Metallic Çeviri Türkçe
462 parallel translation
I'll place this small piece between the exposed wire... and the metallic part of the gun.
Bu küçük parçayı, açıktaki kabloyla... silahın metal kısmı arasına koyuyorum.
- How's that? - Something metallic.
- Metal bir şey.
Metallic?
Metal mi?
"A metallic vessel will retain air underwater without filling."
"Metalden bir tekne su altında su almadan havayı muhafaza eder."
Laborer on metallic construction is, obrero de construcciones met?
Metal inşaat işçisi ; obrero de construcciones metálicas.
It was non-metallic.
Metal değildi.
And there clothing - it's a metallic substance, just beautiful.
Ve oradaki kıyafetler, metalik cisimlerden ve çok güzelmiş.
But even here, there are no observable telltale rocky or metallic fragments of the sort that you'd expect from such an impact.
Fakat, yine de, böyle bir çarpışmanın sırrını açığa çıkarabilecek taş ya da metal parçalarına rastlanmadı.
Moreover Venus is a rocky and metallic hydrogen-poor world whereas Jupiter, where Velikovsky imagines it comes from is made of almost nothing but hydrogen.
Dahası Venüs kayalık ve metal barındıran hidrojen fakiri bir gezegendir oysaki Velikovsky geldiğini düşündüğü yer olan Jüpiter hidrojen dışında neredeyse hiçbir şey barındırmaz.
Now, what I'm experimenting with is... a sort of coating, a metallic paste... which will, in fact, cut off the force of gravity.
Şu anda deneyini yaptığım şey,... yer çekimini yok eden, bir tür giysi, metalik bir boya.
It's got us by the metallic objects in our utility belts.
Kemerlerimizdeki metal nesnelerle bizi yakaladı.
The Daleks are going to extract the metallic core of the Earth.
Dalekler Dünya'nın madeni çekirdeğini çıkartacak.
They've set up an explosive device to drop right through the fracture, so the metallic core will burst out and plunge towards the sun.
O çatlaktan aşağı düşürmek için bir patlayıcı ayarladılar böylece madeni çekirdek fırlayıverip güneşe doğru yol alacak.
Metallic, similar to cube. Much greater energy reading.
Enerji okuması çok daha yüksek.
That tabletop over there has built-in sensors that reads the metallic impregnations of the cards.
Şuradaki tabelaya sensörler yerleştirildi bu sayede kartlara yerleştirdiğimiz metalleri okuyabiliyoruz.
I am getting readings on small metallic objects, captain.
Küçük metalik nesnelerden sinyaller alıyorum.
Captain, metallic substance outside the ship.
Kaptan, geminin dışında metalik bir madde var.
Now, where's that metallic paper?
Şimdi, metalik ambalaj neredeydi?
"top-grade reculid gives it a remarkable metallic shine."
"En üst katman'reculid', ona fevkalade bir metalik parlaklık sağlar."
Steam locomotives pump out clouds of white smoke under the metallic walkways of the Gare Saint-Lazare.
Buharlı lokomotifler, Saint-Lazare garının geçitlerinin altında beyaz dumanlarını salıyor.
Heavy metallic concentrations.
Yüksek metalik derişimler mevcut.
I detected a slight metallic sound so I think you have an artificial hip.
Hafif metalik bir ses duydum. Demek ki yapay kalça taktïlar. Çelik mi?
What is that metallic sound?
Metalik ses de ne?
Metallic grey.
Metalik yeşildi.
It was metallic, honed, shaped, placed there by a living being :
Metalik, bilenerek şekil verilmiş ve canlı bir varlık tarafından oraya konmuştu.
These cold-blooded, metallic instruments of death would not cease their warring ways until every human was destroyed :
Bu soğukkanlı metalik ölüm makineleri bütün insanlar yok edilene kadar mücadeleden vazgeçmeyeceklerdi.
I want the area whitewashed, boundaries manicured and... Oh, yes, uniform of the day will be... Oh, let's make it polished metallic.
Her yerin boyanmasını, sınırların çizilmesini istiyorum ve evet, bugünkü üniformanız....... parlak metal olsun.
The pressure is so large that electrons are squeezed off hydrogen atoms, producing liquid metallic hydrogen.
Basınç o kadar fazla ki elektronlar sıkışarak hidrojen atomlarına dönüşüp sıvı metalik hidrojene dönüşüyor.
- [Buzzing] - Pardon me, sir, do you have any metallic...
Pardon efendim, üzerinizde hiç metal...
