Mountain Çeviri Türkçe
10,531 parallel translation
Okay, please tell me it doesn't involve four old guys On top of a mountain.
Peki, lütfen bana hikâyede dağın tepesindeki dört yaşlı herifin olmadığını söyle.
We're looking at a tactical nightmare, 78 square miles of virgin forest a mountain stronghold with enough food and potable water to withstand an armed siege for months.
Taktiksel bir kâbusla yüz yüzeyiz... 78 milkarelik bakir orman, yeterli yiyeceği ve suyu bulunan, kuşatmaya aylarca direnebilecek silahlı güçleri olan dağdan bir kale.
He's reasonable and I'm suggesting you let my boys handle this instead of lighting this mountain up and starting World War Ill.
Mantıklı adamdır ve bu dağı ayağa kaldırıp, 3. Dünya Savaşını başlatmanızdan ziyade adamlarımın halletmesini öneririm.
No matter how this shakes down the first thing we need to do is get that girl safely off this mountain, agreed?
Ne olursa olsun ilk yapmamız gereken, bu kızı sağ salim bu dağdan götürmek, anlaşıldı mı?
The mountain was supposed to kill the boys but it didn't.
Dağın erkek çocukları öldürmesi gerekiyordu ama öldürmedi.
Terrified that I'll see Richard Hammond turning up any second on his stolen mountain bike.
Richard Hammond'ı ve çalıntı dağ bisikletini görmekten tırsıyorum.
No, I just walked all the way out here to get even more mountainy mountain air.
Hayır, buraya kadar sadece daha fazla dağ havası almak için geldim.
Mom and I were still on the top of the mountain, but I knew she was hurt.
Annemle birlikte dağ başında bir yerdeydik ama yine de yaralandığını biliyordum.
I'm thinking about all tick-borne diseases... anaplasmosis, tularemia, Rocky Mountain spotted fever.
Keneyle taşınan tüm hastalıkları düşünüyorum anaplazmoz, tularemi, Kayalık Dağ lekelihumma'sı.
Why are they aiming at a mountain?
Neden dağa nişan alıyorlar ki?
That ain't just any mountain, kid.
Orası rastgele bir dağ değil evlat.
That's Cheyenne mountain, as in NORAD headquarters.
NORAD üssünün olduğu Cheyenne dağı o.
Only there's a problem : Owen Downey's house sits right in the middle of their proposed mountain lodge.
Tek bir sorun var, Owen Downey'nin evi teklif edilen bölgenin tam ortasında.
Saul, that's over 70 Miles away, and you want to do that in a day, over open deserts and Mountain tracks in the hottest month?
Saul, orası 110 km'den daha uzakta ve sen, en sıcak ayda geniş çöllerden ve dağ yollarından geçip bir günde bunu yapmak istiyorsun.
You see, I'm going to bury you under a mountain of shit so big, you're going to be begging me to take it off.
Seni o kadar büyük bir bok yığınının altına gömeceğim ki çıkmak için sen bana yalvaracaksın.
Wieden Bulgari are gonna come in... with a mountain of digital shit.
Wieden Bulgari bir dolu dijital zırva sunacaktır.
I've been to the mountain top, brother, and it's the same miserable shit as the mountain bottom.
Dağın zirvesini de gördüm kardeşim ve orada da en az dağın dibinde olduğu kadar mutsuz oluyorsun.
Sun Danyong, nicknamed Yong, came to Foxconn from a small mountain village.
Sun Danyong, takma adı Yong. Foxconn'a küçük bir dağ köyünden geldi.
You're building up a mountain, and you get to contribute your little layer of sedimentary rock to make the mountain that much higher.
Bir dağ dikiyorsunuz ve dağı çok yüksek hale getirmek için kaya çözeltisi katmanınızı bağışlamanız gerek.
I left Simon on Spirit Mountain.
- Simon'ı Ruh Dağı'nda bıraktım.
So Simon could be anywhere on that mountain, and he didn't take a cell phone with him.
Simon o dağın herhangi bir yerinde olabilir. Yanına telefon da almadı tabii.
It's on the mountain.
Dağın tepesinde.
