mattress over. Move things around. Take that spider out the bath.
Yatağı döndür,... kullanılmayan şeyleri kaldır, banyodaki örümceği al.
Pam is the office mattress.
Pam ofisin metresidir.
It's under my side of the mattress.
Yatağın altında benim tarafımdaydı.
- That mattress is tainted!
- Kokmuş bir yatak o!
I mean, throw a "but" in there and add something about a dream where you and I got thrown out of a mattress showroom.
Yani, orada bir "ama" olmalı ve ikimizin yatakta olduğu rüyama bir şeyler eklemeli.
The good news is that the mattress is surprisingly supportive.
İyi haber, yatak şaşırtıcı şekilde tedavi edici.
Here we strew what we no longer want to acknowledge, and everything, most notably the Winnipeg special - a mattress bent over with fatal stains - is quickly covered up by the forgetfulness of our snow.
Artık görmek istemediğimiz şeyleri buraya atarız. Ve her şeyi, özellikle Winnipeg spesiyali. Ölümcül lekeler taşıyan, katlanmış bir yatağı karlarımızın unutkanlığı kaplıyor hemen.
He was sleeping on an air mattress, boss.
Arnett hava yatağında yatıyormuş patron.
Well, maybe we can get you a hot meal and a real mattress tonight.
Bakarsın, belki de bu gece sana sıcak bir yemek ve gerçek bir kadın getirebiliriz.
- Dude, he missed the mattress.
- Dostum, şilteyi ıskaladı ya.
This mattress is pressing against me like a creepy uncle.
Bu döşek korkunç amcam gibi bana baskı yapıyor.
Who got your new mattress when hepatitis Bob had sex with yours?
Hepatitli Bob senin yatağinda sex yaptığında kim değiştirdi bu yatağı?
You know, you are one mattress fire away from being Mom.
Anneme benzemene ramak kalmış.
My mattress.
Benim döşeğim?
Our mattress.
Bizim döşeğimiz.
Lumpy mattress?
Yatağın mı rahatsız etti?