Naas Çeviri Türkçe
307 parallel translation
His corpse comes in handy.
Naas'indan istifade!
They're on my desk. And his brother Noel's requested the body be released for burial.
Kardeşi Noel cenaze töreni için naaşını istedi.
It's hard to transport a corpse. Most villages don't have a cemetery.
Bize, pek çok köyde mezarlık olmadığı için naaş taşımanın zor olduğunu anlatıyorlar.
I demand... That you lay your hand upon the dead and take an oath.
Yapman gereken merhumun naaşına elini koyup yemin etmek.
Standing by Mama's poor little grave in that hideous suburban cemetery, I made an oath that I would revenge the wrongs her family had done her.
O iğrenç banliyö mezarlığında, zavallı annemin naaşı başında dururken ailesinin ona çektirdiklerinin intikamını almaya yemin ettim.
Take the body out of the car and take it up there.
Naaşı arabadan çıkarıp yukarı götürün.
When he that is my husband now... came to me as I followed Edward's corse... when scarce the blood was well washed from his hands... which issued from my other ángel husband... within so small a time... my woman's heart... grossly grew captive to his honey words.
Şu andaki kocamla karşılaştığımız o gün, ben Edward'ın naaşının ardından yürürken o melek kocamın, o sevgili evliyanın kanı, ellerinde daha kurumamışken, yanıma geldiğinde, kısacık bir sürede, şu kadın yüreğim, aptalca, onun ağzından dökülen tatlı sözlere tutsak düştü.
For as much as the spirit of the departed hath returned to God who gave it we therefore commit her body to the ground.
Merhumun ruhunun onu yaratan Rabbine dönmesi hasebiyle naaşını toprağa veriyoruz.
At present, the bourgeois bow, with their sub-proletarian brothers, before the coffin of the aristocratic pope,
şuanda burjuvalar, proleter kardeşleriyle aristokrat papanın naaşının önünde boyun eğiliyorlar
My father is in the family crypt... and I don't think papa would mind... if I took just a snip or two... in a good cause.
Babamın naaşı kilisenin bodrumunda ve babamın iyi bir amaç için bir kaç tel almama bir şey diyeceğini sanmıyorum.
Kennedy's coffin, borne on the same caisson which carried the body of Franklin Delano Roosevelt.
Kennedy'nin tabutu, Franklin Delano Roosevelt'in de naaşını taşımış topçu arabasının üzerinde ilerliyor.
And one of them, Antony, gives a speech over caesar's body.
Ve bunlardan biri, Antony, Sezar'ın naaşı üzerinde bir konuşma yapar.
The sentence of the court upon you is that you be taken from this place to a lawful prison and thence to a place of execution, and there you will suffer death by hanging, and that your body be buried within the precincts of the prison
Mahkeme öncelikle vakti gelene kadar... hapishanede bir süre kalmanıza... oradan da asılarak... idam edilmenize... naaşınızın idamdan önce kalacağınız hapishanenin mezarlığına..
As soon as the morgue opens... we'll go over and claim the body... and next, we'll make arrangements...
Morg açılır açılmaz naaşı alalım ve gerekli düzenlemeleri yapalım.
Then we will need a certificate... that the body has been properly embalmed.
Arabayla uçurumdan uçarak öldü ya. Naaşın, uygun şekilde dezenfekte edildiğini gösteren belge.
What will it look like if there's no corpse?
Naaşın olmamasının nasıl görüneceğini düşünsene.
But why should there be no corpse?
Peki ama neden naaş olmasın ki?
E before its body esfriarr, Hitler commands usurped it of the army.
Daha naaşı toprağa verilmeden, Hitler ordu üzerindeki tüm kontrolü de ele geçirdi.
The deceased of the Luftwaffe had been buried with military honors.
Pilot'un naaşı, askeri kuralların gerektirdiği şekilde toprağa verildi.
Goitreau's body was taken to the morgue.
Komiser Goitreau'nun naaşı polis morguna kaldırıldı.
The corpse, miss!
Naaş, hanımefendi!
They're going to help me bring father's body back to Germany.
Babamın naaşını Almanya'ya götürmeme yardım edecekler.
Victor Hugo's body lay in state all night... under the Arch of Triumph.
Victor Hugo'nun naaşı tüm gece Arch of Triumph anıtının altında katafalktta kaldı.
