English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ M ] / My knee

My knee Çeviri Türkçe

1,048 parallel translation
- Skinned my knee.
- Dizimin derisi soyuldu.
My knee shall bow to none but to the King.
Kraldan başkasına eğilmeyecek artık başım.
My knee!
Dizim.
I got half my foot through it, then I yanked my knee up to my chest.
Çok geçmeden ayağımın yarısını çıkarmıştım.
Ooh, my knee, my knee!
Ah, dizim, dizim!
Oh, my knee, my knee.
Ah, dizim, dizim.
But when I fell and hurt my knee he would run to comfort me
# Yere düşüp dizimi kanattığımda koşarak gelip ilgilenirdi benimle
- It's on my knee.
- Dizimin üzerinde.
I with a secretary's bum on my knee and you with your hands between the driver's legs.
Sekreterin teki oturtmuş kıçını dizlerime,... senin eller de sürücünün bacakları arasına kayıvermiş halde.
You and me are gonna have a nice little talk or I might just put you across my knee.
Senle ben şöyle güzelce konuşacağız yoksa seni pataklarım.
I'll turn you over my knee and spank your bottom real good.
Sizi dizime yatırıp, pantolonunuzu aşağı çekerim ve güzelce pataklarım.
You hit my knee.
Dizime çarptın.
I swore a lot at my wife... and I didn't come to church on Sundays because I got bursitis in my knee... and it hurts a lot when I kneel too long.
Karıma çok küfür ettim ve Pazarları kiliseye gelmedim çünkü dizimde iltihaplanma var ve uzun süreliğine diz çöktüğümde çok canım yanıyor.
- What about my knee?
- Ya dizim?
No, my knee.
Hayır, dizimden.
I ought to bloody well put you across my knee.
Seni yere sermeliydim.
I raised my knee, parting her legs as though for a lover
" Dizimi kaldırdım, sanki sevgilisiymişim gibi bacaklarını ayırdım.
I've got a couple under my knee.
İki tane de dizime yedim.
- My knee.
- Dizim.
My knee hurts from hitting the stone, but it is nothing serious.
Taşa çarptığım için dizim acıyor ama ciddi bir şey değil.
Put your head on my knee.
Başını dizime koy.
- I just cut my knee.
- Dizimi kestim.
I come out "plus" a Yankee ball in my knee.
Dizimde "artı" bir kuzeyli şarapneli var.
Come on, over my knee, you little bastard!
Hadi, dizimin üstüne yat, seni küçük piç!
- But I hurt my knee.
- Ama dizimi incittim.
* I FELT YOUR NOSE * TICKLE MY KNEE
Burnun dizimi gıdıkladı.
- My knee!
- Dizim!
Hit my knee on the damn coffee table.
Dizimi kahrolası sehpaya çarptım.
Darling, come over here and sit on my knee.
Tatlım, gel buraya da dizime otur.
Ow! My knee.
Dizim.
My knee!
Dizimmm!
You are not too old for me to put you over my knee, now.
Dizime yatırıp vuramayacağım kadar yaşlı değilsin.
Just bruised my knee.
Dizim incittim.
When I was laid up in the hospital with my knee in a thousand pieces, I didn't even get a box of chocolates.
Hastanede dizim paramparça yatarken, bana bir kutu çikolata bile veren olmadı.
When I was a little boy, I fell and cut my knee.
Küçük bir çocukken, düştüm ve dizimi kestim.
Oh, my knee!
Ah, dizim!
My knee.
Dizim.
Her knee was sharp, narrow, smooth, delicate, within reach. Within reach of my hand.
Dizleri o kadar kaygan, narin, hassas ve kırılgandı ki öylece duruyordu, dokunulmaz gibiydi sanki.
I had only to extend my arm to touch her knee.
Yapacağım tek şey yavaşça elimi uzatıp tutmaktı.
I put my hand on her knee in one quick move that gave her no time to react.
Elimi kaşla göz arasında dizine götürdüm. ... o kadar süratli oldu ki, tepki verememişti.
But it was my left knee I banged up when you were seven.
Ama sen yedi yaşındayken sakatladığım sol dizimdi.
Trick knee, my ass.
Sen sakatlığı külahıma anlat.
Mrs. Hudson, would you mind planting your knee in the small of my back?
Dizinizle sırtımın ortasına bastırmaktan rahatsız olur musunuz?
I snapped my chin onto a guy's fist and hit one in the knee with my nose.
Birinin yumruğuna çene vurdum, ötekinin dizine de burnumla.
I put my hand On her knee
Elimi dizine... koyuyorum.
I got tired of standing knee-deep in the snow... trying to scrape the ice off my windshield with a credit card. A number of reasons.
Bir sürü nedeni var.
"What are you up to with your knee, my dear Franz,"
Dizlerinle ne yapacaksın benim sevgili Franz'ım?
"with your knee, my dear Franz, when you dance?"
Dizlerinle benim sevgili Franz'ım, ne zaman dans edeceksin?
I found out if I was ever paralyzed from the knee down, I'd be able to walk with my behind.
Eğer dizden aşağım felç olursa, popomla yürüyebilirim.
You know, one day my mother put me on her knee and she said to me :
Biliyor musunuz, bir gün... annem beni dizine oturtup, şöyle demişti...
On my right knee.
Sağ dizim diyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]