Mindedness Çeviri Türkçe
91 parallel translation
- See here, Julia... you're counting too much on my absent-mindedness.
- Bana bak Julia... dalgınlığıma çok fazla güveniyorsun.
If you think I'll get a chance to prove my broad-mindedness any minute, you're crazy.
Birazdan açık fikirliliğimi kanıtlama şansı bulacağımı düşünüyorsanız, delisiniz.
Except for his absent-mindedness about appointments.
Randevularını unutmasını bir yana bırakırsak.
Your efficiency, your dedication, your single-mindedness.
Senin becerikliliğin, bağlılığın, ısrarcılığın.
In the decision that came from Stuttgart, it is stated that your mother suffered from hereditary feeble-mindedness.
Stuttgart'tan gelen kararda,...... annenizde kalıtsal zeka geriliği hastalığı olduğu yazıyor.
Well, I'd call it absent-mindedness.
Dalgınlık olarak adlandırırım.
The humility, the seeming absent-mindedness, the homey anecdotes about the family, the wife, you know.
- Tevazunuz, kafanızın karışıklığı,... -... ailenizle ilgili anekdotlar, karınız.
Beware of these things, narrow-mindedness, pedantry and dull pettiness.
Şunlardan sakının, dar görüşlülük, bilgiçlik, ve küçümsemek.
Thanks to Alma's broad-mindedness, she's a member of our family, and she's expecting my grandchild.
Alma'nın geniş fikirliliği sayesinde o da ailemizin bir parçası artık ve torunumu doğurmayı bekliyor.
All her rebellion, deceit, folly, dirty-mindedness... has been turned out of her.
Tüm asiliği, hilekarlığı, budalalığı kirli düşüceliliği dışarı atıIdı
we encourage open-mindedness in all of our students.
Öğrencilerimizin fikirlerinden her zaman cesaret almışızdır.
Single-mindedness.
İstikrarlı.
I have been aboard the Pagh a short time, but am impressed with the Klingons'abilities and single-mindedness.
Çok kısa bir süredir Pagh'ta'yım, ama Klingonların yeteneklerinden ve kararlılıklarından çok etkilendim.
Your single-mindedness, your need to have this experiment work.
Sadece tek bir şeyi, bu deneyi, gerçekleştirmeyi düşündüğünüz için.
It's this kind of closed-mindedness that drove us apart.
- Bizi ve terkettin ve dünya... İşte bizi ayıran aynen bu gibi dar görüşlü düşüncelerdi.
I'm proud to say that in spite of my narrow-mindedness, Thomas Eugene Paris became my friend.
Thomas Eugene Paris ile arkadaş olmaktan gurur duyduğumu belirtmek istiyorum.
Your single-mindedness is commendable.
İstikrarın övgüye değer.
Mother is growing impatient with your narrow-mindedness.
Annem sizin dar zihniyetiniz yüzünden sabırsızlanıyor.
Pappy O'Daniel was displaying... rectitude and high-mindedness... when that egghead you work for... was still messing his drawers.
Ortağın yumurta kafalı hala çekmecelerini karıştırırken... Pappy doğruluk gösterisi yapıyordu.
- I will not tolerate double-mindedness.
Çifte akılsızlığa izin veremem.
If any children consider me a monster, it comes from narrow-mindedness which is a more dangerous and fundamental disability.
Çocukların beni canavar olarak değerlendirmesi dar görüşlülüktür ve fiziksel engelli olmaktan daha tehlikelidir.
I want to stand on a mountaintop and curse our idiotic, modern small-mindedness, our lame, civilized methods of surviving sickness.
Bir dağın zirvesine çıkıp aptalca, dar görüşümüze lanet okumak istiyorum, hastalığa karşı yürüttüğümüz sakat, medeni metotlara.
Famine, bigotry, small-mindedness, repression, depression, oppression. Want me to keep talking?
- İçindeki baskıya, ya da baskısızlığa dayanmak için...
It is. Lieutenant Caine's single mindedness is engaging.
Teğmen Caine'in kararlılığı çok hoş.
There may be some distant echoes that remain, maybe a sense of déjá vu here and there, but like most people, you'll just pass it off as absent-mindedness and move on.
Belki deja vu orada burada, bir anlamda ama çoğu insan gibi, sadece dalgınlık olarak onu geçecek ve, kalan bazı uzak yankıları olabilir hareket.
In my open-mindedness, I do employ members of the darker nation.
Bütün açık fikirliliğimle, koyu tenli ulusların insanlarını işe alıyorum.
This is the era of the theory of the "End of History", of the single-mindedness of globalization and of neo-liberal democracies in Latin America.
Bu, Latin Amerika'daki küreselleşmenin tek sesliliğinin, yeni-liberal demokrasilerin, ve "Tarihin Sonu" teorisinin çağıdır.
