Modest Çeviri Türkçe
1,600 parallel translation
It sounds modest.
Mütevazı görünüyor.
But when I see the golden Hari Mandir - the holy of holies - "modest" is not the first word that comes to mind.
Ama altın Hari Mandir'i gördüğümde aklıma gelen ilk kelime "mütevazı" olmadı.
Someone like Gandhi, who was a modest man, what would he have felt coming here?
Gandi gibi alçakgönüllü birisi, buraya geldiğinde ne hissetmiştir?
- Don't be so modest, Spielberg.
- Bu kadar mütevazı olma, Spielberg.
- I kicked you because you're being modest and you should tell people that you are a good lawyer.
- Mütevazı davrandığın için tekmeliyorum. İnsanlara iyi bir avukat olduğunu söylemelisin.
Reminds me, what's up with the " hot yet modest, but who cares...
Yakışıklıyla ilişkinizi hatırladım.
Don't be modest.
Alçak gönüllü olma.
- You're just being modest.
- Oh, çok mütevazısın.
Oh, you're just being modest.
Çok alçakgönüllüsün.
He was a modest man.
O mütevazı bir adamdı.
- You see, I'd reserved a more modest room.
- Bakın, ben daha sade bir oda rezerve ettirmiştim.
- A modest man from the country?
- Alçakgönüllü bir adam?
You're also modest, but I don't want you going back there.
Ve benim tanıdığım en alçak gönüllü adamlardan birisin. Ama oraya dönmeni istemiyorum.
It ends up being modest.
Mütevazı oImaktan vazgeç.
Oh, bravo to our modest seamstress for spilling her guts. Big bravo to the little squealer.
Mütevazi terzimiz, ne yürekli olduğunu göstermiş gerçekten bravo, küçük muhbire!
- Mr. Rachin is modest, he doesn't like praise
- Bay Rachin alçakgönüllü biri, övülmeyi sevmiyor.
- Your friend is modest.
- Arkadaşın çok mütevazi.
I require only enough to cover my modest expenses.
mütevazı harcamalarımı gizleme ihtiyacı duyuyorum.
You know, life is manageable enough if you keep your hopes modest.
Umutlar çok iddialı olmazsa, hayat idare edilebilir.
Oh, Carter's being modest.
Oh, Carter mütevazı davranıyor.
Whatever he tells you, he's just being modest.
Sana ne derse desin... - alçakgönüllü ol.
A modest amount but quite enough for me.
Mütevazi bir miktar ama benim için oldukça yeterli.
I'm looking for my next watershed discovery... not to put too modest a point on it.
Yeni buluş için... çok alçakgönüllü olmayacağım.
And I'd also like to announce that I've received confirmation by cable of the visit to our modest club of the controversial Vienese doctor Sigmund Freud.
Ayrıca tartışmalara sebep olan Viyanalı Doktor Sigmund Freud'un mütevazı kulübümüzü ziyaretini telgrafla teyit ettiğini sizlere duyurmak isterim.
I'm modest.
Ben alçakgönüllüyüm.
In peace, there's nothing so becomes a man as modest stillness and humility.
Barış zamanı erk eğe susmak ve alçak gönüllülük yaraşır.
You're also modest
Üstelik alçakgönüllüsün.
You've always been what you are now and then Modest and sincere
Geçmişte olduğun gibi şimdi de alçak gönüllü ve samimisin.
I gotta tell you Sharon, I'm a modest guy.
Sana şunu diyebilirim Sharon : Ben mütevazi bir adamım.
Being Swedish, the walk from the shower to her room didn't need to be a modest one.
İsveçli'ydi. Hiç çekinmeden duştan çıktığı gibi odasına giderdi.
Oh, modest as always, is that it?
Her zamanki gibi alçakgönüllüsün. Değil mi?
I mean a modest, smart lady like her, won't be hard to pass off...
Allah izin verirse, böyle bir mal... Yani böyle güzel ve bilgili bir hanımın kocasız kalması imkansız.
If they don't say anything, its because they are modest
Bir şey demiyor olmaları, tamamen asaletlerindendir.
Please accept this modest gift.
Lütfen bu mütevazı armağanı kabul et.
Recently he seems to have given up mathematics completely and retreated to live as a semi-recluse in this very modest housing estate with his mum.
Son yıllarda matematiği tamamen bırakmış ve annesiyle birlikte bu oldukça gösterişsiz evde yarı inzivaya çekilmiş gibi yaşamaya başladığı görülüyor.
A modest venue, but a standing ovation.
Küçük bir salondu ama çok büyük alkış aldık.
From what I know you're a really hard worker, modest, principled.
Ve bildiğim kadarıyla çok çalışkan, mütavazi ilkeleri uğruna yaşayan bir insansınız.
"Modest and poor as I am, may I join the queue of producers?"
"Benim gibi mütevazi ve zavallı biri yapımcı sırasına girebilir mi?"
You are so modest.
Çok alçakgönüllüsün.
You will stick to a modest range of breakfast wines.
Kahvaltıda içtiğin şarabı azaltacaksın.
Liz and T.J. wouldst enjoy others to join them in their modest... wriggles.
Liz ve T.J. herkesin mütevazı kıvırtmalarına eşlik etmesini istiyor.
Oh, you are so modest.
Çok alçak gönüllüsün.
Man of the Year and still so modest.
YıIın Erkeği ve hâlâ oldukça mütevazi.
Don't be so modest, Kirsten.
Mütevazı olma, Kirsten.
The new Keane's pretty good or Modest Mouse, Pilot to Gunners.
Keane çok iyi. Modest Mouse'da öyle. Pilot to Gunners olabilir.
- It's Modest.
- Modest Mouse.
Stop being modest.
Bu kadar mütevazı olma.
She's far too modest, so I'll boast for her.
O çok alçakgönüllüdür, onun yerine ben böbürleniyorum.
They're modest, but you'll be one of us.
Mütevazı bir yer ama en azından aramızda olacaksınız.
Don't be so modest.
Bu kadar mütevazi olma.
Let's not get carried away and be modest.
Çok fazla sevinmeyelim ve alçakgönüllü olalım.