A little too much gain in your tweeter, and a slight metallic tone to your bass.
tweeterın biraz abartılı olsa da, basın küçük ve metalik bir tona sahip.
'Then Jack's gonna make some metallic sounds'to attract her right down into that filtration pipe.'
'Sonra Jack biraz metalik ses çıkartıp'balığı filtre borularına doğru çekecek.'
You didn't order the Metallic Pea?
Metalik yeşil istemediniz mi?
Metallic Pea?
Metalik yeşil mi?
This whistle and metallic sound, you can swear to it?
Şu ıslık sesi ve metalik bir ses, doğru hatırladığınıza yemin edebilir misiniz?
Metallic mass.
Metalik kütle.
And having met you succeeded by certain arguments, metallic and otherwise, in convincing you that your interests were the same as his?
Ve sizinle karşılaşınca,.. ... madeni ya da diğer yollarla,.. ... her ikinizin çıkarlarının da çakıştığı konusunda sizi ikna etti.
The casings are not metallic.
Muhafazalar metalik değil.
Dull metallic flies cluster like rotted grapes..... to the butting iridescence
Sıkıcı, gri renkli kaçışlar, demet demet, Çürüyen yeşillikler misali..... sul ronzante sole iridato.
Besides that irritating metallic echo?
Ne de, sinir bozucu bir metalik ekoydu.
That irritating metallic echo...
O sinir bozucu metalik eko...
Where is that metallic motherfucker?
O teneke herif nerde?
What is it that makes them so dreaded, Besides that irritating, metallic echo?
Onları bu kadar korkutan şey sinir bozucu olmasının dışında, o mekanik ekosu.
That irritating, metallic echo Gets louder and louder.
Bu sinir bozucu, metalik ekonun sesi yükseldikçe yükseliyor.
All around like a sea of music the metallic hum of the cicadas rose up.
Etrafımız, isyankâr ağustos böceklerinin metalik şarkılarından oluşan bir müzik deniziyle çevrilmişti.
Do not fail me. Metallic buffoons.
İşimi bozayım demeyin, metalik ahmaklar.
If it is a bomb, it's not metallic and there's no ticking sound.
Bomba olsa bile, metalden yapılmamış.
The evidence in this case is gonna show that at 9.30 in the morning of January 4th, both defendants, Stanley Rothenstein and William Gambini, were seen gettin'out of their metallic green 1964 Buick Skylark convertible with a white top.
Bu davadaki iddianame, her iki sanığın, Stanley Rothenstein ile William Gambini'nin 4 Ocak sabahı, saat 9 : 30'da, beyaz tavanlı, metalik yeşil, üstü açılır 1964 model bir Buick Skylark'tan çıkarken görüldüklerini gösterecektir.
You will then hear the testimony of the three eyewitnesses who saw the defendants running'out of the Sac-o-Suds just after the shots were heard, gettin'into their faded metallic green 1964 Buick Skylark and drivin'off in great haste.
Daha sonra, sesin duyulmasından sonra sanıkların Sac-o-Suds'dan koşarak çıktıklarını, soluk metalik yeşil 1964 model Buick Skylark'larına bindiklerini ve büyük bir süratle uzaklaştıklarını gören üç görgü tanığının ifadelerini duyacaksınız.
Miss Vito, it has been argued by me, the defence, that two sets of guys met up at the Sac-o-Suds, at the same time, driving identical metallic mint-green 1964 Buick Skylark convertibles.
Bayan Vito, benim tarafımdan, yani savunma tarafından iki ayrı grup adamın, 1964 model, metalik nane yeşili, üstü açılır, Buick Skylark marka arabaları kullanarak, Sac-o-Suds'da tesadüfen aynı zamanda bulundukları iddia ediliyor.
And because both cars were made by GM, were both cars available in metallic mint-green paint?
Ve her iki araba da GM tarafından üretildiği için, ikisinde de metalik nane yeşili boya seçeneği var mıydı?
This computer read-out confirms that two boys, who fit the defendants'description, were arrested two days ago by Sheriff Tilman in Jasper County, Georgia, for driving a stolen metallic mint-green 1963 Pontiac Tempest with a white convertible top, Michelin model XGV tyres, size 75R-14.
Bilgisayar, sanıklara benzer iki kişinin, iki gün önce Jasper County, Georgia'da, Şerif Tilman tarafından üstü açılır beyaz tavanlı 75-R-14 XGV model Michelin lastikli çalınmış bir 63 model Pontiac Tempest'i kullanmaktan tutuklandığını doğruluyor.