Mcginty Çeviri Türkçe

Where's that blond McGinty sister?

Sarışın olan McGinty kardeş nerede?

Just a minute, McGinty.

Bir dakika McGinty.

You see, when I was a kid, I had a pet lamb, name of McGinty.

Ben bir çocukken, McGinty adında bir kuzum vardı.

The old man put McGinty in the pot.

Yaşlı adam McGinty'i tencereye atmış.

You may choose, members of the jury, to believe the prisoner - that returning from a walk, he found the hanging Mrs McGinty and was about to release the rope when Police Constable Wells appeared on the scene.

Jüri üyeleri, isterseniz tutuklunun sözlerine - yani bir yürüyüşten dönünce Bayan McGinty'yi asılı bulduğuna ve Polis Memuru Wells geldiğinde ipi çıkartmak üzere olduğuna inanabilirsiniz.

On the other hand, you may think the accused intended to cover manual strangulation of Mrs McGinty

Öte yandan sanığın Bayan McGinty'yi paragözlülüğü nedeniyle

Mrs McGinty wore a rose on the fatal night.

Bayan McGinty o gece bir gül takıyordu.

We can begin by inquiring rather more closely into the private life of Mrs McGinty than the police have seen fit to do.

Bayan McGinty'nin özel hayatını polisin gerek gördüğünden daha ayrıntılı inceleyelim.

Look, there's the page of the Milchester Gazette

Bak, Bayan McGinty'nin odasından aldığım

I took from Mrs McGinty's room.

Milchester Gazetesi'nin sayfası.

As I thought. 862 is the telephone number of Mrs McGinty's cottage.

Düşündüğüm gibi. 862, Bayan McGinty'nin pansiyonunun numarası.

Yes, I think Mrs McGinty may have been one.

Bayan McGinty şantaj yapmış olabilir.

Mrs McGinty attended each performance.

Bayan McGinty hepsine katılmış.

Miss Marple, Police Constable Wells informs me that he observed you this afternoon at the late Mrs McGinty's cottage.

Bayan Marple, Memur Wells öğleden sonra sizi merhum Bayan McGinty'nin pansiyonunda gördüğünü bildirdi.

All right, Miss Marple, let us suppose, just suppose, that Mrs McGinty was blackmailing one of those actors.

Pekala, bir an için Bayan McGinty'nin aktörlerden birine şantaj yaptığını düşünelim, sadece düşünelim.

I am suggesting that the murderer of Mrs McGinty and the murderer of George Rowton are one and the same.

Bayan McGinty ve George Rowton'un katilinin aynı kişi olduğunu.

As to who murdered Mrs McGinty, I do know.

Bayan McGinty'nin katilini biliyorum.

Doesn't it occur to you, Inspector, that it wasn't Mrs McGinty's savings at all, but her pay-off?

Onun Bayan McGinty'nin birikimi değil de şantaj parası olabileceği aklınıza gelmedi mi hiç?

If I were you, I would examine the bank accounts of these people to see if one of them happened to withdraw £ 100, either on or about the time of Mrs McGinty's death.

Yerinizde olsam Bayan McGinty'nin öldüğü gün ya da öncesinde 100 sterlin çeken olmuş mu diye bu insanların hesaplarını incelettirirdim.

It seems to me that whomever Mrs McGinty was blackmailing must have had some connection with the production of this play in 1951 and is with the Cosgood Company.

Bayan McGinty'nin şantaj yaptığı kişinin 1951'de bu oyunun sahnelenmesiyle bir ilgisi olmalı ve Cosgood Tiyatrosu'nda çalışıyor olmalı.

I have obtained a full cast list and in it occurs the name of Margaret McGinty.

Oyuncuların tam listesini aldım ve içlerinde Margaret McGinty adı geçiyor.

You see, Mrs McGinty's dead!

Dinle, Bayan McGinty öldü!

- You said, "Mrs McGinty's dead".

- "Bayan McGinty öldü" dediniz.

The name McGinty's on my mind, for some reason.

McGinty adı nedense aklımda kalmış.

Well did anyone draw out £ 100 about the time of Mrs McGinty's death?