422 Mountain Estate Drive.
422 Mountain Estate Yolu.
I guess you could've used that, uh, mountain bike I saw at your house.
Herhalde evinin orda gördüğüm dağ bisikletini kullandın.
We'll be looking for a shape like this filled with tread patterns that we can distinguish from mountain lion drag marks, windswept debris.
Dağ aslanı sürükleme izlerinden ve rüzgârın neden olduğu pisliklerden ayırabileceğimiz ayak izleriyle bezeli şuna benzer bir şekil arayacağız.
I have been known to make a mountain out of an irregular mole hill.
Pireyi deve yapmamla tanınıyor olabilirim.
But when you reach the peak of a mountain, It's time to scale another one, right?
Ama dağın zirvesine ulaştığında başka bir dağı gözüne kestirmen gerek, öyle değil mi?
Yeah, but when you reach the peak of one mountain, Isn't it time to scale another one?
Tamam ama dağın zirvesine ulaştığında başka bir dağı gözüne kestirmen gerekmez mi?
No, that's still the first mountain.
Hayır, o daha ilk tepecik.
On mountain tops.
Dağların tepesinde.
If you're afraid, follow me down the mountain.
Korkuyorsan düş peşime.
There's no brim on the mountain... The sky and the earth are one.
Dağlar un ufak olabilir nehirler kuruyabilir.
There's a mountain range there called'The Kangchenjunga'.
İlerde'Kangchenjunga'denilen bir dağlık bölge var.
Just hand me the Mountain Doo.
Sadece şu gazoz şişesini ver.
But at the moment, I'm more interested in how Tracy was able to get across the mountain ash.
Ama şuan da, Tracy'ninnasıl üvez ağacından geçtiğini merak ediyorum.
As did I. So if Tracy was able to cross the mountain ash and no one supernatural can do that...
Bende. Yani eğer Tracy üvez ağacından geçebiliyorsa ve hiç bir doğa üstü bunu yapamıyorsa o zaman Tracy doğa üstü değil demektir.
Tracy won't be able to cross a line of Mountain Ash. She's not going anywhere.
Tracy üvez ağacı külünü geçemeyecektir o hiç bir yere ayrılmıyor.
Hey, Deaton, how the hell did she get through the Mountain Ash?
Hey, Deaton, o nasıl üvez ağacı külünü geçebildi.
A werewolf shouldn't even be able to touch mountain ash.
Bir kurt adam üvez ağacı külüne dokunamamalı bile.
It's close to the mountain.
Dağın yanında.
But I have a mountain of work, and even if I didn't, how do you think Louis would feel if I suddenly started working for you again?
Ama dağ gibi işim var ve olmasa bile anında sana çalışmaya başlasam Louis nasıl hisseder?
At the foot of a stony mountain.
Taşlık bir dağın eteklerine.
Do you plan on leveling a mountain?
Bir dağ mı yıkacaksın?
You knew that I never wanted to be a vampire, even before we took our first steps up that mountain.
Hiçbir zaman vampir olmak istemediğimi biliyordun. Bu dağa gelmeden önce bile bunun farkındaydın.
Not long after that, my parents and I, we spent a summer in a mountain cabin outside of Salt Lake City.
Kısa bir süre sonra ailem ve ben, o yazı Salt Lake City'nin dışında bir dağ evinde birlikte geçirdik.
I could create a mountain of phony documents, but what makes you think the U.S. Attorney's Office wouldn't be slightly suspicious about where they came from?
Dağ gibi sahte evrak hazırlarım ama savcılar bunlar nereden çıktı diye az da olsa hiç şüphelenmez mi dersin?
Next stop, Mountain View.
Sıradaki durağımız ise "Mountain View".
Did you know that my dream has always been to have my picture taken with a mountain of recovered cash?
Biliyor musun, bütün hayatım boyunca hayalim kurtardığımız dağ gibi parayla birlikte fotoğraf çektirmekti.
♪ "The Rare Old Mountain Dew" ♪
# "The Rare Old Mountain Dew" söyledi #
Why else do you dig a hole in a mountain and hide?
Dağın içinde delik açıp, gizlemek için başka ne yaparsın?
Our sister dead under a mountain.
Kız kardeşimiz dağın altında öldü.