Merge Çeviri Türkçe
560 parallel translation
One day, you'll merge with that superhuman throne and become a computer weapon that'll rule the world!
Bir gün o süper insan tahtıyla bütünleşecek ve tüm dünyayı yöneten bir bilgisayar silahı olacaksın!
You can't hold out unless you merge with the Saxonia company.
Saxonia şirketiyle birleşmeden ayakta kalamazsınız.
A sudden urge to merge with the Talbins.
Talbinler'le kaynaşmamız gerektiğini.
The days when you merge into nature, when you feel part of it and rejoice together with it.
Senin doğallığa karışıp kaybolduğun ve bunun bir parçası olduğunu hissedip beraberce keyiflendiğimiz günler.
The big secret seems to be to merge a sick corporation with a big, fat healthy one, and then everybody gets well.
İşin sırrı zayıf olanı, büyük, sağlam bir şirketle birleştirmekmiş gibi görünüyor. - Ve sonra her şey düzeliyor.
Will you merge?
Birleşecek misiniz?
Come here. My company is gonna merge with one of those big Eastern companies.
Şirketimi, Doğu Şirketlerinden biriyle birleştireceğim.
On this rare occasion, dreams can merge with reality ;, a gratuitous act can become practical... and allow Don Quixote to reunite with Sancho Panza.
Çok nadir duyduğum cesaret duygusunu, içimde duyuyorum... Rüyalarım gerçek olabilir... Bu konuda çok pratik yaptım...
Other images appear, merge, in that museum, which is perhaps that of his memory.
Başka görüntüler belirip birleşir müzenin iç mekanlarında. Hafızasındaki bir müzeden muhtemelen.
We'll merge them into one organization.
Hepsini tek bir organizasyon altında toplayacağız.
Then there's no line between good and evil, and both merge imperceptibly.
Kötülük ve iyilik arasında bir sınır yok ve ikisi de fark edilmeden birbirine karışır.
Your individuality will merge into the unity of good.
Bireyselliğiniz, iyiliğin birliğine katılacak.
Your past, your present, and your future merge into one :
Geçmişin, bugünün ve geleceğin birbirine karışıyor :
Nu stiam încotro vom merge, nu stiam ce vom face.
Nereye gittiğimizi ya da bunun ne olduğunu bilmiyorduk.
Space, light, mo vements, sounds are everything and even the spectators merge into one great, common effect.
Yer, ışık, hareket, ses, herşey hatta seyirciler, tek bir büyük ve ortak anlamda birleşecek.
And then I remember just running through the woods as fast as I could... with this incredible laugh coming out of me... and really being in that state, you know, where laughter and tears seem to merge.
İçimde inanılmaz bir gülme isteğiyle ormanda koşabildiğim kadar hızlı koşarken hatırladım ve öyle bir durumdaydım ki, kahkaha ve gözyaşları artık bir bütün olmuşlardı.
We can't merge with Fraina.
Fraina'yla birleşemeyiz.
Comrade Reed, the Executive Committee of the Comintern has decided against endorsing either the Communist Labor Party or the Communist Party of America, and instructs the two parties to merge forthwith.
Yoldaş Reed, Enternasyonel Yürütme Komitesi ne Komünist İşçi Partisi'ni ne de Komünist Parti'yi onaylamaya karar verdi ve iki partinin derhâl birleşmesini emrediyor.
I merge into you, my child.
... sana dâhil oluyorum, yavrum.
You think we can merge with this memory, Bit?
Sence bu hafıza ile birleşebilir miyiz, Bit?
The yin of three women flowing into the body will merge with the yang.
3 Kadının "Yin" enerjisi onun bedenine akacak... ve birleşip "yang" ı oluşturacak!
I want to feel our bodies merge.
Bedenlerimizin birleşmesini istiyorum.
Well, I guess there's nothing wrong with a quick, little merge.
Bence de küçük, hızlı bir birleşmeden zarar gelmez.
- Linear and inverse vectors merge in zero.
- Çizgisel ve evirtim vektör sıfıra geldiğinde...
Du Quois and I will merge with the herd here.