McGinty'nin ölüm gününe yakın 100 sterlin çeken olmuş mu?

Mrs McGinty blackmailed him, he drew out of the bank to pay her off, murdered her and left the money to incriminate the lodger.

Bayan McGinty ona şantaj yaptı, o da bankadan parayı çekti, kadını öldürdü, pansiyoner suçlansın diye parayı bıraktı.

I think our murderer got the money to pay Mrs McGinty off George Rowton in a way which made it necessary for Rowton to be disposed of later.

Bence katilimiz parayı George'dan Bayan McGinty'ye vermek için, George'un ortadan kalkmasını gerektirecek şekilde aldı.

Victim one, Mrs McGinty was in it.

İlk kurban, Bayan McGinty de oynamıştı.

This fellow Summers, we know he took Mrs McGinty out when the company was in Milchester, the week she was murdered.

Summers'ın, Bayan McGinty'i öldürüldüğü hafta tiyatro Milchester'dayken yemeğe götürdüğünü biliyoruz.

Driffold Cosgood, Ralph Summers, Margaret McGinty, Rose Kane.

Driffold Cosgood, Ralph Summers, Margaret McGinty, Rose Kane.

Mr Stringer, we have here in addition to Margaret McGinty, an actress called Rose Kane.

Bay Stringer, Margaret McGinty'nin dışında Rose Kane diye bir aktris var.

That friend, was her name McGinty?

O arkadaşın soyadı McGinty miydi?

Maggie McGinty, blonde, flighty.

Maggie McGinty, sarışın, uçarı.

The McGinty woman found that out, didn't she?

Bayan McGinty bunu öğrenmişti, değil mi?

Well, he says he just saw Benesch in McGinty's Bar.

Benesch'i McGinty's Bar'da gördüğünü söyledi.

How could you know that was "Iron Balls" McGinty?

Onun "Demir Taşak" McGinty olduğunu nereden bilebilirdin?

Pay to the order of "Iron Balls" McGinty one dollar and nine cents.

"Demir Taşak" McGinty'nin... tazminatını öde... bir dolar, dokuz sent.

Old Man McGinty had got him in a trade, I think.

İhtiyar McGinty onu takasla almıştı, sanırım.

'Course, knowing Old Man McGinty, that was going to take some doing.

Elbette, İhtiyar McGinty'i iyi tanıyordum, bu işi yapmak için uğraşmam gerekecekti.

Just you and Old Lady McGinty.

Sadece sen ve ihtiyar McGinty.

Just you and Old Lady McGinty.

Affedersiniz. Sakıncası yoksa sırtıma biraz yağ sürer misiniz?

Oh, whoever goes to the McGintys', bring me a Dr Pepper.

McGinty'lere kim giderse, Bana bir Dr. Pepper gazoz getirsin.

I heard that the McGinty's poodle was in heat.

McGinty'lerin kanişi çiftleşme dönemindeymiş diye duydum.

And now the three small potholes in front of the McGinty's.

McGinty's'in önündeki üç küçük çukurun orda.

The only males around at the time were Jefferson, Bud and old man McGinty.

O gün etrafta olan erkekler, Jefferson, Bud ve şu yaşlı adam, McGinty'di.

Leprechauns do have their loveable side... Why, I remember when Paddy McGinty's goat was sick with...

Hatırlıyorum da Paddy McGinty hastalanıp...

You forget that I was with McGinty in the Fourth Marines, and he would personally stomp a mudhole in your ass and march it dry if he knew the way that you was treating me.

Deniz kuvvetleri dördüncü taburdayken McGinty ile olduğumu unutuyorsun. Ve böyle beni tehdit ettiğini bilseydi,... kıçına ikinci bir delik açardı.

McGinty's.

McGinty'nin yeri.

I was just having lunch at McGinty's, and some of the guys would really like to meet you, and I was hoping that after your show, you could stop in for a drink.

Seninle tanışmak isteyenler var. Belki programdan sonra bir şey içmeye uğrarsın.

Her name's Maureen Cutler, and she usually goes to McGinty's after work.

Genelde, işten sonra McGinty'ye takılıyormuş.

- Oh, sure, sure.

McGinty'de öğle yemeği yedim.