My jacket Çeviri Türkçe
1,628 parallel translation
He can't handle the truth. - I'm cold. I'm gonna get my jacket.
Gidip montumu alacağım.
- Hey. - Hey. My jacket's not in the car.
Montum arabada yok.
That's my jacket.
O benim montum. Marla benim montumu giyiyor.
Marla's wearing my jacket. She took my jacket from the car?
Arabadan montumu mu almış?
How could I sit there freezing to death while she's wearing my jacket?
O benim montumu giyerken soğuktan donsa mıydım yani?
She's a perfectly healthy woman wearing my jacket, I'm freezing.
Sapasağlam kadın montumu giymişti. Bense soğuktan donuyordum.
- Marla? The one who ruined my jacket?
Montumu mahveden Marla mı?
- First, you destroyed my jacket.
- Montumu sen batırdın.
No this is my jacket.
Vermeyeceğim.
This is my jacket!
Benim o. Benim dedim.
My jacket is a Roselli jacket.
Benimkisi Roselli. Şuna baksana.
It's not my... this is a knock-off of my jacket.
Benimkinin taklidi. - Ne?
He's got my jacket. Hugh Hefner has your jacket?
Hugh Hefner'da mı?
Hugh Hefner took my jacket?
Ropdöşambırımı Hugh Hefner mı aldı?
My part, Sheriff, was putting Bummer in my jacket... and sending the poor fuck in here.
Benim payım Serseri'ye ceketimi giydirmek... ve zavallıyı buraya göndermekti.
May I retrieve my jacket off of him, Deputy?
Ceketimi geri alabilir miyim şerif yardımcısı?
Let me get my jacket.
Dur ceketimi alayım.
- She'll insist I take my jacket off... and I'm down to my "Give Bush a Wedgie" T-shirt.
- Ceketimi çıkartmam için ısrar eder. Benim de Bush'un Donunu Kafasına Geçirin " yazan tişörtümden başka temiz bir şeyim yok.
I forgive you for ruining my jacket.
Ceketimi berbat ettiğin için seni affediyorum.
What the hell happened to my jacket?
Ceketime ne olmuş böyle?
Take my jacket, here, here.
Montumu al, işte, hadi.
Just when I opened up my jacket to show him my cool belt buckle, all hell broke loose.
Tam ona karizmatik kemer tokamı gösteriyordum ki, olan oldu.
That's my jacket.
Benim ceketim.
I'm going to grab my jacket.
Ben ceketimi alayım.
- I just need to grab my jacket.
Ceketimi alayım önce.
Hello, temp, take my jacket.
Naber stajer, al bakalım ceketimi.
I already gave you my jacket and my shoes, and I made a promise to myself that I would never be naked in front of that man again.
Zaten ceketimi ve ayakkabılarımı aldın. Hem bu adamın önünde bir daha asla soyunmayacağıma dair kendime bir söz vermiştim.
You keep handing'out my jacket, I'll bust your grape.
Boşboğazlık edersen, üzümlerini ezerim.
Ticket's in my jacket.
Biletler cebimde.
- I actually have some in my jacket.
- Ceketimde biraz var aslında.
My jacket.
Ceketim mi?
This place has iron bars and a bum wearing no pants sitting on my jacket...
Burada bir demir parmaklık ve... Ceketime oturan pantolonsuz bir ayyaş var... O minder değil lan!
- Yeah,'cause... yeah,'cause that's... you got it from my car. That's actually my jacket.
O benim montum.
No, that was my money I gave to you to replace the soiled jacket.
Hayır, o benim paramdı. Sana mont al diye gönderdim.
My father sent that jacket for me. That's a mistake.
Ortada bir yanlışlık var.
My father would not just send you his jacket.
Sana göndermiş olamaz. - Bana gönderdi. - Bana söz vermişti.
My father promised me this smoking jacket when I was 14 years old.
Babam, o ropdöşambırı vereceğine ben 14 yaşındayken söz vermişti.
This smoking jacket... my father's got the exact same smoking jacket.
Bu ropdöşambırın aynısından babamda da var. - Pek sanmam.
Wait till my father hears that Hugh Hefner was trying on his smoking jacket.
Ropdöşambırını Hugh Hefner'ın giydiğini öğrenince babam çıldıracak.
You know my beautiful jacket, my smoking jacket?
Hani şu güzel ropdöşambırı vardı ya?
- They took my smoking jacket.
Hayır, Nat Amca.
This is not my... this is not my smoking jacket.
Bu benim ropdöşambırım değil.
- That's my father's jacket.
O babamınki.
My wish is for Hugh Hefner's smoking jacket.
Hugh Hefner'ın ropdöşambırını istiyorum.
Have you seen my jeans jacket?
Kot ceketimi gördün mü?
- I'll put on my jacket.
- Ceketimi giyerim.
I'm planning to get a book deal out of this, and i don't want to look like the joker on my dust jacket.
Kitap anlaşması yapmak üzereyim, ve elbisemin içinde joker gibi gözükmek istemiyorum.
Well, I know it's none of my business but... that's your jacket in Felix's room, right?
Şey, bu beni ilgilendirmez, biliyorum... ama Felix'in odasındaki senin ceketin, değil mi?
Go grab my bunker jacket.
Benim ceketimi al.
He was wearing the blue jacket, the one my mom gave him.
Mavi ceketini giyiyordu. Annemin ona yaş gününde verdiğini.
YOU LEFT YOUR JACKET AT MY HOUSE, AND, UH,
Montunu bende bırakmışsın.