Their narrow-mindedness and lack of knowledge gives them the right to refuse all arguments.
Dar kafalıkları ve bilgisizlikleri onlara her tezi reddetme imkânı veriyor.
Abu Hamid Muhammad, I admire your open-mindedness... your ability in delivering speeches, and strong reasoning.
Ebu Hamid Muhammed, açık görüşlülüğünü konuşma şeklini ve güçlü muhakemeni takdir ediyorum.
- Oh, I'm sorry, but Lackluster Video takes a strong moral stance against pornography open-mindedness and non-Christians. Oh, yeah?
Üzgünüm, ama Lackluster Video pornografi, açık fikirlilik ve Hristiyan olmayanlara karşı tavır almıştır.
A full fair-mindedness requires us also to report... that within the Gem, on Deadwood's main thoroughfare... comely whores, decently-priced liquor... and the squarest games of chance in the hills... remain unabatedly available at all hours, seven days a week.
Adil olabilmek için belirtmek istiyoruz ki... Deadwood'un ana caddesindeki Gem'de... güzel orospular, makul fiyatta içki... tepeler bölgesinin en hilesiz kumar masaları... haftada yedi gün ve her saat sizi beklemektedir.
The same single-mindedness you later find in Warhol's work.
Daha sonradan Warhol'unda çalışmalarında görebileceğiniz aynı tekdüzelik.
All you need are Honesty, Empathy, Respect, and Open-mindedness.
Tek ihtiyacınız olan dürüstlük, empati, saygı ve açık fikirlilik.
"I pledge to bring my best spirit of honesty, " empathy, respect, and open-mindedness "... open-mindedness, that even a word?
Ofise dürüstlük, empati, saygı ve açık fikirlilik getireceğime... "
There is kind of a "one-mindedness" that I call it - or God if you want to call it that.
Bir çeşit - benim tabirimle - "tek akıllılık" var buna isterseniz Tanrı da diyebilirsiniz.
Because the small-mindedness and self-interested behavior that's so pervasive in this shithole makes impossible my efficient attention to the requirements of my operation.
Bu pislik çukurundaki küçük kafalılık herkesin kendi çıkarını kollaması benim kendi amaçlarımı gerçekleştirmeme engel oluyor.
All you need are honesty, empathy, respect, and open-mindedness.
Sadece dürüstlük, empati, saygı ve açıkfikirlilik lazım.
That's the same kind of small-mindedness I had to put up with when I was the district's leadinrusher.
Ben de bölgenin bir numaralı defans oyuncusuyken,... senin gibi düşünenlerle uğraşmak zorunda kalıyordum.
I am very disappointed in you and your small-mindedness.
Senden ve senin küçülmenden hayal kırıklığı duyuyorum.
You can't let your ethnic narrow-mindedness stop your son from thriving in our culture.
Etnik dargörüşlülüğünüzün oğlunuzun kültürel gelişimine engel olmasına izin veremezsiniz.
- I think it shows open-mindedness.
- Sanırım ileri görüşünü göstermeye çalışıyor.
The small-mindedness around here. I'm suffocating.
- Etrafımdaki bütün bu gerikafalılık boğdu beni.
" Jeez, the small-mindedness around here.
Yok artık, geri kafalılık sardı etrafımı.
Really, William, I'm surprised at your closed-mindedness.
Sahiden de, William dar kafalılığına şaşıyorum.
It promotes civic-mindedness morality and the desire to be a productive citizen.
Kamu yararını gözetmeyi ahlâkı ve üretken bir vatandaş olma arzusunu teşvik eder.
You certainly caught yourself a break Pezuela's narrow-mindedness being cremated along with the rest of him.
Kendine izin vermişsin. Pezuela'nın dar görüşlülüğü ondan kalanlarla beraber yanıp kül oldu.
So you made up your mind from the jump. Which means that this so-called investigation is really just a exercise in closed-mindedness.
Yani, bu sözde soruşturma, demek oluyor ki gerçekten önyargılı sığ bir düşüncenin sonucuymuş.
Lyons, I harbor no ill will towards you, and I hope you perform your tasks for patrick with the same... single-mindedness with which you prosecuted me.
Ve umarım beni suçlarken göstermiş olduğun kararlılığı Patrick'le görevinde de sürdürürsün.
And I fully trust he will continue to bring the same passion and clear-mindedness in representing his constituents.
Ve seçmenlerini temsil ederken aynı tutku ve açık fikirliliği sunmaya devam edeceğine tamamen güveniyorum.
Niggas could get spooked by that kind of single-mindedness...
Zenciler bile senin azminden korkuyor.
I told myself their fear was nothing but small-mindedness but maybe that's just what I wanted to believe.
Kendime korkularının sebebinin, sahip oldukları dar bakış açısı olduğunu söylerdim. Belki de inanmak istediğim buydu.