Du Quois ve ben burada sürüye katılacağız.
Only to the extent necessary to merge with the surroundings.
Sadece çevrediklerle ileri ihtiyaçta kaynaşmak için.
Constructicons, merge for the kill.
Constructiconlar, öldürmek için birleşin.
i have to merge myself fully with your body in order to weather the journey.
Yolculuk şartlarına dayanabilmek için vücudumu seninkiyle tamamen birleştirmeliyim.
Maybe I could merge them into a tan.
Belki bronzlaşırsam kaybolurlar.
To get to the point, we've received new information from John Bontecou... concerning his desires for this company to merge with his.
Sadede gelirsek, John Bontecou'dan yeni bir bilgi aldık, bu şirketin onunki ile birleşme arzularına ilişkin.
The other motion before us is the acceptance of John Bontecou's offer... to merge this corporation with Bontecou International.
Bontecou lnternational ile bu şirketin birleşmesi için John Bontecou'nun teklifinin kabulü ise diğer tekliftir.
And I've been thinking "Let's merge."
Ve düşündüm de, haydi evlenelim.
We come here today, dearly beloved to witness the vibration of two radiant jewels who are about to merge to create one beam of coherent light.
Sevgili konuklar bugün burada tek bir uyumlu ışık huzmesi oluşturmak için birleşmek üzere olan iki parıldayan mücevherin titreşimlerine şahit olmak için buradayız.
Newborn babies dance, cripples laugh. The different races merge.
Yenidoğanlar dans ediyor, topal kahkahalar.
Rumor is now that he's looking to merge with a Silicon Valley type.
Bir elektronik şirketiyle birleşeceğine dair dedikodular var.
Then you're gonna merge over very quickly, but stay on Biscayne.
Hemen araya karışacaksın, ama Biscayne'den ayrılma.
Eventually, all things merge into one and a river runs through it.
Sonunda, her şey, bir tek vücutta birleşiyor. Ve ortasından nehir geçiyor.
Perhaps we could merge as partners, not friends, this time.
Belki de bu sefer arkadaş olarak değil de ortak olarak birleşmeliyiz.
I'll finally be able to merge our world with theirs and get rid of the mammals!
Sonunda bizim dünyamızı onlarınkiyle birleştirmeyi başaracağım ve memelilerden kurtulacağız!
I'll not be able to merge the dimensions.
Boyutları birleştiremeyeceğim.
Koopa thinks you're the only one who can merge the dimensions.
Koopa, senin boyutları birleştirebilecek tek kişi olduğunu düşünüyor.
After the merge it will be nice to see the humans de-evolve, won't it?
Birleşmeden sonra insanların geriye evrimleşmesini görmek hoş olacak, değil mi?
And the rock will merge our two dimensions.
Ve de taş iki boyutumuzu birleştirecek.
You see, I do have the power to merge the worlds, Princess.
Görüyorsun, dünyaları birleştirme gücüne sahibim, Prenses. - Çok geç değil.
Mergeþi ºi salvaþi-le.
Gidin ve onları kurtarın. Kimsiniz siz?
- He's trying to merge with me!
- Beni ele geçirmeye çalışıyor!
Then suddenly, I was hit with a revelation... the way a woman's body is made... the way a man's body responds to it... the fire burning in my loins... the intense desire to merge as one... it all came together in one brilliant flash.
Sonra birdenbire, bir açıklama aklımda beliriverdi bir kadının vücudunun oluşma şekli bir erkeğin vücudunun ona karşılık verme şekli belimde yanan ateş birleşmek için kuvvetli arzu hepsi tek göz alıcı anda bir araya geldi.
Merge positions.
Birleşme pozisyonu alın!
In order to merge with me! You have been using me, Nana, my entire family for centuries!
Beni kullanıyordun, ninemi, yüzyıllardır tüm ailemi.
Papers fold, merge, you get a new editor...
Gazeteler iflas edebilir, birleşebilir. Yeni editörler gelebilir.
Three Italian cars coming up the Merch Road!
Merge yolundan üç İtalyan arabası geliyor.