Nabbed Çeviri Türkçe
290 parallel translation
They nabbed him over the McClure business, and he squawked.
McClure davası için onu yakalamışlar, şakımış.
How often was one of us nabbed because his girl sang to the cops?
Kız polise şarkı söyledi diye tutuklayamazlar ya!
I hear Boss Yatagoro nabbed you
- Niye ki? Patron Yatagoro seni enselemiş diye duydum.
If you haven't nabbed him in a fortnight...
Onu enselemeniz için iki haftanız var yoksa...
I've nabbed a man who has to talk before morning.
Şafak sökmeden önce konuşturmak zorunda olduğumuz birini yakaladık.
You'd be nabbed in no time.
- Çok geçmeden yakalanırsın.
Nabbed them outside the Capitol Theatre.
Capitol Tiyatrosu'nun dışında yakaladım.
They've nabbed Monks.
Monks'ı enselediler.
Don't get nabbed with it!
Sakın elinde onunla enselenme!
If we get nabbed, we'll be both sentenced.
Eğer yakalanırsak, ikimiz de hapsi boylarız.
It started last night and this morning they nabbed Riton.
Olaylar dün gece başladı ve bu sabah Riton'u enseleyip kaçırdılar.
He said if we nabbed you or Riton, the other would squeal.
İkinizden birini enselersem, diğerinin öteceğini söyledi.
Look, you nabbed the notorious Whitey Kincade.
Herkesin korktuğu Whitey Kincade'i yakaladın.
Nabbed red-handed with your dad.
Evet. Babanla birlikte suçüstü yakalandılar.
You nabbed his brother on a narcotics rap.
Kardeşini uyuşturucudan yakalamıştınız.
He didn't respond to his country's call, and he let himself get nabbed - I mean, he was arrested.
Ülkesinin çağrısına cevap vermedi ve kendini yakalattı, yani tutuklandı.
It's a place, sugar, for juvenile jerks who never discovered how to walk the narrow fence without being nabbed by the law.
Genç aptallar için bir yer, tatlım. Bunlar yasaya yakalanmadan dar çiti nasıl geçeceklerini keşfedemeyen çocuklar.
They came back to Paris, and were nabbed trying to burgle some posh villas.
Birlikte Paris'e dönmüşler, Passy'deki villaları soyarlarken enselenmişler.
You searched Dairyu and nabbed their accountant.
Dairyu'yu aradınız ve muhasebecisini tutukladınız.
Do you wanna get nabbed by the police?
Polisin sizi yakalamasını mı istiyorsunuz?
- We thought they nabbed you. - Go on.
Sizi hakladılar sandık.
Winchester... I'd have nabbed all four.
Winchester olsaydı dördünü de enselemiştim.
They just nabbed a gang in a drug bust.
Uyuşturucu ticareti yapan bir çeteyi enselemişler.
In that outfit, you'll be nabbed for sure.
Bu kıyafetler içerisinde kesinlikle yakalanırsın.
This morning, 12 employees from N. chemicals got nabbed for making barricades.
Bu sabah N. kimyasal firmasında barikat kurdukları için 12 işçi yakalandı.
You got nabbed at the Hilton.
- Hilton'da enselediler mi seni?
- When they nabbed us, remember?
- Bizi enseledikleri zaman. Hatırladınız mı?
Actually, it was you who nabbed her.
Aslında, onu enseleyen de sendin!
When Matthew was nabbed at Hendaye he had neither of his 2 suitcases.
Matthew, Hendaye'de trenden indiğinde yanında hiç bir bavul yoktu.
Josser nabbed it.
Josser onu kaptı.
Another criminal you've nabbed is coming to my prison.
Enselediğin bir suçlu daha hapishaneme geliyor.
No, Ascherl is the one who has been nabbed.
Hayır, Aschel yakalandı.
We nabbed him on the spot.
Oldukları yere mıhladık onları.
But Ia migra nabbed me ata dance
# Ama göçmenlik beni bir partide enseledi #
No matter whoever... is nabbed by grandpa's hands or legs... will never get free
Her kim olursa olsun... Büyükbabamın ellerinden ve ayaklarından... asla kaçamaz
You were nabbed beforehand.
Öncesinde enselenmiştin.
- Is that where they nabbed you?
- Seni yakaladıkları yerde mi?
Can I trust you to keep your trap shut if you do get nabbed?
Eğer yakalanırsan ağzını kapalı tutacağına güvenebilir miyim?
You don't know who's nabbed her?
Ve onu senin elinden kimin kaptığını bilmiyorsun.
Lapshin had already nabbed Solovyev once three years ago.
Aslında Lapshin, çete lideri Solovyov'i üç yıl önce yakalamıştı.
Christ, he's nabbed a bloody farmer!
Tanrım, aptal bir çiftçiyi ele geçirmiş.
I nabbed seven of these in one day.
Bir günde yedi tane götürdüğüm oldu.
He nabbed the prettiest woman in America.
Amerika'nın en güzel kadınını kapmış.
Gonna rescue that kid McLeach nabbed?
McLeach'in kaçırdığı çocuğu mu kurtaracaksınız?
Goaded and nabbed!
Yakalandım!
Morticia, you nabbed him.
Morticia, onu yakalamış.
One day he decided to punish me. So one night he came by with two guys and nabbed me.
Bir gün beni cezalandırmaya kalktı.
He got nabbed by the scalp hunters last year.
Evet. Geçen sene kafa derisi avcılarına paçasını kaptırmıştı.
You nabbed dillinger?
Dillinger'ı yakaladın mı?
Anyway, he had jewlery from your shop in his pocket when we nabbed him running from the scene.
Dün gece onu kaçarken yakaladığımızda cebinden mağazanıza ait mücevherler çıktı.
This is where I nabbed him.
Onu burada enselemiştim.