They look like corpses.
İkisi de naaş gibi.
We shall take the corpse to Rome and give him a magnificent funeral!
Naaşı Roma'ya götürüp, ona muhteşem bir cenaze töreni yapacağız!
And its saint body were buried in his mosque with Medina.
Mübarek naaşı Medine'deki evinin yakınına defnedildi.
Now that you've seen him dead, we can't let you live.
Çünkü onun naaşını gördün. Yaşamana izin veremeyiz.
Tomorrow, we reach Suwa. We will bury the lord's body in Lake Suwa as he wished.
Yarın Efendimizin naaşını vasiyetine uygun olarak Suwa Gölü'ne gömeceğiz.
He wished to be buried in Lake Suwa in his armor.
Naaşının zırhıyla birlikte Suwa gölünde gömülmesini vasiyet etti.
I stumbled on his body.
Kralımızın naaşına ayağım takıldı.
Tonight I will return to Karen's grave for her body.
Bu gece naaşı için Karen'ın kabrine gideceğim.
Your father's remains are in the morgue.
Babanızın naaşı morgda.
We've had no instructions from you... so we've disposed of your father's body.
Sizden bir talimat gelmediği için babanızın naaşını yaktık.
The hostages have been freed by Karnas, unharmed, and the body of Admiral Mark Jameson has been buried on Mordan, at the request of his widow and by the permission of Karnas.
Rehineler Karnas tarafından en ufak bir zarar görmeden serbest bırakıldı. Amiral Mark Jameson'ın naaşı Mordan'da... dul eşinin talebi ve Karnas'ın da izniyle defnedildi.
But this sector is in a state of emergency and the authorities won't allow us to give Max Hartmann a proper burial.
Fakat bu bölge, sıkıyönetim altında, ve yetkililer Max Hartmann'nın naaşını uygun bir şekilde defnetmemize izin vermeyeceklerdir.
The body of Comrade Stalin, will lie in state in the Hall of Columns.
Yoldaş Stalin'in naaşı, Sütunlar Salonu'nda bulunmaktadır.
I've come to expedite the transport of his body back to Hong Kong.
Naaş'ın Hong Kong'a naklini çabuklaştırmak için buradayım.
The commissioner has to be here, or the body can't leave paris.
Komiserin buraya gelmesi şart yoksa naaş Paris dışına çıkarılamaz.
To the refuge of the earth, we entrust our friend's body.
Arkadaşımızın naaşını toprağa emanet ediyoruz.
Mary Jensen, we are interring your remains on the site of the old hospital chapel, and hope your tormented little soul will thus find peace.
Mary Jensen, naaşını eski hastahane kilisesi bahçesine defnediyoruz. Umarız acı çeken küçük ruhun huzura kavuşur.
Displaying his body to every Minbari from the Euphrates Sect to their planet sounds like war drums to me.
Fırat Bölgesi'nden gezegenlerine kadar yol üzerindeki her Minbari'ye naaşını gösteriyorlar.
I'd like you to be present at the viewing of Shai Alit's body.
Shai Alit'in naaşının gösterildiği törene katılacak mısın?
Because he was a great warrior, his body is being displayed in this way.
Unutmak biraz zor. Muhteşem bir savaşçı olduğu için naaşı bu şekilde gösterilecek.
You'll keep all other races, especially humans away from the area until the viewing ceremony.
Naaş sergilenene kadar tüm diğer ırkları özellikle de insanları tören alanının dışında tutacaksınız.
Where is the Shai Alit's body? We'll find out.
Shai Alit'in naaşı nerede?
No one has claimed credit for taking this great general's body.
Kimse büyük generalin naaşının çalınması olayını üstlenmedi.
You think we might have had something to do with the disappearance?
Naaşın ortadan kaybolmasıyla ilgimiz olduğunu da nereden çıkardın?
- His body's been stolen.
Naaşı çalınmış.
Branmer's body must be found.
Branmer'in naaşı bulunmalı.
I wanted to make sure nobody was sneaking around trying to pull a fast one.
Kimsenin naaşı alelacele üsten çıkarmasını istemiyordum.
She covered it up real quick but she knows who took that Minbari body.
Hemen bastırdı ama Minbari'nin naaşını kimin çaldığını biliyor.